‘Hatemen-nebiyyin’ olarak etiketlenmiş yazılar

Eski Zem zem kuyusundan su çekme sistemi

Muhammed (Aleyhis selam)- 31

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in bu sırada evlenecek kadar parası ve malı yoktu. O zaman da SAMİMİ BİR ARKADAŞI olan Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) e gidip borç istemeyi düşündü.

Bu maksatla Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in dükkanına gitti. Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) dükkanının önünde oturuyordu. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) i uzaktan görünce;

-“Bu gelen BENİM SAMİMİ ARKADAŞIMDIR” dedi.

-“Şimdi benden ne taleb ederse bol bol vereyim,” diye karar verdi.

Peygamberimiz (s.a.v.) yanına gelince üzüntülü görüp, sebebini sordu. Durumu anlayınca kasasını açıp,

-“Buyur istediğin kadar al” dedi.

Peygamberimiz (s.a.v.) lazım olduğu kadar alıp nikah için gerekli hazırlığı yaptı. Nikah meclisi Hazret-i Hadice (r.anha) nin evinde kuruldu. Ebû Talib ve varaka bin Nevfel tarafından takdim konuşmaları yapıldı. Nikahı Varaka bin Nevfel kıydı. Kureyş kabilesinin ileri gelenleri de nikah şahidi olarak bulundular.

Zamanın emsalsız bir kadını olan Hazret-i Hadice (r.anha), evlilik hayatı boyunca Muhammed aleyhis selam’a daima hizmet edip yardımcı oldu. Muhammed Aleyhis selam’ın bu evliliği Hazret-i Hadice (r.anha) nin vefatına kadar yirmibeş sene sürdü. Bunun onbeş senesi bi’setten on sene öncesi bi’setten sonra idi.

Muhammed Aleyhis selam İLK ZEVCESİ Hazret-i Hadice (r.anha) hayatta iken başkası ile hiç evlenmemişti.

Muhammed Aleyhis selam’ın Hazret-i Hadice (r.anha) den ikisi erkek dördü kız olmak üzere altı çocuğu oldu.

Bunlar;

Kâsim, Zeyneb, Rukiye, Ümmü Gülsüm, Fatima ve Abdullah (Tayyıb) dır.

Peygamberliği sırasında evlendiği Hazret-i Mariye (r.anha) den de İbrahim adlı oğlu olmuştu. Diğer zevcelerden çocuğu olmadı.

Zeyneb (r.anha) kızlarının en büyüğü idi. En küçük kızı Fatima (r.anha) babasının en sevgilisiydi. Hazret-i Fatima (r.anha) Peygamberimiz (s.a.v.) kırk yaşında iken doğdu.

Erkek evlatları küçük yaşta vefat ettikleri gibi Hazret-i Fatima (r.anha) dan başka bütün kızları da O’ndan önce vefat ettiler. Hazret-i Fatima (r.anha) da Muhammed Aleyhis selam’dan ALTI AY SONRA vefat etti. Fatima (r.anha) Hazret-i Ali (r.a.) ile evlenmişti.

Muhammed Aleyhis selam’ın soyu Hazret-i Fatima (r.anha) evladı, Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyn ile devam etti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Hacer-ül-esved

Ukaz panayırının kalıntıları

Muhammed (Aleyhis selam)- 35

Bu sırada Abdulmuttalib’in dayısı ve yaşlı bir zat olan Huzeyfe’nin;

-“Ey Kureyş topluluğu! Anlaşamadığımız iş hakkında hüküm vermek üzere, şu kapıdan İLK GİRECEK zat’ı aranızda hakem yapın.” Diyerek Kâ’be’ye açılan Beni Şeybe kapısına işaret etti.

Orada bulunanlar bu teklifi kabul ettiler ve Beni Şeybe kapısına bakarak İLK GİRECEK ve işin en nazik anında bu işi haledecek kimseyi beklemeye başladılar.

Nihayet kapıdan, doğruluğunu, ÜSTÜN AHLAKINI son derece takdir ettikleri ve ‘El-Emin! (güvenilir) dedikleri Muhammed Aleyhis selam’ın geldiğini gördüler.

-“İşte El-Emin. O’nun hükmüne razıyız.” Dediler.

Durum Muhammed Aleyhis selam’a anlatılınca, bir örtü istedi. Hacer-ül-esved’i bu örtü üzerine koyup;

-“Her kabileden bir kişi bir ucundan tutsun.” Buyurdu.

Hacer-ül-esved taş’ın konulacağı yere kadar kaldırttı. Sonra da kendisi Taşı kucaklayıp yerine koydu.

Mekke’de çıkmak üzere olan büyük bir harbin böylece önlendiğini gören kabileler, O’nun bu hareketinden çok memnun oldular. Sonra da yarım kalmış olan duvarları yaparak tamamladılar.

Bi’seti (Peygamberliği)

Muhammed Aleyhis selam daha otuz yedi yaşında iken gaibten;

-“Ya Muhammed.” Diye nida olunduğunu duyardı.

Otuzsekiz yaşında iken de bir takım nurlar görmeye başladı. Bu halini sadece Hazret-i Hadice-tül-Kübra (r.anha) ye anlatırdı.

Muhammed Aleyhis selam’a Peygamberliğin verilmesinin yaklaştığı bu sırada, O zamanın meşhur ediblerinden Kus bin Sa’de, Ukkaz panayırında deve üzerinde büyük bir kalabalığa karşı okuduğu hutbede O’nun geleceğini müjdelemişti.

Bu hutbeyi dinleyenler arasında Muhammed Aleyhis selam da bulunuyordu.

Kus bin Sa’de bu meşhur hutbesinin bir bölümünde şöyle demiştir;

-“Ey insanlar! Geliniz, dinleyiniz, bekleyiniz, ibret alınız, yaşayan ölür, ölen fena bulur, olacak olur… Kulak veriniz iyi dinleyiniz? Gökte haber var, yerde ibret alacak şeyler var… Allah’ın indinde bir din…ve Allah’ın gelecek olan bir Peygamberi vardır ki, gelmesi pek yakın oldu. Gölgesi başınızın üstüne geldi. Ne mutlu o kimseye ki, O’na iman edipde O dahi O’na hidayet eyleye. Vay O’na İSYAN VE MUHALEFET EDEN BEDBAHTA! Yazıklar olsun ömürleri GAFLET ile geçen Ümmetlere!…”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Nemire (Arafat meydanı)

Muhammed (Aleyhis selam)- 42

Yine bir gün Allah-u Teâlâ’nın;

-“Emredildiğin şeyi onları çatlatırcasına bildir.” Emrine uyarak, Safa tepesi üzerine çıktı. Yüksek ve güz bir seda ile;

-“Ey Kureyş topluluğu buraya geliniz, toplanınız size mühim bir haberim bar.” Diye seslendi.

Bunun üzerine kabileler merakla koşup orada toplandılar. Heyretle ve merak içinde beklemeye başladılar;

-“Ey Muhammed-ül Emin! Bizi buraya niçin topladın, neyi haber vereceksin.” Diye sordular.

Muhammed Aleyhis selam;

-“Ey Kureyş kabileleri” hitabıyla konıuşmaya başladı. Herkes büyük bir dikkatle dinliyordu.

Onlara şöyle hitabetti;

-“Benimle sizin haliniz düşmanı görünce, ailesine haber vermek üzere koşan ve düşmanın kendisinden önce ailesine ulaşıp zarar vermesinden korkarak Ya Sabâhâh ( Ey topluluklar) diye haykıran bir kimsenin haline benzer. Ey Kureyş topluluğu ben size şu dağın ardında bir düşman ordusu var, üzerinize hücum etmek üzeredir desem bana inanır mısınız?” dedi.

Oradakiler;

-“Evet inanırız, çünkü senden şimdiye kadar doğruluktan başka bir şey görmedik. Senin yalan söylediğini hiç görmedik!..” dediler.

Muhammed Aleyhis selam bu umumi hitabtan sonra, bütün Kureyş kabilelerinin ismini;

-“Ey Haşim oğulları! Ey Abd-i Menaf oğulları! Ey Abdulmuttalib oğulları!..” şeklinde sayarak;

-“Ben size önümüzdeki şiddetli âzâbın bildiricisiyim. Allah-u Teâlâ bana; “En yakın akrabalarını ahret âzâbı ile korkut.” Emrini verdi.

Sizi La İlahe ilallah vahdehü la şerike leh (Allah birdir, O’ndan başka ilah yoktur.) diyerek iman etmeye da’vet ediyorum. Ben de O’nun kulu ve Resulüyüm. Eğer buna iman ederseniz Cennete gideceksiniz. Siz (La ilahe İlallah) demedikçe ben size ne dünyada bir faida ne de ahrette bir nasib sağlayabilirim?” Buyurdu.

Dinleyen kabileler arasında Ebû Leheb;

-“Bizi buraya bunun için mi topladın?” diyerek, yerden aldığı taşı Muhammed Aleyhis selam’a attı.

Diğerlerinden o anda böyle bir muhalefet gelmedi. Aralarında konuşarak dağıldılar.

Ebû Leheb’in gösterdiği inkar ve düşmanlık üzerine daha sonra;

-“Ebü Leheb’in elleri kurusun, zaten kurudu…” diye başlayan “TEBBET” Suresi nazil oldu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Batn-i nahle olayının gerçekleşmesi olayının geçtiği mekan

Muhammed (Aleyhis selam)- 53

Addas (r.a.);

-“Sen Yunus’u nereden tanıyorsun? Onu, buralarda kimse bilmez.” Dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“O benim kardeşimdir. O da, benim gibi Peygamber idi.” Buyurdu.

Addas (r.a.);

-“Bu güzel yüzün, bu tatlı sözlerin sahibi yalancı olmaz. Ben inandım ki, Sen Allah’ın Resulüsün,“ dedi.

Addas (r.a.) Müslüman oldu.

Ve arkasından;

-“Ya Resulullah (s.a.v.), yıllarca bu zalimlere, bu yalancılara kölelik ediyorum. Herkesin hakkını yiyorlar. Herkesi aldatıyorlar. Hiç iyi tarafları yok. Dünyalık toplamak, şehvetlerini tatmin etmek için her alçaklığı göze alıyorlar. Onlardan nefret ediyorum. Sizinle birlikte gitmek, size hizmetle şereflenmek, cahillerin, ahmakların size yapacağı saygısızlıklara hedef olmak, mübarek vucudunuzu korumak için fedâ olmak istiyorum.” Dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) tebessüm buyurdu;

-“Şimdi efendilerin yanında kal! Az zaman sonra, adımı her yerde işitirsin. Ozaman bana gel.” Buyurdu.

Bir müddet Orada istirahat edip, Mekke’ye yürüdüler.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Tâif’den Mekke’ye döndüğü sırada Mekke’ye varmadan Nahle adındeki bir yerde bir müddet istirah ettiler.

Bu sırada Namaz’a durmuştu.

Nusaybin cinlerinden bir grup oradan geçerken Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in okuduğu Kur’an ayetlerini duydular ve durup dinlediler.

Sonra Bu Nusaybin cinleri Peygamber efendimiz (s.a.v.) ile görüşüp Müslüman oldular.

Muhammed Aleyhis selam, onlara;

-“Kavminize varınca benim imana davetimi onlara da söyleyin, onları iman’a davet edin.” Buyurdu.

O Nusaybin cinleri Kavimlerine gidip bunu bildirince, işiten cinniler Hepsi iman ettiler. Bu husus Kur’an-i Kerim’de ‘Cin Sûresi’nde’ bildirilmektedir.

Bu hadiseden sonra Mekke’ye yürüdüler.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Kûba camisi’nin içi (Medine-i Münevvere)

Kûba Camisinin dıştan görünüşü (Medine-i Münevvere)

Muhammed (Aleyhis selam)- 63

O’nun bu vaadını duyan ve mala tamah eden bazı kimseler silahlarını alıp yola düştüler. Bunlardan biri de Sürâka (r.a.) idi. Peygamber efendimiz (s.a.v.) e yaklaşınca Peygamber efendimiz (s.a.v.) o’na bir nazar etti. Sürâka (r.a.) nın atının ayakları dizlerine kadar kuma gömüldü.

Sürâka (r.a.) şaşkına dönüp af diledi ve kurtulması için duâ istedi. Resulullah (s.a.v.) tebessüm ederek duâ etti. Sürâka (r.a.) kurtuldu ve Peygamber efendimiz (s.a.v.) in emri ile geri döndü.

Sürâka (r.a.), Mekke’nin fethinden sonra Müslüman olmuştur.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) ve Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) yollarına devam ederek, Miladın 662 ci senesi Eylülün yirminci ve Rebiülevvel’in sekizinci Pazartesi günü Medine yakınlarındaki Kubâ köyüne verdılar.

Bu gün Müslümanların hicri güneş yılının başlangıcı oldu.

(Bu senenin Mayıs ayının 16. ncı Cum’a gününe tevaffuk eden Muharrem ayının birinci günü de Müslümanların hicri kameri yılının başlangıcı olması, Hazret-i Ömer (r.a.) in hilafeti zamanında söz birliği ile kabul edildi.)

Birkaç gün Kubâ’da kalan Peygamber efendimiz (s.a.v.), ilk iş olarak Kubâ mescid’ni yaptı. Rebiülevvel’in 12. Cum’a günü Medine şehrine doğru yola çıktı. Ranûna vadisinden geçerken, öğle vakti olmuştu. Burada ilk Cum’a namazını kıldı ve ilk hutbeyi okudu.

Namazdan sonra her ikisi ve yanındakiler develerine bindi ve Medine’nin yolunu tuttular.

Eshab-i Kiram (r.anhüm), Peygamber efendimiz (s.a.v.) in teşrifini büyük bir heyecan ile bekliyordu. O’na kavuşma şevkiyle yanıyorlardı. Yolara düşüp, ufuklara bakarak günlerce beklemişlerdi. Nihayet bir benzeri daha görülmemiş ve görülmeyecek mutluluğa kavuştular.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Medine’ye teşrif etti.

Eshab-i kiram (r.anhüm) ın meşhurlarından Enes bin Mâlik (r.a.);

-“Resulullah (s.a.v.) Medine-i münevvere’ye girdiği günden daha güzel ve neşeli bir gün görmedim.” Buyurmuştur.

O gün sevinç sedaları Medine semalarına yükseldi. Eshab-i Kiram (r.anhüm) sevinç gözyaşları döktü. Kadınlar ve çocuklar şiir’ler söyliyordu. Şu mısraları yüksek sesle terennüm ettiler.

-“Tale’al-bedrü aleynâ, min seniyyât-ül-vedâ’
Vecebe’ş-şükrü aleynâ, Mâ de’âllahü dâ
Eyyühel-meb’üsü fina, ci’te bil-emr-il-mutâ”

(-“Vedâ yokuşundan ay doğdu üzerimize,
Allah’a her duâ ettikde, şükretmek lâzım bu ni’mete!
Ey bize gönderilen yüce Peygamber!
İtaat etmemiz gereken bir emirle geldin bize!)”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Kıbleteyn (Medine-i Münevvere)

Mescid-i Kıbleteyn (Medine-i Münevvere)

Muhammed (Aleyhis selam)- 66

Peygamberimiz (s.a.v.) Medine’nin asayişini korumak, düşmanların durumunu kontrol etmek için de devriyeler tertipledi. Muhtemel düşman saldırılarına karşı nöbet tutuluyordu. Düşman hücum etmedikçe ve tecavüze uğramadıkça savaş yapmamak üzere hazırlanan kollarına (seriyye) denir.

Beş yüz ile dört yüz kişi arasında değişen bu seriyyeler Hazret-i Hamza (r.a.) nın, Hz. Ubeydetübni Haris (r.a.) in, Hz. Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) ın komuta ettiği seriye olmak üzere üç seriye hazırlanmıştı.

Hicretin ikinci yılında cıhanda, düşmanla harbe izin verildi. Önce yalnız müdafaa etmek suretiyle izin verilmesi üzerine ilk gazâlar yapılmaya başlandı.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) in bizzat idare ettiği savaşlara “Gazâ”, başında bulunmadığı askeri harekâta da “Seriye” adı verildi.

Medine devrinde yapılan gazâların sayısı yirmidir. Seriyyeler ise, daha fazladır. Cihade izin verilmesi Kur’an-i Kerim’de Hıcr suresi 39-41 ayetlerinde, Hac suresi 39. âyetinde, Bakara suresi 190, 192 ve 193 ayetlerinde bildirilmektedir.

Hicretin ikinci yılı olaylarından müdafaa için cihada izin verilmesinin yanında bir diğer hadise de daha önce Kudüs’e karşı namaz kılınmakta iken Allah-u Teâlâ’nın Kâ’be’ye yönelerek namaz kılmayı emretmesi ile kıble değişti.

Kıblenin değiştiğini, Kâ’be’ye yönelerek namaz kılmasını emreden Bakara suresi 144. ayeti nazil olunca, Müslümanların kıblesi Kâ’be oldu. Kıblenin Kâ’be olmasından bir ay ve hicretten 18 ay sonra Şaban ayının 10. günü Bedir gazâsından bir ay önce oruç farz oldu.

Yine bu sene Ramazan ayında teravih namazı kılınmaya başlandı ve sadakayı fıtr vermek vacip oldu. Hicretin ikinci senesinde Ramazan ayında zekat vermek de farz oldu. Hicretin ikinci yılında Zilhicce ayında da kurban kesmek ve bayram namazı kılmak vacip oldu.

Bedir savaşı;

Muhammed Aleyhis selam, Medine’ye hicret ettikten sonra, Medine’de bütün işleri ve münasebetleri belli bir tertibe koyup Müslümanları güçlü bir duruma getirdi. Böylece İslamiyet her geçen gün yayılıyor ve Müslümanlar da kuvvetleniyordu.

Diğer taraftan Mekke’li müşrikler ise Müslümanlar üzerine saldırmak için devamlı hazırlık yapıyorlar ve savaş için bahaneler arıyorlardı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Bedir şehidliği

Bedir şehidliği

Muhammed (Aleyhis selam)- 67

Nihayet miladi 624 ve hicretin ikinci yılında müşriklerin bin kişilik bir orduyla Medine’ye yürümeleri üzerine Medine dışında “Bedir” denilen yerde “Bedir” savaşı yapıldı.

Bedir savaşında Müslümanların sayısı 313 kişi idi. Müşriklerle yapılan bu ilk savaşta Müslümanlar ilk parlak zaferi kazandılar. Başta Ebû Cehil olmak üzere müşriklerin ileri gelenleri bu savaşta öldürüldü. Yine bir kısım ileri gelenleri olmak üzere 70’i esir alındı.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) bu esirlerin bir kısmını fidye karşılığı, okuma yazma bilenleri de Medine’li 10 çocuğa okuma yazma öğretmek şartılyla serbest bıraktı.

Bu hadise Mekke’den ve Medine’den bir çoık kimsenin Müslüman olmasına sebep oldu.

Bedir Savaşında Müslümanların galip gelmesi, Medine’de bulunan Yahudileri endişelendirmişti. Münafıklarla birleşen Beni Kaynuka Yahudileri Peygamberimiz (s.a.v.) le yaptıkları vatandaşlık anlaşmasını bozarak harbe karar verdiler.

Bunun üzerine yapılan Beni Kaynuka gazâsında yenilip teslim olan Yahudiler Medine’den çıkarıldı. Muhammed Aleyhis selam müşriklere önce İslâm’ı anlatarak ve nasihat ederek iman etmelerini bildirdi.

Yine iman etmeyip düşmanlık yapmalarına sabrederek onları daima imân etmeye çağırdı. Nihayet Allah-u Teâlâ’nın önce müdafaa, sonra da haktan kaçınanlara cihad emriyle savaş yaptı.

Bu savaşlardan ilki Bedir Savaşında müşrikler ağır bir yenilgiye uğradı, Müslümanlar ise artararak kuvvetlendi. Günden güne yeni vak’alarla yayıldı.

Hicretin üçüncü yılında meydana gelen başlıca hadiseler şunlardır;

Sevik gazâsi, Necd gazâsi, Zeyd bin Harise (r.a.) Seriyyesi, Muhammed bin Mesleme Seriyyesi yapıldı.

Peygamberimiz (s.a.v.) kızı Ümm-ü Gülsüm (r.anha) ü, Hazret-i Osman (r.a.) ile evlendirdi. Hazret-i Ömer (r.a.) in kızı Hafsa (r.anha) yı kendi nikahlarına aldılar. Hazret-i Ali (r.a.) nin oğlu, Hazret-i Hasan (r.a.) dünyaya geldi.

Şevval ayında Uhud gazvesi yapıldı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Uhdu savaşının yapıldığı alan (Uhud şehidliği)

Reci’ suyu (Sekiz güzide sahabe (radiyallah-u anhüm) ün şehid edildikleri mekan)

Muhammed (Aleyhis selam)- 68

Uhud Savaşı;

Bedir savaşında yenilen müşrikler bir yıl sonra da 3000 kışilik bir kuvvetle Medine üzerine yürüdüler.

Peygamberimiz (s.a.v.) müşriklerin bu saldırılarına karşı 1000 kişilik bir ordu ile düşmanı Uhud dağında karşıladı. Bir müdafaa savaşı olan Uhud Savaşında Peygamberimiz (s.a.v.) in mübarek dişleri şehid edildi, mübarek yüzü kanadı ve mübarek dudağı yaralandı.

Hazret-i Hamza (r.a.) şehid edildi. Bundan başka Muhacir ve Ensar (r.anhüm) dan yetmiş sahabi şehid oldu.

Uhud savaşından sonra hicretin dördüncü yılında Beni Nadir gazâsı yapıldı. Daha önceden Peygamberimiz (s.a.v.) le anlaşma yapan Yahudi kabilelerinden Beni Nadir kabilesi Uhud savaşından sonra Peygamber efendimiz (s.a.v.) e suikast yapmaya kalkışarak anlaşmayı bozdular.

Münafıkların kendilerini destekleyeceklerini söylemeleri üzerine anlaşmayı yenilemeye yanaşmayan Beni Nadir kabilesi ile yapılan savşata, bu kabile Medine’den çıkarıldı. Böylece Müslümanların Medine’deki durumu daha da kuvvetlendi.

Hicretin dördüncü yılında müşrikler, Medine’den çıkarılan Yahudiler ve münafıklar çok tehlikeli bir hal almışlar, her fırsatta saldırmaya hazırlanıyorlardı.

Peygamberimiz (s.a.v.) bu düşmanlara karşı korunma tedbirleri aldı. Bir taraftan da İslamiyet’i yaymak için çevrede bulunan kabilelere Eshab-i Kiram’dan heyetler gönderiyordu. Onlar da gittikleri yerlerde İslamiyet’i anlatıyor, insanları imân etmeye davet ediyorlardı.

Medine civarında bulunan iki kabile Peygamberimiz (s.a.v.) e elçi göndererek kendilerini İslamiyet’i öğretmek üzere muallim (öğretmen) istediler.

Bu istek üzerine Eshab-i Kiram (r.anhüm) den on kişi gönderildi. Reci’ denilen yere vardıklarında 200 kişilik bir düşman hücumuna uğrayan bu heyetten 8 kişi şehid oldu. Bu hadiseye “Reci’ vakası” denir.

Yine Necid şeyhi Ebû Bera’nın Medine’ye gelip kendilerini irşad için Muallimler istemesi üzerine irşad için Eshab-i Kiram (r.anhüm) dan 70 kişilik bir heyet gönderilmişti. Eshab-i Suffa’dan olan bu irşad heyeti “Bir-i Mâûna” denilen yere vardıklarında, Necdliler verdikleri teminata rağmen ihanet ederek üzerlerine gönderdikleri bir ordu tarafından yetmişini de şehid ettiler. Bu hadise de “Bir-i Mâûne faciası” adı ile bilinmektedir.

Şarap (içki) içmeyi haram kılan âyet-i kerime de hicretin dördüncü yılında indi. Peygamberimiz (s.a.v.) bu yılda Hazret-i Ümmü Selem (r.anha) ile evlendi. Hazret-i Ümmü Seleme (r.anha) nin kocası Uhud savaşında yaralanmış, sonra da vefat etmişti.

Peygamberimiz (s.a.v.) ihtiyar ve çocukları olan Hazret-i Ümm-ü Seleme (r.anha) yi kendisine nikahlayarak zor durumdan kurtarıp himayesine aldı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu