‘Hendek Savaşı’ olarak etiketlenmiş yazılar

Baverne (Bahçebaşı) köyü yolu Nusaybin

Zübeyr bin Avvâm (Radiyallah-u Anhu)- 7

Peygamberimiz (s.a.v.), müşriklerin geleceklerini haber alıp, Medine’nin etrafınaHendek kazdırdılar.

Hazret-i Zübeyr bin Avvâm (r.a.) ın Oğlu Abdullah (r.a.) şöyle anlattı;

-“Biz çocuk idik ve savaş esnasında Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.) in hanımlarının bulunduğu yerdeydik.

Hazret-i Seleme (r.a.) nın oğlu Amr ile nöbetleşe birbirimizin omzuna çıkıyor ve muharebeyi seyrediyorduk. Ben arkadaşımın omuzuna çıktıkça babam Zübeyr bin Avvâm (r.a.) ın harbettiğini görüyordum.”

Hazret-i Cabır bın Abdullah (r.a.) der ki;

Hendek günü iş ağırlaşınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize;

-“Beni Kureyza’nın tutum ve davranışını öğrenip gelebilecek bir kişi yok mu?” diye sordular.

Zübeyr bin Avvâm (r.a.);

-“Ben gider, durumu öğrenir gelirim.” Dedi.

Zübeyr bin Avvâm (r.a.) gidip onların tutum ve davranışlarını öğrenip geldi.

Yine işler ağırlaşınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Bize Beni Kureyza’nın tutum ve davranışını öğrenip gidebilecek bir kişi yok mu?” diye sordular.

Yine Zübeyr bin Avam (r.a.);

-“Ben gider durumu, öğrenir gelirim.” Dedi.

Zübeyr bin Avvâm (r.a.) gidip onların tutum ve davranışlarını öğrenip geldi.

Ve;

-“Ya Resulullah (s.a.v.) onları, kalelerini tâmir, harp tâlimleri ve manevraları yaparken gördüm. Ayrıca, hayvanlarını derleyip toparlıyorlardı.” Şeklinde arzeti.

Bunun üzerine Resulullah (Sallallahau aleyhi vesellem);

-“Her Peygamberin bir havarisi (samimi dostu) vardır. Benim Havarim Zübeyr’dir.” Buyurdu.

Beni Kureyza Yahudilerinin tutum ve davranışlarını gözetlemek ve öğrenmek üzere, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in gönderdiği kişilerin ilki Hazret-i Zübeyr bin Avvâm (r.a.) idi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Zübeyr bin Avvâm (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas mevki-isi (Nusaybin)

Zübeyr bin Avvâm (Radiyallah-u Anhu)- 8

Hendek Savaşında da Müşrikler bozguna uğradılar. Medine’de oturan Yahudiler, Eshab-i Kiram (r.anhüm) a arkadan saldırarak anlaşmayı bozdular.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Selem) de Savaştan sonra onları Medine’den çıkardılar. Yahudiler Hayber kalesine toplandılar.

Peygamberimiz (s.a.v.) hendek savaşından sonra Hayber üzerine yürüdüler. Hayber’de meşhur Yahudi Cengaveri Merhab kaleden çıkarak er diledi.

Hazret-i Ali (r.a.) çıkarak Merhab’i öldürdü. Merhab’ın katlından sonra Oğlu Yasir, babasının imtikamını almak için meydana çıkarak;

-“Bana karşı gelecek ar mı?” diye bağırdı.

Hazret-i Zübeyr bin Avvâm (r.a.), hemen atını sürerek o nu karşıladı ve ikisi de şiddetli bir muharebeye tutuştular.

Oğlunun bu haraketini seyreden Hazret-i Safiyye (r.anha), Resul-i Ekrem (s.a.v.) yaklaşıp;

-“Ya Resulullah! (s.a.v.) oğlum şehid olur mu?” diye sordu.

Resul-i Ekrem (s.a.v.) de;

-“Hayır.” Buyurdu.

Resul-i Ekrem (s.a.v.) in bu beyanından birkaç dakika sonra Hazret-i Zübeyr bin Avvâm (r.a.), hasmının kellesini uçurdu.

Zübeyr bin Avvâm (r.a.) Hayber savaşında da büyük kahramanlıklar gösterdi. Neticede Hayber kalesi de alındı.

Bundan sonra Mekke’yi fethetmek için hazırlıklar yapıldı. Peygamberimiz (s.a.v.) Mekke’yi fethetmek için hazırlık yaptığını bildiren bir mektubun, bir kadın vasıtası ile, gizlice Mekke’ye gönderildiğini Cebrail Aleyhis selam haber verdi.

Sâre adındaki bir kadın, bu mektubu, başına yerleştirdikten sonra, üzerinden saçlarını bölükler halında örerek mektubu gizledi ve Kureyşli’lere teslim etmek için yola çıktı.

Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem), Hazret-i Ali, Hazret-i Zübeyr bin Avvâm ve Mikdad bin Esved (r.anhüm) e;

-“Acele gidiniz! Hah bahçesine vardığınızda, orada yanında bir mektub bulunan hayvan üzerinde bir kadın bulacaksınız. Mektubu ondan alınız ve bana getiriniz! Kadını, serbest bırakınız. Mektubu vermek istemezse, boynunu vurunuz.” Buyurdu. (Hah; Medine ile Mekke arasında bir yer olup, Medine korularındandır.) Hazret-i Ali ve arkadaşları, durmadan at koşturarak “Hah” bahçesine vardılar. Kadın orada idi.

Hazret-i Ali (r.a.) kadına;

-“Yanında götürmkte olduğun mektüb nerede?” diye sorunca;

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Zübeyr bin Avvâm (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Navala Reş yolu DÖNÜŞ (Nusaybin)

Abdullah bin Mes’ud (Radiyallah-u Anhu)- 5

Abdullah bin mes’ud (r.a.) diğer, Uhud, Hendek gibi gezvelerde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ile birlikte bulundu.

Abdullah İbn-i Mes’ud (r.a) her gazâda şehid olmak gayretiyle harb eden eshab’dan idi. Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in vefatından sonra Resulullah (s.a.v.) ın firak (ayrılık) ve hicran acısından insanlardan uzaklaşmış ve inzivaye (yalnızlığa) çekilmiş idi.

Hazret-i Ömer (r.a.) zamanında yeniden başlayan fetihler ile İslam mücahidleri safına katılmış 15 (M. 636) sensinde Şam taraflarında bulunmuş, bilhassa Yermük Gazâsında harikulâde cesaret gösterek harbin zaferle neticelenmesine çalışmıştır.

Hicretin 20’nci (M. 651) yılında Kûfe kadılığına tayin olundu. Orada hazine muhafızlığı da yaptı.

Hazret-i Ömer (r.a.) kufe halkına yazdığı mektubta;

-“Ben size Ammar İbn-i Yasir (r.a.) i emir (Vali) ve Abdullah ibn-i Mes’ud (r.a.) u muallim ve vezir olarak, gönderdim. Bunlar Eshab-i Bedir’den’dir. Siz onlara iktida edin (uyun) ve sözlerine itaat edin. İbn-i Mes’ud (r.a.) u alıkoymayarak; sizi kendime tercih ettim. Demiştir.

İbn-i Mes’ud (r.a.) üzerine aldığı vazifeyi son derece liyakat ve ehliyet ile ifa etti. Bu kadılığı sırasında zuhur eden bir çok hadiselere fetva vermiş, ictihar buyurmuştur.

İbn-i Mes’ud (r.a.) Hazret-i Osman zamanında hem kadılık hem de Beyt-ül mal eminliği (hazinedarlık) yaptı.

O zaman İran’lı’larla, Türkistan’lı’larla ve Bizans’lı’larla çrpışan bütün İslâm askerlerinin her türlü ihtiyaçları Kufe’den tedarik edilirdi.

İbn-i Mes’ud (r.a.) bütün bunların ihtiyaçlarını gayet güzel bir şekilde idare ve temin etmiş, zekasının, teşkilat kurmaktaki kuvvetini ve idarecilikteki istidadını ortaya koymuştur.

Hazret-i Osman (r.a.) zamanının ikinci yarısında Kufe’de fitne yayılınca vazifeden alındı Hazret-i Osman (r.a.) zamanında Hicaz’a döndü.

Ebû Zer (r.a.) zahid (dünyadan uzak) bir hayat yaşadığından Medine’de refah artınca, Medine’yi terk etmiş, Rebeze’de ikamet etmişti. Ağır hastalanmış vefatı yaklaşmıştı. Mübarek hanımı diğer bir rivayet’le de kızı yanında ağlıyordu.

Ebû Zer (r.a.), niçin ağladığını sorduğunda;

-“Ağlıyorum, çünkü bir faidem dokunmadıktan başka, ölürsen seni kefenleyecek bir şeyim de yok.” Dedi.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Mes’ud (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bab-üs-Selam kapısı (Mescidi Nebevvi)

Ümmü Süleym (Rumeysâ) Radiyallah-u anha- 6

Hendek harbinde ise, bütün çocuklarla birlikte kale gibi bir evde mahfuz kalmışlardı. Harbe katılmamıştı. Hicrertin yedinci (M. 629) senesinde Hayber savaşında, Resulullah (s.a.v.) ın maiyetinde bulunuyordu.

Fetihten sonra esirler arasında Hazret-i Safiye (r.anha) yi, Ümmü Süleym (r.anha) e evine ve emrine tevdi buyurdular. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ile birlikte Mekke’nin fethinde de bulunmuştur.

Bunun arkasından Hazret-i Ümm-ü Süleym (r.anha), Huneyn savaşına da bizzat iştirak etmiştir. Bu sırada oğlu Abdullah (r.a.) a hamileydi. Buna rağmen eline bir hançer geçirmiş hazır vaziyette bekliyordu.

Bu harp esnasında kocası Hazret-i Ebû Talha (r.a.), tebessüm ederek, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) in yanına geldi ve;

-“Ya Resulallah! Ümmü Süleym (r.anha) in hançerini gördün mü?” diye sordu.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem), Ümmü Süleym (r.anha) e dönerek;

-“Ey Ümmü Süleym! Bu hançer ile ne yapacaksın?” buyurunca

Ümmü Süleym (r.anha) de dedi ki;

-“Ben bunu, bu günler için hazırlamıştım. Hele müşriklerden birisi bir kere yanıma yaklaşsın!.. Bununla karnını deşerim.”

Harp meydanında en cesaretli kahraman mücahidlerden bile öne geçerdi. Huneyn harbinde, bir ara Müslüman saflarında bir dağılma baş gösterdiği sırada, Ümmü Süleym (r.anha), hançerini çekip, sebat göstermiş, arslanlar gibi düşmana saldırmıştı.

Eli hançerli Ümmü Süleym (r.anha), Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a gelerek;

-“Eğer, izin verirseniz, paniğe uğrayıp, senin yanından ayrılanları da öldüreyim!” dedi.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) O’na cevabında;

-“Ey Ümm-ü Süleym! Allah-u Teâlâ bize yetişti ve zafer ihsan etti.” Buyurdu.

Hazret-i Ümm-ü Süleym (r.anha) in faziletleri çoktur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) e ve O’nun hanımlarına çok hizmet etmiştir.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ümmü Süleym (Radiyallah-u anha) nın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Henek (Medine-i Münevvere)

Ebû Said-i Hudri (Radiyallahu anhu)- 3

Ebû Said’i Hudri (r.a.) beni mustalak gazasına, sonra da Hendek gazâsına katılıp, gösterdiği kahramanlıkları Peygamberimiz (s.a.v.) pek beğenmişti.

Ebû Said’i Hudri (r.a.) Hendek savaşının hafiflediği bir öğle üzeri, Resulullah Efendimiz (s.a.v.) den evine kadar gitmek için izin istedi.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) izin verip buyurdu ki;

-“Yanına silahını al. Beni Kureyza Yahudilerinin sana zarar vermelerinden korkarım.” Buyurdu.

Hazret-i Ebû Said’i Hudri (r.a.) de emir gereğince silahını alarak evine gitti. Hanımı kapıda duruyordu. Kıskançlık gayretiyle hanımının içeride durması gerekirken niçin dışarıda beklediğini sorunca;

Hanımı;

-“Niçin bana kızıyorsun? İçeriye gir de gör.” Dedi.

Eve girdiklerinde yatağın üzerinde kocaman siyah bir yılan yatıyor gördüler.

Ebû Said’i Hudri (r.a.) mızrağını çekip yılana batırdı. Sonra yılanı yataktan kaldırınca, yatak üzerinde yılanın yerine bir gencin yatmakta olduğu görüldü.

Mızrağın ucundaki yılanı bahçeye çıkarıp astılar. Yılan titreyerek öldü.  İçerde yataktaki genç de can çekişerek öldü. Yılanın mı, yoksa o gencin mi önce öldüğünü tesbit edemediler.

Hazret-i Said’i Hudri (r.a.) hemen gelip, peygamber Efendimiz (s.a.v.) e hadiseyi bildirdi.

Ve;

-“Ya Resulallah onun dirilmesi için Allah-u Teâlâ’ya yalvarır mısıniz?” dedi.

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) de;

-“O medine’deki Müslüman cinnilerindendir. Onlardan bir şey görürseniz, onlara oradan gitmesi için üç gün musade ediniz. Bundan sonra, size tekrar görünecek olursa, onu öldürünüz. Çünkü, o, şeytandır.” Buyurdu.

Hendek gazâsında müşrikler çok şiddetli saldırıyorlardı. Hazret-i Said’i Hudri (r.a.) bir ara Peygamberimiz (Sallallahu alyhi ve sellem) e yaklaşarak;

-“Ya Resulallah, yüreğimiz ağzımıza gelmiş bulunuyor, okyacağımız bir duâ ver mıdır?” dedi.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Evet! Var. Ey Allah’ım, açık ve korkulu yerlerimizi kapa, bizi, bütün korktuklarımızdan emin eyle, diyerek duâ ediniz.” Buyurdular.

Hepimiz duâ ettik, yalvardık.

Çok geçmeden şiddetli bir fırtına esdi, düşman karargahını alt üst ederek düşman hezimete uğradı, dağılıp gitti.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Said-i Hudri (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Sab’ül Mesacid (Hendek)

Seb’ül Mesacid (Hendek)

Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u Anh)- 2

Bu hizmetini bizat kendisi şöyle anlatmıştır;

-“Hendek savaşının en şiddetli safhaya ulaştığı bir sırada, bir gece yarısı Eshab-i Kiram (r.anhüm) den bir gurup olarak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) in yanında idik.”

-“Müşriklerin ordusu üst tarafımızda, savaş sırasında savunma andlaşmasını bozarak İhanet eden Medine’deki Kureyza Yahudileri de alt tarafımızda hazır bulunuyorlardı.”

-“Çoluk çocuğumuzun üzerine saldırmalarından endişe ediyorduk ki, ondan daha karanlık bir gece görmemiştik. Bu şiddetli karanlıkla birlikte gök gürültüsünü andıran korkunç bir rüzgar da esmeye başlamıştı.”

-“Bu sırada müşrik ordusu, telaşa kapılıp, kendi aralarında anlaşmazlığa düşmüşlerdi.”

-“Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) bize onların bu halini haber verdi. Biz, şiddetli soğuktan, açlıktan ve gecenin dehşetinden ayağa kalkamıyor, olduğumuz yerde üzerimize bir şeyler örterek bekliyorduk.”

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) gecenin bir kısmını namaz kılarak geçirdikten sonra, bize döndü.”

Ve şöyle buyurdu;

-“İçinizden, müşrik ordusunun yanına gidip, durumlarını inceliyerek, bana HABER GETİRECEK OLAN VAR MIDIR? Bu haberi getirenin Cennette BANA ARKADAŞ olmasını Allah-u Teâlâ’dan dileyeyim.”

-“Sonra, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) benim yanıma geldi. Soğuktan ve açlıktan iki dizim üzerine çöküp büzülerek oturuyordum.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bana dokunarak;

-“Bu kimdir?” buyurdu.

Ben;

-“Huzeyfe’yim Yâ Resulallah (s.a.v.).” dedim.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Sen benim sesimi işitmedin mi?” buyurdu.

Ben;

-“Seni Peygamber olarak gönderen Allah-u Teâlâ’ya yemin ederim ki, açlıktan ve şiddetli soğuktan dolayı emrinizi yerine getirecek güç ve takatı kendimde bulamadım.” Dedim.

Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Git şu kavim ne yapıyor bir bak! Yanıma dönüp gelinceye kadar onlara ok ve taş atma. Mızrak ve kılıç vurma.” Buyurdu.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Seb’ül Mesacid (Hendek)

Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u Anh)- 3

Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Git şu kavim ne yapıyor bir bak! Yanıma dönüp gelinceye kadar onlara ok ve taş atma. Mızrak ve kılıç vurma.” Buyurdu.

Bunun nüzerine şöyle dedim;

-“Yâ Resulallah onlar beni öldürürler diye korkmuyorum, esir alıp, yapacakları ezâ ve cefâ’dan çekiniyorum.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Sen benim yanıma dönüp gelinceye kadar ne soğuktan, ne sıcaktan zarar görmiyeceksin, esir edilip, işkenceye de uğramayacaksın.” Buyurdu.

-“Artık anladım ki, bana hiç bir zarar gelmeyecek. Kılıcımı, yayımı aldım. Gitmek üzere hazırlandım.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) benim için duâ etti;

-“Allahım, onu önünden ardından, sağından, solundan, üstünden, altından koru.” Buyurdu.

-“Müşriklere doğru yürümeye başladım. Sanki hamamda yürüyör gibiydim. Vallahi içimde ne korku, ne de bir üşüme, ne de bir ürperti hisetmiyordum.”

Nihayet müşriklerin ordugahına vardım.

-“Kumandanları Ebû Süfyan ve diğerleri ateş yakmışlar başında ısınıyorlardı. (Ebû Süfyan daha sonra Mekke’nin fethinde Müslüman olmuştur.)

Ebû Süfyan;

-“Buradan çekip gitmeli.” Diyordu.

Hemen aklıma onu orada öldürmek geldi.

-“Ok çantamdan bir ok çıkarıp, yayıma yerleştirdim. Ateşin ışığından faydalanarak onu vurmak istedim.”

Tam ok atacağım sırada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın;

-“Benim yanıma dönüp gelinceye kadar bir hadise çıkartmayacaksın.” Buyurduğunu hatırladım.

Ve onu öldürmekten vazgeçtim.

-“Bundan sonra kendimde kuvvetli bir cesaret buldum. Müşriklerin yanına sokulup ateşin başına oturdum. Görülmemiş derecede şiddetli rüzgar ve Allah-u Teâlâ’nın görülmeyen ordusu (melekler) onlara yapacağını yapıyordu.”

-“Rüzgarda, kapkaçları devriliyor, ateşleri ve ışıkları sönüyor, çadırlar başlarına yıkılıyordu.”

Bir ara müşrik ordusunun kumandanı Ebû Süfyan ayağa kalkıp;

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Huzeyfet’übnü Yeman (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hendek (Seb-ül Mesacid)

Câbir bin Abdullah (Radiyallah-u anh)- 4

İşte bu sıkıntılı ve ızdıraplı günlerden birinde, Hazret-i Câbir bin Abdullah (r.a.) in evinde bir miktar arpa ile bir oğlak vardı.

Hanımıyla konuşarak;

Onları Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ve beraberindeki birkaç eshab-i Kiram İKRAM etmeye karar verdiler.

Zaten fazla kimseye yetecek kadar değildi.

Câbir bin Abdullah (r.a.) Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) a gelerek;

-“Biraz, yemeğimiz var, siz ve birkaç kişi buyurun.” Dedi.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Peki, hanımına söyle, ben gelinceye kadar yemeği ocaktan indirmesin, arpa ekmeğini de tandırdan çıkarmasın.” Buyurdu.

Hazret-i Câbir bin Abdullah (r.a.) hendek mahallinden ayrılıp evine döndü.

Biraz sonra Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) bütün hendek ahalisini Câbir (r.a.) in davetine çağırmışlardı.

Yüzlerce Sahabe-i Kiram (r.anhüm) bu davete icabet ederek O’nun veine geldiler.

Câbir (r.a.) gelenleri görüp, BİR YEMEĞE, BİR GELENLERE BAKARAK, Mahcubiyetinden ne yapacağını şaşırmıştı.

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) geldi.

Ve yemeği ortaya koymalarını emretti.

Yemeği dağıtmaya başladılar. Gelenlerin hepsi yediği halde yemek yine bitmemişti.

Câbir (r.a.) in babası Uhud’da şehid olmuştu. Kardeşleri kimsesiz kaldı. Bunun üzerine dul bir kadın olan Süheyl binti Mes’ud (r.anha) ile evlendi.

Yedi kız kardeşine bakabilmek için böyle dul birini tercih etmişti.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bunu duyunca;

-“İsabet ettin.” Buyurmuştur

Hazret-i Câbir (r.a.) yakışıklı, güzel ahlâklı, sünneti seniyyeye uymakta çok gayretli; merhametli, nazik, gönül alıcı muhterem birisiydi.

Hazret-i Câbir (r.a.), evi Mescid-i nebi’den bir mil (2 kilo metre) uzak olmasına rağmen her namazı Peygamber Efendimiz (s.a.v.) le, mescid-i Nebi’ ye gelerek kılar idi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Câbir bin Abdullah (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hendek savaşının yapıldığı yer (Medine-i Münevvere)

Hendek savaşının yapıldığı yer (Medine-i Münevvere)

Muhammed Aleyhis selam) – 69

Hendek Savaşı;

Hicretin beşinci yılında Hendek Savaşı yapıldı. Müşriklerin Medine üzerine yaptıkları üçüncü ve son saldırı olan bu savaş Beni Nadir Yahudileri ve müşriklerin beraberca hazırladıkları on bin kişilik bir orduya karşı Peygamberimiz (s.a.v.) Medine’nin etrafına geniş ve derin bir hendek kazdırıp üç bin kişilik bir ordu ile düşmana karşı durdu.

Bir ay süren kuşatmada Medine’de bulunan Beni Kureyza Yahudileri de Peygamberimiz (s.a.v.) le yaptıkları anlaşmayı bozarak Müslümanları arkadan vurmaya kalkıştı. Neticede kuvvetli bir fırtınaya ve şiddetli yağmura tutularak darmadağın olan düşman ordusu perişan bir halde paniğe kapılarak Mekke’ye döndü.

Bu hadise Kur’an-i Kerim’de Ahzab sûresi 9. ayetinde şöyle bildirilmektedir.

-“Ey iman edenler! Allah’ın size olan ni’metlerini hatırlayınız. Hani ordular saldırmıştı da, biz onların üzerine bir rüzgar ve sizin görmediğiniz (meleklerden) ordular göndermiştik.”

Bu savaştan sonra Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Artık nöbet sizindir. Bundan sonra Kureyş sizin üzerinize gelmez.” Buyurdu.

Peygamberimiz (s.a.v.) hendek Savaşından Mediine’ye dönünce Eshab-i Kiram (r.anhüm) a silahlarını çıkarmadan Hendek Savaşı sırasında ihanet ederek müşrikler ile birleşip Müslümanları arkadan vurmak isteyen Beni Kureyza Yahudileri üzerine hareket emri verdi. Neticede teslim olan bu kabileye haklarında verilen hüküm uygulandı.

Teyemmüm âyeti ve haccın farz olduğunu bildiren âyet de hicretin beşinci yılında nazil oldu.

Hicretin altıncı yılında Mekke dışındaki müşrikler ile Müreysi gazâsı yapıldı. Mekke’li müşriklerin İslamiyeti resmen bir Devlet olarak tanımak zorunda kaldıkları Hudeybiye antlaşması da bu yılda yapıldı.

Yine bu yılda Peygamberimiz (s.a.v.) bütün insanlara Peygamber (s.a.v.) olarak gönderildiğini bildirmek ve islamiyet’i her tarafa yaymak için Bizans, İran, Habeş, Mısır, Gassan ve Yemame hükümdarlarına elçiler göndererek onları İslam’a da’vet etti.

Peygmaberimiz (s.a.v.) in bu daveti karşısında Habeş Hükümdarı Müslüman oldu. Bizans imparatoru elçiye iyi muamele yaptı. Mısır valisi Peygamberimiz (s.a.v.) e hediyeler gönderdi.

İran şahı ve Gassan beyi ise elçilere hakaret ederek sert davrandılar. Yemame Beyi ise boş ve mânâsız tekliflerde bulundu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu