‘İbrahim Bin Edhem (Radiyallah-u Anhu)’ olarak etiketlenmiş yazılar

Dara harabeleri (Mardin)

İbrahim Bin Edhem (Radiyallah-u Anhu)- 9

İbrahim Bin Edhem (r.a.) bir zaman yolda yürüyordu.

Askerlerden biri kendisini görüp;

-“Sen kimsin?” dedi.

İbrahim Bin Edhem (r.a.);

-“Ben bir kulum.” Diye cevab verdi.

Asker;

-“Ma’mur i’mâr edilmiş yer neresidir?” dedi.

İbrahim (r.a.); kabristanı gösterdi. Bu duruma sinirlenen asker;

-“Sen benimle alay mı ediyorsun?” diyerek

Başına sopa ile birkaç defa vurdu. Başı yaralandığı, kanadığı halde o karşılık vermedi. Askere hayır duada bulundu.

Şehir halkı, kendisinin geldiğini haber alınca şehir dışına çıktılar. Fakat kendisni bu halde görüp olanları haber alınca;

Askere;

-“Kendisine hakarette bulunduğun bu zat, çok yüksek bir velidir.” Dediler.

Bunun üzerine asker pişman olup, tevbe etti ve ayaklarına kapanıp özür diledi.

Asker sordu ki;

-“Efendim! Ben senin kafanı yardığım zaman sen bana dua ettin sebebi ne idi?”

İbrahim Bin Edhem (r.a.);

-“Senin bana yapmış olduğun muamele ve benim karşılık vermeyişim sebebiyle, Allah-u Teâlâ (c.c.) bana Cenneti nasıb etti. Senin de Cehenneme düşmemen için hayır dua’da bulundum.” Buyurdu.

Asker;

-“Efendim! Niçin (ben bir kulum) dediniz?”

İbrahim (r.a.) cevabında buyurdu ki;

-“Allah-u Teâlâ’nın kulu olmayan var mıdır?”

Asker;

-“Ma’mur olan yeri sorunca, niçin kabristanı gösterdiniz?”

İbrahim Bin Edhem (r.a.) buyurdu ki;

-“Şehir, (ölenlerle) her gün biraz daha harabe oluyorken, mezarlık imâr edilmektedir.” Buyurdu.

O şehirde bir zat;

-“Akşam ru’yamda, cennette bulunanları gördüm, ellerinde inciler dolu idi. Sebebini sordum.”

Şöyle anlattılar;

(-“Biri İbrahim Bin Edhem (r.a.) in kafasını yardı. Onu cennette getirdiler.”

Bir Emir geldi;

-“Bir kimse dostumuzun kafasını yarmıştır. Bu cevherleri dostumun başı üzerine saçınız.”

Saçtılar.

Cennette bulunanların hepsi o mücevherlerden topladılar. Bize de (avucundaki mücevherleri göstererek) bu kadar düştü. Diye cevab verdi.” Diye anlattı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İbrâhim Bin Edhem (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Dara harabeleri (Mardin)

İbrahim Bin Edhem (Radiyallah-u Anhu)- 10

İbrahim-i Edhem (r.a.) bir gün bir sarhoşun yanından geçiyordu. Ağzı bulaşmış, yerde yatar gördü. Su getirip ağzını yıkadı.

Ve;

-“Allah-u Teâlâ’nın isminin anıldığı bir ağız böyle bulaşmış berbat halde bırakmak hürmetsizlik olur.” Buyurdu.

Sarhoş gendisine gelince İbrahim-i Edhem (r.a.) nin yaptığını ve söylediği sözü bildirdiler. O kimse tövbe etti ve salihlardan oldu.

Sonra İbrahim Bin Edhem (r.a.) in ru’yasında dediler ki;

-“Sen bizim için o sarhoşun ağzını yıkadın. BİZ DE SENİN KALBİNİ TEMİZLEDİK.”

İbrahim-i Edhem hazretleri (r.a.), sahraya çıkmıştı. Bir kuyudan su çekmek için kovayı sarkıttı. Geri çektiğinde kovanın GÜMÜŞLE DOLU olduğunu gördü.

Hemen geri boşalttı ve kovayı tekrar sarkıttı. Bu sefer çektiği kovanın ALTINLA DOLU olduğunu gördü.

Bunu da tekrar geri boşaltıp, kovayı tekrar daldırıp çıkardığında, kovanın MÜCEVHERLE DOLU olduğunu gördü.

Bunun üzerine şöyle niyazda bulundu;

Ya Rabbi! Bana hazine veriyorsun. Benim arzum bunlar değildir. Ben ABDEST ALMAK İÇİN SU istiyorum. İhsan et.” Diye yalvardı.

Kovayı tekrar kuyuya daldırıp çıkardığında SU İLE DOLU olduğunu gördü.

İbrahim-i Edhem (r.a.) yolda bir taş gördü.

Üzerinde;

-“Çevir ve altını oku.” Yazılıydı.

Çevirdi.

-“Eğer öğrendiğinle âmel etmiyorsan ne diye bilmediğini öğrenmek istiyorsun.” Yazısını okudu

Ve;

-“Ya Rabbi! Seni tanıyan hakkıyla tanımamıştır. Şimdi seni bilmeyen bir kimsenin hali nasıl olur.” Dedi. Ve ağladı.

Helal lokma yemeğe çok dikkat eder ve harkese de tavsiye buyururlardı. Bir gün kendisine falanca yerde bir genç var.

-“Gece gündüz ibadet ediyor, kendinden geçiyor.” Dediler.

Gencin yanına gidip üç gün misafir kaldı. Dikkat etti, söylediklerinden daha çok şeyler gördü. Kendinin soğuk, halsız, habersiz, gencin ise, böyle uykusuz ve gayretli haline şaşırıp kaldı.

Genci Şeytan aldatmış mıdır, yoksa halis ve doğru mudur anlamak istiyordu.

Gencin Kalbine dikkat etti. Lokması HELAL’DAN değildi.

-“Allah-u Ekber, bu halleri hep şeytandandır.” Deyip genci evine da’vet etti.

Kendi lokmalarından bir tane yedirince, gencin hali değişip o aşkı, o arzusu o gayreti kalmadı.

Genç İbrahim-i Edhem hazretleri (r.a.) ne sorup;

-“Bana ne yaptım?” deyince,

İbrahim-i Edhem (r.a.);

-“Lokmaların HELLAL’DAN değildi. Yemek yerken, şeytan da midene giriyordu. O hâller, şeytan’dan oluyordu. HELAL YİYİNCE Şeytan giremedi. Asıl, doğru halin meydana çıktı.” Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İbrâhim Bin Edhem (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu