Ümmü Ümâre (Nesibe binti Ka’b) Radiyallah-u anha;

29 Mayıs 2013 Çarşamba

Eshab-i Suffa (r.anhum) yeri

Ümmü Ümâre (Nesibe binti Ka’b) Radiyallah-u anha;

Gazlarda gösterdikleri kahramanlıklarıyla meşhur olan, kadın sahabilerden, Hazrec kabilesinden olup, Medine’nin ileri gelen ailelerinden Mâzin bin Neccar’ın evladlarındandır.

Annesi, Rebâb binti Abdullah’tır. Tahminen Miladi 573 yılında doğdu. İkinci Akabe biatında bulunarak zevciyle birlikte Müslüman olmakla şereflendi.

İlk önce Müslüman olan Medineli iki kadından biridir. Zevci Ensar’dan Zeyd bin Âsım (r.a.) dır.

Zeyd (r.a.) den, Abdullah ve Habib ismindeki iki oğlu vardı. Her iki oğlu da Bedir savaşına katıldılar. Diğer gazaların hepsine birlikte iştirak ettiler. Hazret-i Zeyd (r.a.) vefatından sonra, Ümmü Ümâre (Radiyallah-u anha) Ğuzeyye ibni Amr’la evlendi. Bu zattan da oğlu Temim ve kızı Havle dünyaya geldi. Müseylemetü’l-Kezzab’la yapılan savaşa da katılan Ümmü Ümâre (r.anha) nin ne zaman vefat ettiği bilinmemektedir. Ancak Medine’de vefat etmiş, Baki kabristanına defnedilmiştir.

Uhud gazasına zevci Zeyd bin Âsım, oğulları Habib ve Abdullah (r.anhüm) ile birlikte katılarak, şecaat ve kahramanlıklar gösterdi. Gazilere su dağıtmak ve yaralarını sarmak vazifesiyle katıldığı savaşın en şiddetli bir anında, Resulullah (Sallallahu aelyhi ve sellem) a saldıran bir müşriki (Puta tapıcı) atından aşağı düşürüp öldürdü. Ok, kılıç ve kalkan kullanarak düşmana saldırırken kendisi de birkaç yerinden yaralandı. Yaralı haliyle zevci ve oğullarını savaşa teşvik etti. Düşman, Resulullah (s.a.v.) a hangi istikametten saldırırsa, hemen zevci ve oğullarıyla oradan müdâfâ ederdi.

Nesibe (Ümmü Ümâre) Radiyallah-u anha der ki;

-“Gündüzün başlangıcında Uhud’a vardım. Halk ne yapıyor bir bakayım dedim. Yanımda bir kırba ve içinde su vardı. Resulullah (s.a.v.) in yanına kadar gittim. Kendisi, o sırada Eshâbi arasında bulunuyordu. Bu zamanda Müslümanlar savaş üstünlüğünü devam ettiriyorlardı. Müslümanlar dağılmağa başlayınca, Resulullah (s.a.v.) ın yanına vardım. Çarpışmağa koyuldum. Kılıçla, okla müşrikleri Resulullah (s.a.v.) tan uzaklaştırmağa çalıştım, yaralandım. Resulullah (s.a.v.) ın yanında on kişi kalmamıştı. Ben oğullarım ve kocam, Resulullah (s.a.v.) ın önünde çarpışıyor, müşrikleri ondan uzaklaştırıyorduk. Resulullah (s.a.v.) benim yanımda kalkan bulunmadığını gördü.”

Yanında kalkan bulunanlardan birisine;

-“Ey kalkan sahibi kalkanını, çarpışana bırak.” Buyurdu.

-”Kalkan sahibi kalkanını bırakınca, onu Resulullah (s.a.v.) aldı. Ben de Resulullah (s.a.v.) dan alıp onunla korundum.”

-“Bize ne yaptılarsa süvariler yaptılar. Atlı bir adam gelip, bana vurdu. Kalkanımla korundum. Ben de onun atının ayaklarına kılıç çaldım.At arka üstü yıkılınca”

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve seellem);

-“Ey Ümmü Ümâre’nin oğlu! Annene, annene yardım et!” buyururarak oğlum Abdullah’a seslendi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hifâ Hatun (Radiyallah-u anha) nın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Yorum Yapın