‘kur’ani kerim’ olarak etiketlenmiş yazılar

Tefekkür- 6

14 Temmuz 2008

dsc08836-fuadyusufoglu-girnavas.JPG

Girnavas Mevki-i (Nusaybin)

Allah-u Teâla (c.c.) buyuruyor ki;

-“Göklerin ve yerin melekutundeki Allah’ın yaratıklarına niçin bakmazlar.” A’raf suresi: Ayet 185.

Kur’an-i kerimde böyle ayetler çoktur. Böyle ayetlere bakıp tefekkür et. Sana benliğinden yakın olan birinci ayetten, senin yeryüzündeki her şey’den daha şaşılacak bir halde olduğun, senin ise bundan haberin olmadığın anlaşılmaktadır.

Bir Ses; -“Kendinize bakın, azamet ve celali görürsünüz.” diyor.

Ayet-i Kerimede:

-“İçinizdedir, niçin görmüyorsunuz.” Zariyat Suresi : Ayet 21. Buyuruluyor.

O halde kendi evvelini düşün, bu alem’e nereden geldin, sen bir damla sudan yaratıldın. O bir damla su önce babanın beline ve annenin göğsüne koydu. Sonra bunu senin yaratılma tohumun yaptı. Bunun için erkek ve kadın arasına, bir araya gelme arzusunu koydu. Ana rahmin de yer hazırladı.

Erkeğin belindeki sudan tohum yaptı. Tohumun yerine atılması için, ikisi arasına şehvet koydu. Hayız kanından o tohuma su verdi ve seni nufte ve hayız kanından (yumurtadan) yarattı. Allak denen bu kan parçasını orada durdurdu. Sonra mudğa denen et halına döndürdü. Daha sonra ona ruh verdi. Bundan sonra bu bir halde bulunan kan ve sudan deri, et, damar, sinir ve kemik gibi şeyler yarattı.

En sonra vucudunun bütün azalarını yarattı. Yuvarlak bir baş, iki uzun el ayak yarattı. Sonra onun üstünde göz, kulak, ağız, burun, dil ve diğer azaları yarattı.

Vucudunun içinde mide, böbrek, dalak, rahim, mesane ve her biri başka şekilde olan barsaklar yarattı. Bunların her birini birkaç kısma ayırdı. Her parmakta üç boğum, her uzuvda deri, et damar, sinir ve kemik yarattı.

Bu iki bademden daha büyük olmayan gözde, yedi tabaka ve her tabakayı başka şekilde yarattı. Bunlardan birine ziyan gelirse göz görmez. Eğer gözdeki incelikleri acayip halleri beyan etmeğe kalkarsak ayrı bir kitap yazmak icab eder.

Biraz da bu ince sudan, kuvvetli ve sert kemiği nasıl yarattığını düşün. Ve bu kemiklerin her uzva mahsus şekil ve ölçülerine dikkat et. Kimi yuvarlak, kimi uzun, kimi yayvan, kiminin ortası boş, kiminin içi ilik doludur. Hepsini bir araya getirdi. Her birinin sayısında, şeklinde ve görünüşünde, bir veya bir çok hikmetler vardır. Bunun gibi kemikleri senin vucudunu ayakta tutan direkler eyledi.

Her şeyi onun üzerine yaptı. Omurları birbirlerine kaynatmış olsaydı, belini bükemezdin. Birbirinden ayrı olsalardı

Devam edecek….

Kimya-yi Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teâla Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri bu hikmetleri ayan, beyan olan Ayetleri tefekkür edip, kendilerine ders çıkaran ve bu dersleri tatbik eden kullarından eylesin. AMİN…..

Fuad Yusufoğlu

Eski Medine-i Münevvere resmi (Mekke müzesinden alınmıştır)

 

Ana baba haklarına riayet;

Ruhulbeyen tefsirinde  Isra suresi 23 ile 25 ayetlerinde ebeveynler hakkında detaylı bilgiler verilmiştir. Bu tefsirden kısa bölümleri sunacağım.

 -”Rabbin “her mükellefe” sadece kendisine ibadet etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine “öf” bile deme. Onları azarlama. İkisine de güzel söz söyle. İsra suresi ayet 23;

açıklama;

-”Rabbin “her mükellefe” sadece kendisine ibadet etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti.

Çünkü ibadet, ta’zimin en son haddıdır. Sonsuz azamet ve ni’met sahibi olandan başkasına ta’zim yapılamaz, sonsuz ta’zima yalnız O layıktır. Ana-babanın da her ikisine, iyilik etmenizi kesin olarak emreder. Zira, onlar hayatımızın ve varlığımızın görünürdeki sebebi; Allah ise, hakiki sebebidir. Bu sebeple  bu ayette önce varlık ve hayatımızın hakiki sebebi olan Allah’a ta’zim etmemizin gereğini bildirdikten sonra zahiri sebebimize hürmeti emretti. Yani Allah, seni en muhtaç durumda iken büyütüp besleyen, eğitip terbiye eden ve varlığına zahiren sebep olan ana-baba hakkını, Rubûbiyeti nezdinde Vahdiniyeti Sübhaniyesine yaklaştırtarak önem verdiğini gösterdi.

-”Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine “öf” bile deme.

Onlardan birine veya her ikisine usandığını ifade etmek için “öf” deme. Öf kelimesi, sıkıntı belirten bir ses ve sıkıntıyı, usanmayı anlatan bir isim fiildir. Yani onlarda gördüğün hoşlanılmayacak bir durumundan iğrendiğini veya yaptığın bir hizmetten bıkıp usandığını anlatmak için sakın “öf” bile deme.

-”Onları azarlama.”,

Onlarda gördüğün bir halden dolayı, hoşlanmadığın isteklerinden dolayı onlara bağırıp men etme.

-”İkisine de güzel söz söyle.”

Güzel bir eğitim almış olan insan nezaketinin gerektirdiği ikramı ifade eden güzel söz söyle.

-”Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger. Ve; -”Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi sen de onları esirge!” diye dua et. İsra suresi ayet 24

Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger.

Onlara karşı tevazu ve yumuşaklık göster. Kuş havadan yeni ineceği zaman kanatlarını indirerek kırıp katlar. Uçacağı zaman da kaldırır. İşte kuşun yere ineceği zaman kanatlarını indirmesi tevazu için misal kılınmıştır.

-”Ve; Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi sen de onları esirge!” diye dua et.”

Dua et ki, Allah (c.c.), ebedi rahmetiyle onlara merhamet etsin. kafir dahi olsalar, Çünkü onları İslâm dinine ulaştırması rahmeti cümlesindendir.

Devam edecek…

(Kaynak)

Ruhulbeyen tefsiri

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri ebeveynler haklarına riayet edip, onları kendilerinden hoşnut eden halis kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Revda-i şerif kapılarından bir tanesi

 

Ana baba haklarına riayet – 2

 -”Rabbiniz, sizin kalplerinizdekini çok iyi bilir. Eğer siz iyi olursanız.Şunu bilin ki, Allah tövbeye yönenleri.Son derece bağışlayıcıdır.İsra suresi ayet; 25

-”Rabbiniz, sizin kalplerinizdekini çok iyi bilir.

Kalbinizde gizli bulunan iyilik ve takvayı isteyip istemediğinizi bilir. Bu ayet-i kerimede, ana-babaya karşı insanın kalbinde bir yüksünme ve hoşnutsuzluğu gizlemesine karşılık sanki bir tehdid vardır.

-”Eğer siz iyi olursanız.”

İyilik ve takvayı kast ederseniz,

-”Şunu bilin ki, Allah tövbeye yönenleri.”

İnsanın yapması kaçınılmaz olan hatalardan Allah-u Teâlâ’ya dönenleri

-”Son derece bağışlayıcıdır.”

İnsan olarak işlemiş oldukları davranış veya sözleriyle eziyet ve benzeri kusurlarını affedicidir

İmâm-i Ğazali (r.a.);

-“Ulemanın çoğu, şüphli şeylerde  bile ana-babaya itaat etmek vaciptir, yalnız haramda itaat vacip değildir. Çünkü, şüpheyi terk etmek, takva gereğidir. Ana-babanın rızasını almak ise kesin olarak vaciptir.”

Yine denilmiştir ki;

Ana-babadan her ikisinin hakkına riayet etmek mümkün olmadığı takdirde, hürmet ve tazim bakımından baba’nın öncelik hakkı vardır. Çünkü, nesep baba yönünden gelir. Yardım ve hizmeti yönünden ana’nın önceliği vardır. Yanına girdiklerinde baba’sı için ayağa kalkar, bir şey isteseler, önce ana’nın, sonra baba’nın isteğini yerine getirir. (Menbeü’l-Âdab” adlı eserde böyle denilmiştir.)

Fıkıhçılar, şöyle demişler;

-“Kişinin yanında ana babasından yalnız birini yetecek kadar yiyecek varsa ana’ya takdim eder, çünkü ana, çocuğu için daha çok emek vermiştir. Şefkati, hizmeti babadan fazladır. Ana, evladını rahminde taşır, dünyaya getirir, emzirir, kirlerini yıkar, hastalığında tedavisi ve benzeri hizmetleriyle uğraşır. Bu yüzden çocuğuna babadan  çok fazla  hizmeti geçmiştir.

Bir kişi Resul-i Ekrem efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e gelerek, malını aldığından dolayı baba’sını şikayet etti.

Onu çağırdığında, sopasına dayanarak yüryebilen bir ihtiyar olduğıunu gördü ve oğlunun kendisinden şikayetçi olduğunu söyledi.

Adam;

-“Ya Resulallah! Ben güçlü kuvvetli iken o çok zayıftı, ben zengin iken o hiçbir şeyi olmayan bir yoksul idi. Ben ondan hiçbir şeyimi esirgemedim. Şimdi ise ben zayıfım, o güçlü; ben fakirim,o zengin. Bana karşı cimrilik yapıyor, malını vermiyor.”. dedi.

Bunun üzerine Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) ağladı ve;

-“Bu sözü işitince, bu duruma ağlamayacak canlı cansız hiçbir şey yoktur.” Buyurarak şikayetçi gence döndü ve;

-“Sen ve malın babana aitsiniz” buyurdu.

Not; Bu hadisi şerifi İbn-i Mace “Sen ve malın babana aitsiniz.” Kısmını almıştır. Taberani de aynı lafızla almıştır. (Bakınız el-Fethu’l-Kebir. 1/277)

(Kaynak)

Ruhulbeyen tefsiri

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri ebeveynler haklarına riayet edip, onları kendilerinden hoşnut eden halis kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

 

Mescd-i Feth’in içten görünüşü

Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu)- 3

Zeyd bin Sabit Hazretleri (r.a.) Sahabe devrinde bile Medine’nin BAŞ KADISI İDİ. Feraiz, Kıraat ve Tefsir ilminde de BAŞ İMÂM idi.

İmâm-i Şafi-i (r.a.), feraiz hususunda Zeyd (r.a.) in kavlini tercih ederdi. Zeyd bin Sabit (r.a.) kıraat ilminde Eshab-i Kiram (r.anhüm) in EN YÜKSEKLERİNDENDİ. Kur’an-i Kerim’in tamamını güzelce ezberlemiş, kendisinden İbn-i Abbas (r.a.) Ebû Abdurrahman es-Sülemi (r.a.) gibi Sahabe-i Kiram Kur’an-i Kerim okumuşlardır.

İslâm ilimleri içinde en yüksek olan kıraat ilmiydi. Bu ilim sayesinde, Kur’an-i Kerim bozulmaktan ve değişmekten korıunmuştur. Bu ilmin mütehassıs âlimleri, kelam-i ilahinin kıraat şekillerini ve tevatür halindeki ihtilafları zabt ve kaydetmişlerdir.

Böylece Kur’an-i Kerim’in okunması hususundaki tereddütleri bertaraf etmişlerdir. Hazret-i Zeyd bin Sabit (r.a.) in bu ilmindeki üstünlüğü, Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın ve Tabiinin ileri gelenlerinin itirafı ve takdiri ile sabittir.

Eshab-i Kiram (r.anhüm) arasında kıraat ilminde İMÂMLIK DERECESİNE Yükselenler, Hazrte-i Ebû Bekr-i Sıdık (r.a.), Hazret-i Ömer bin Hattab (r.a.), Hazret-i Osman bin Affan (r.a.), Hazret-i Ali bin ebi Tâlib (r.a.), Übeyy bin Ka’b (r.a.), Zeyd bin Sâbit (r.a.), Abdullah bin Mes’ud (r.a.), Ebûdderdâ (r.a.), Ebu Musel-eş’ari (r.a.) dir.

Bu zatlar Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) tan BİZZAT KIRAAT EDEN SİKADIRLAR, Yani SAĞLAM VESİKALARDIR.

Zeyd bin Sabit (r.a.), Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) in kâtibi ve VAHİY EMİNİ İDİ. Kendisi, Resulullah (s.a.v.) zamanında Kur’an-i Kerim’i toplayan Medineli Müslümanlardandı ve bunun la iftihar ediyordu.

Küçük yaşından itibaren Kur’an-i Kerim ile meşgül olmuş, henüz ONBİR YAŞINDA iken Kur’an-i Kerim’in 17 ve 18 suresini ezberlemiş bulunuyordu. Daha sonra bütün Kur’an-i Kerim!i ezberlemek şerefine nail olanlardan oldu.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) Kur’an-i Kerim’in toplanması vazifesini, işte bu hususiyetlerinden dolayı Hazret-i Zeyd (r.a.) e vermişti.

Hazret-i Ömer (r.a.), Hazret-i Zeyd (r.a.) in kıratı ile Ubeyy bin Ka’b (r.a.) ın kıratını karşılaştırır ve Hazret-i Zeyd (r.a.) in kıratını tercih ederdi. Çünkü O, Kureyş kıratına tam uygundu. Bu itibarla O’nun kıratını diğer kıraatlere tercih etmek icab ederdi.

Hazret-i Ubeyy bin Kâb (r.a.), hayatta bulunduğu müdetçe insanların kıraatda DANIŞMA MERCİİ OLMUŞSA DA, VEFATINDAN SONRA bütün Müslümanlar Medine-i Münevvere’de Hazret-i Zeyd (r.a.) in etrafında toplanmışlar ve kendisi bütün ilim ehlinin odağı olmuştur.

Şimdi O’nun zamanından bu zamana kadar ONDÖRT ASIR’DAN BERİ, HALEN O’NDAN RİVAYET EDİLDİĞİ ŞEKİLDE Kur’an-i Kerim okunmaktadır.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Zeyd bin Sabit (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kâ’be-i Şerif

Muhammed (Aleyhis selam)- 38

İLK VAHYİN gelmesiyle Peygamberliğe başlayan Muhammed Aleyhis selam’ın tebliğinin 13 sene Mekke’de 10 senesi de Medine’de geçti.

Mekke devri;

Muhammed Aleyhis selam Vahyin bir müddet kesilmesinden sonra yine Hira dağı’na çıkmıştı. Dağdan aşağı inerken bir ses duydu. Başını kaldırıp baktığında Cebrail Aleyhis selam’ı gördü.

Mübarek kalbı çarparak ve ürpererek evine dönüp;

-“Beni örtünüz” dedi ve örtündü.

Bu sırada Cebrail Aleyhis selam Müddessir suresinin;

-“Ey, (elbisesine) bürünen Peygamber! Kalk da (kavmini Allah’ın azabı ile) korkut. (İman etmezlerse azaba uğrayacaklarını kendilerine haber ver). Rabbini tenzih et. Elbiseni de (daima) temiz tur. Azaba sebep olan şeyleri terk etmekte sebat et.” Mealindeki ilk ayetlerini getirdi.

Bundan sonra artık vahiy aralıksız devam etti. Kur’an-i Kerim ayetleri 22 sene 2 ay 22 gün süren bir müddet içerisinde vahyedilip tamamladı.

Muhammed Aleyhis selam “Ümmi” idi. Yani kitap okumamış, yazı yazmamış, kimseden bir ders görmemişti. Mekke’de doğup büyüyüp, belli kimseler arasında yetişip, seyahat etmemiş iken, Tevrat’ta ve İncil’de, Yunan ve Roma devirlerinde yazılmış kitaplarda bulunan bilgilerden, hadiselerden haber verdi.

İslamiyet’i bildirmek için, hicretin altıncı senesinde Rum, İran ve Habeş hükümdarlarına ve diğer Arap padişahlarına mektuplar gönderdi. Hizmetine altmıştan ziyade yabancı elçi gelmiştir.

Bu hususu Allah-u Teâlâ Kur’an-i Kerim’de şöyle bildiriyor;

-“Sen bu kitap gelmeden önce, bir kitap okumazdın, yazı yazmadın. Okur yazar olsaydın, başkalarından öğrendin diyebilirlerdi.” Buyurlmaktadır (Ankebut suresi ayet 48).

Hadis-i şerifte de;

-“Ben Ümmi Peygamber Muhammed’im… Benden sonra Peygamber yoktur. Buyurludu.

Yine Kur’an-i Kerim’de şöyle buyurlmaktadır;

-“O hevadan (kendi nefsinden) söylemiyor. Kur’an sade bir vahiydir. Ancak vahiy olunur.” (Necm suresi ayet 3-4)

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Zeynelâbidin Camii (Nusaybin)

Makbul Dua’lar – 2

-”Ödül ve ceza gününün tek hâkimi. (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz.”

Fatiha suresi; 1/4-5)

Kaynak;

(Diyanet İşleri Başkanlığı yayınevleri)

Devam edecek…

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri; Fatiha suresi  hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Zeynalabidin camii minaresi

Makbul dua’lar – 3

-”Bizi dosdoğru yola ilet; nimetine erdirdiklerinin yoluna; gazaba uğramışların yoluna da doğrudan sapmışların yoluna da değil!”
Fatiha. 1/ 6-7

Kaynak;

(Diyanet İşleri başkanlığı yayınevleri)

Devam edecek…

Allahu teâl hazretleri bizleri ve sizleri Fatiha suresi hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Zeynelabidin (r.a.) nın mübarek mezarları (Restor edilirken)

Makbul dua’lar – 4

-”Ey Rabbimiz! Bizi sana teslim olanlardan eyle, soyumuzdan da sana teslim olacak bir ümmet çıkar. Bize ibadetimizin yollarını göster, tövbemizi kabul et. Şüphesiz tövbeleri kabul eden, merhameti bol olan yalnız sensin.”

(Bakara suresi. 2/ 128)

Kaynak;

(Diyanet İşleri başkanlığı yayınevleri)

Devam edecek…

Allahu teâl hazretleri bizleri ve sizleri bu makbul dua’lar hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Zeynelabidin camii minaresi (Nusaybin)

Makbul dua’lar – 5

-”Ey Rabbimiz! Bize bu dünyada da iyilik ver, öteki dünyada da iyilik ver; bizi cehennem azabından koru.”

(Bakara suresi 2/201)

Kaynak;

(Diyanet İşleri Başkanlığı yayınevleri)

Devam edecek…

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri bu makbul dua’lar hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Zeynelabidin cami külliyatından görünüş (Tadilat hali)

Makbul dua’lar – 6

-“Rabbimiz! Bizi sabırla donat, bize sebat ver ve inkarcı topluluğa karşı bize yardım et!”

Bakara suresi, 2/250

Kaynak;

(Diyanet İşleri Başkanlığı yayınevleri)

Devam edecek…

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri bu makbul dua’lar hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu