‘Habib-i Acemi (r.a.)’ olarak etiketlenmiş yazılar

Çağ-çağ barajı (Sonbahar manzarası) Nusaybin

Dâvûd-i Tâ-i (Radiyallah-u anhu)

İmâm-i A’zam Ebu Hanife hazretleri (r.a.) nin ileri gelen talebelerinden. İsmi, Ebû Süleyman Dâvûd-i Bin Nasr-i Kûfi (r.a.) dir.

Takva sahiblerinin büyüklerinden, kanaat ehli olup, zahidlerin (dinin emirlerini yerine getirenlerin) en meşhurlarındandır. Horasanlıdır. Habib-i Acemi (r.a.) nin halifesi idi.

Sultan Harun Reşid ve diğer makam sahiblerinin hediyelerini kabul etmezdi. Haramlardan, şübhelilerden, mübahların fazlasından sakınan, pek çok ilimlere sahip bir zatdır. 165 (M. 781) de Bağdad’ da vefat etti.
İmâm-i A’zam (r.a.) ın yirmi sene derslerine devam etti. Fıkh ilminde talebelerin içinde en önde gelenler arasına girdi.

Dâvûd-i Tâ-i hazretleri (r.a.) nin tevbe etmesine,

Şarkıcı bir kadının;

-“Hangi güzel yüzdür ki toprak olmadı.
Hangi tatlı gözdür ki, yere akmadı.”

Beyitini işitmesi sebep olmuştur. Bu beyti düşündükçe şuuru alt üst oldu. Zamanın en büyük Âlimi İmâm-i A’zam Ebû Hanife hazretleri (r.a.) nin huzuruna geldi.

İmâm-i A’zam (r.a.), bunun yüzünün renginin değiştiğini görünce sebebini sordu.

Hazreti Dâvûd-i Tâ-i (r.a.);

-“Dünyadan soğudum. Bende gelen bu hali, anlatamiyecek haldeyim. Bu halin ne olduğunu okuduğum kitablarda bulamıyorum. Ne yapmamı tavsiye edersiniz?” dedi.

İmâm’ın gösterdiği yolda, dünyaya düşkünlüğü tamamen terk edip, dinin emir ve yasaklarına uymada, haram ve şübhelilerden kaçmada örnek olacak şekilde ilerledi.

Evine çekildi. İnsanların arasına karışmadı. İbadetlerini hep evinde yaptı. Aradan bir müddet geçtikten sonra,

İmâm-i A’zam (r.a.) hazretleri evine gelip;

-“Ey Dâvûd! evde oturup, insanlar arasına karışmamak uygun değildir. Talabe arkadaşlarının arasına gir. Onları iyi dinle, fakat hiç konuşma, mes’eleleri çok iyi öğren.” Buyurdu.

Dâvûd-i Tâ-i (r.a.);

-“Peki efendim.” Diyerek İmâm-i Muhammed (r.a.), İmâm-i ebû Yusuf (r.a.), İmâm-i Züfer (r.a.) gibi arkadaşlarının arasında bir sene daha derslerine devam etti.

Ba’zı mes’elelerde konuşması ve mes’eleyi hal etmesi icabediyor. Kendini zor tutuyor, hocasının emrini unutmayıp sabrediyor, konuşmuyordu. Bir sene boyunca hep sabretti. Hiç konuşmayıp, sabırla dinledi.

Devam edecek…

<<<Davud-i Ta-i (r.a.) nın bir başka yazısı>>>

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Dâvûd-i Tâ-i hazretleri (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hasan keyf (Batman)

Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh);

Evliyanın büyüklerinden. Hazreti Hasan-i Basri (r.a.) nin talebesi ve Hazreti Dâvûd-i Tâ-i’nın hocasıdır. Künyesi Ebû Muhammed’dir 120 (M. 739) da vefat etti.

Habib-i Acemi hazretleri (r.a.), Hazreti Hasan-i Basri (r.a.), Hazreti ibn-i Şirin (r.a.), Hazreti Bekir bin Abdullah el-Müzeni (r.a.), Hazreti Ebi Temime el-Huceymi (r.a.) gibi büyüklerden Hadis-i Şerif rivayet etti.

Hazreti Süleyman et-Teymi (r.a.), Hazreti Hammad bin Seleme (r.a.), Mutemir bin Süleyman (r.a.), Osman bin Heysem (r.a.), gibi büyükler kendisinden hadis-i şerif rivayet ettiler.

Önceleri çok zengin idi. Faizle para verirdi. Bir gün hanımı yemek pişirip önüne koydu. Tam yemeği yiyeceği sırada,

Kapıya birisi geldi.

-“Allah rızası için bir sadaka.” Dedi.

Habib-i Acemi (r.a.) bunun yüzüne kapıyı kapadı. O kimse Mahzun olarak gitti.

Habib-i Acemi (r.a.), geri sofraya geldiğinde kabın içindeki yemeğin kan halına dönmüş olduğunu gördü. O anda kalbinde bir değişiklik hisetti.

Yerinde duramadı.

Bir gün Cuma’ günü Hazreti Hasan-i Basri (r.a.) nin evinin yolunu tuttu. Yolda giderken, oyun oynayan çocuklar Habib-i Acemi (r.a.) yi görünce

Birbirlerine;

-KAÇIN! KAÇIN! FAİZ YİYEN HABİB GELİYOR. AYAĞINDAN KALKAN TOZ BİZE GELİR DE, BİZ DE ONUN GİBİ BEDBAHT OLURUZ!” dediler.

Çocukların bu sözleri kandisine çok ağır geldi.

Hasan-i Basri hazretleri (r.a.) nin meclisine gelip elini öptü. Allah-u Teâlâ’nın Sonsuz olan lütfu ve ihsanı ile TEVBE-İ NASUH eyledi.

Ve onun talebelerinden oldu.

Önceki yaptıklarına çok pişman oldu. Allah-u teâlâ’ya şöyle münâcatta bulundu;

-”Ya Rabbi! Ben çok günahkarım. Fakat senin mağfiretin sonsuzdur. Beni Afv et. Senin her şeye gücün yeter. Kudretin sonsuzdur. DİLEDİĞİNİ YAPARSIN. SEN ÖYLE BÜYÜKSÜN Kİ BENİM DERMANIM ANCAK SENDEDİR. BEN ANCAK SANA SIĞINIRIM. YA RABBİ! FERMANINA BOYUN EĞDİM VE SANA TESLİM OLDUM. BENİ AFVET.”

Oradan ayrılıp evine dönerken kendisine borcu olanlar onu görüp alacaklarını ister endişesiyle kaçmak istediler.

Bu durumu görünce;

-“Kaçmayın! Bu gün benim sizden kaçmam lazımdır.” Buyurdu.

Yolda giderken yine oyun oynayan çocukların yanından geçiyordu. Çocuklar kendisini görünce

Birbirlerine;

-KAÇIN! KAÇIN! TÖVBEKAR HABİB GELİYOR. ÜZERİNE BİZDEN TOZ BULAŞMASIN. ŞAYET TOZUMUZ ONA BULAŞIRSA CENABİ HAKKA ASİ OLURUZ.” Dediler.

Çocukların bu sözleri üzerine çok duygulandı, yüreği sızladı ve;

-“YA RABBİ! BİR TÖVBEMLE İSMİMİ İYİLERDEN EYLEDİN. Diye şükr etti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Beşire mecido Girnavas mevk-i (Nusaybin)

Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 2

Habib-i Acemi (r.a.) şehrin her tarafına tellallar çıkararak;

-“Her kimin Habib-i Acemi (r.a.) ye BORCU VARSA, BUNDAN VAZGEÇTİ. Aldığı faizleri de geri dağıtacaktır.” Diye ilan ettirdi.

Servetinin hepsini fakirlere dağıttı.

Günün birinde bir kimse geldi. Dağıtılacak malı kalmadığından, üzerindeki gömleği gelen kimseye verdi. Daha sonra Fırat nehrinin kenarında bir kulube yapıp orada ibadetle meşgül oldu.

Gündüz Hasan-i Basri (r.a.) nın sohbetinde bulunup, gece ibadet ederdi. Hasan-i Basri Hazretleri (r.a.) nin sözleri kalbine öyle te’sir ederdi ki, kendisinden geçmiş olarak dinlerdi.

Aradan bir müddet geçince, hanımı nafakalarının bittiğini, ev için erzak lazım olduğunu bildirdi.

Habib-i Acemi (r.a.) bir şey demeyip sustu.

Sabahlayın;

-“Çalışmaya gidiyorum.” Diyerek evden çıktı.

Camiy’e gidip ibadetle meşgül oldu. Akşam eve gelince hanımına;

-“Öyle bir zatın işinde çalışıyorum ki gayet CÖMERT’TİR. O zatın KEREMİNDEN UTANDIM da bir şey istemedim. On günde bir ücret vereceğini söyliyorlar. ON GÜN SABRET. On gün olunca kendisi verecektir.” Dedi.

Onuncu gün dolduktan sonra, öğle namazını kıldıktan sonra;

-“Bu akşam hatuna ne söyliyeceğim.” Diye düşünüyordu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Beyaz su Başı (Nusaybin)

Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 3

Tam bu sırada Habib-i Acemi (r.a.) nin hanesine beyaz elbiseli kimseler geldi. Birisinin sırtında un çuvalı, birisinin sırtında yüzülmüş koyun, birisinin sırtında, içinde yağ-bal baharat v.b. eşyaların bulunduğu bir tulum ve birisinin elinde, içinde 300 GÜMÜŞ bulunan bir kese vardı.

Habib-i Acemi (r.a.) nın kapısını çaldılar. Hatun kapıyı araladı. Gelen kimseler ellerindekini bıraktılar.

Ve;

-“Bunları efendinizin çalıştığı yerin sahibi gönderdi. Eğer Habib işini artırırsa biz de ücretini artırırız diye söyledi.” Dediler.

Ve gittiler.

Habib-i Acemi (r.a.), akşam olunca mahzun ve mahcub bir şekilde evine döndü. Daha eve girmeden, içeriden taze ekmek ve yemek kokuları geldi.

Hanımı kedilerini karşıladı ve şöyle dedi;

-“Efendi! Kime çalışıyorsan, hakikatten o çok iyi bir kimse imiş, İKRAM VE İHSAN SAHİBİ BİR ZATMIŞ. Bu gün öğle vaktinde şunları göndermiş. Ayrıca (-”Habib’e söyle, eğer işini artırırsa biz de ücretini artırırız.”) diye haber göndermiş.”

Bunun üzerine Habib (r.a.), Hayretle;

-“Allah! Allah!, on gün çalıştım. Bana bu ihsanlarda bulundu. Demek daha çok çalışırsam kimbilir neler verecek.” Dedi ve kendini tamamen Hak teâlâ’ya ibadete verdi.

İbadetini artırdı.

Böylece hem Allah-u Teâlâ’ya ibadet ederek, hem de Hasan-i Basri hazretleri (r.a.) nin kalblere te’sir eden sohbetleri ile yükselerek dua’sı makbul olan büyük zatlardan oldu.
Edebi ve anlayışı fevkalade olup, ilm-i siyâseti çok iyi bilirdi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Meryakup kilisesinde kazı çalışmaları (Nusaybin)

Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 4

Bir gün yaşlı bir kadıncağız ağlayarak geldi ve;

-“Bir oğlum vardı, kayıboldu. Epey zamandır haber yok. Ayrılığına tahammül edemiyorum. Oğlumu bana göndermesi için Allah-u teâlâ’ya dua ediniz.” Diye yalvardı.

Habib-i Acemi (r.a.);

-“Hiç paran var mı?” buyurdu.

Kadıncağız;

-“İki gümüşüm var.” Dedi.

Habib-i Acemi (r.a.);

-“O parayı fakirlere ver.” Buyurdu.

O kadın paraları fakirlere verdi.

Habib-i Acar (r.a.);

-“Evinize gidin, çocuğunuz inşallah gelir.” Buyurdu.

Kadıncağız evine dönüp oğlunu eve gelmiş görünce, sevincinden ağladı ve Allah-u Teâlâ’ya şükr etti. Çocuğunu alıp Habib-i Acemi hazretleri (r.a.) nin yanına götürdü.

Habib (r.a.) çocuğa;

-“Nerede idin? Nasıl geldin? Anlat.” Buyurdu.

Çocuk;

-“Kirman ilinde idim. (Ey Rüzgar! Habib-i Acemi (r.a.) nin duası hürmetine ve iki gümüş akçenin bereketiyle bu çocuğu kendi evine bırak) diye bir ses duydum. Rüzgar beni aldı ve çabucak evimize getirdi.” Dedi.

Ne zaman yanında Kur’an-i Kerim okunsa inliyerek ağlardı.

-“Sen Acemli’sin. Farisi konuşursun. Arabi bilmediğin halde bu ağlaman hangi sebeptendir!” diye sorduklarında

Habib-i Acemi (r.a.);

-“Evet! Lisanım Acemi’dir. Lakin Kalbim Arabi’dir.” Buyururdu.

Daha sonra Arabi lisanını öğrendi. Çok fasih (açık) olarak Arabi konuşurdu.

Kendisi Tevriye günü Basra’da, Arefe günü Arafat’ta görüldü.

Bir gün dervişlerden biri;

-“Hazreti Habib-i Acemi (r.a.), Acem olduğu halde Arabi bilmediği halde acaba bu çok yüksek mertebeye nasıl kavuştu?” diye kalbinden geçirdi.

O anda hafiften bir ses;

-“Evet O Acemi’dir Lakin Habib (sevgili) ve aşıktır.” Diyordu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Barış parkı -Merkez- Nusaybin

Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 5

Bir kâtil idâm edilmişti. O gece kendisini rü’yada gördüler. Değerli elbiseler giymiş olarak cennet bahçelerinde dolaşıyordu;

-“Sen bu hale nasıl kavuştun? Diye sordular.

Adam;

-“Ben İdam sehpasında iken, Habib-i Acem hazretleri (r.a.), oradan geçti ve göz ucuyla acıyarak bana baktı ve Allah-u Teâlâ’ya niyazda bulundu. İşte kavuştuğum bu ni’metler, o zatın bir nazarının hürmetine bana ihsan olundu.” Dedi.

İmâm-i Şafi-i (r.a.) ile İmâm-i Ahmed bin Hanbel (r.a.) oturuyorlardı. O sırada Habib-i Acem Hazretleri (r.a.) geldi.

İmâm-i Ahmed bin Hanbel (r.a.);

-“Buna bir sual sorayım.” Dedi.

Hazreti İmâm-i Şafi-i (r.a.);

-“Bunlar hâl ehli, acaib kimselerdir. Pek sual sorulmaz.” Dedi

Hazreti İmâm-i Ahmed bin Hanbel (r.a.);

-“Soracağım.” Dedi.

Habib-i Acemi (r.a.) gelince, İmâm-i Ahmed Bin Hanbel (r.a.);

-“Bir kimse beş vakit namazdan birini kaçırsa, ama hangisini kılmadığını bilmezse, ne yapmalıdır?” diye sordu.

Habib-i Acemi (r.a.);

-“Bu Allah-u Teâlâ’dan gafil olan bir kalbin işidir. O kimse kendine ceza olarak beş vaktin hepsini kaza etmelidir.” Buyurdu.

Her iki İmâm (Radiyallahu anhim) bu cevabdan hayrete düştüler.

Bir gün Meşhür Haccac’ın adamları, Hazreti Hasan-i Basri (r.a.) aradılar. Hasan-i Basri (r.a.) onlardan gizlenmek için Habib-i acemi (r.a.) nın Fırat nehri kıyısındaki kulübesine girdi.

Haccac’ın adamları gelip Habib-i acemi (r.a.) ye;

-“Ey Habib! Hasan-i Basri (r.a.) yi gürdün mü?”dediler.

Habib-i Acemi (r.a.);

-“Evet.” Dedi.

Haccac’ın adamları;

-“Nerede?” dediler.

Habib-i Acemi (r.a.);

-“İşte bu kulübemdedir.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Barış Parkı-Merkez-Nusaybin

Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 6

Hemen içeri girdiler. Aradılar, fakat bulamadılar.

Dışarı çıkıp;

-“Bize yalan mı söyliyorsun? İçerde yok.” Dediler.

Habib-i acemi (r.a.);

-“O içerdedir, Siz o’nu göremiyorsanız bunda benim kabahatım nedir.” Dedi.

Tekrar içeri girip iyice aradılar. Lakin yine bulamayıp gittiler. Onlar gittikten sonra Hasan-i basri (r.a.) dışarı çıktı;

-“Ey Habib! Biliyorum ki, senin hürmet ve bereketin için Allah-u teâlâ beni onlara göstermedi. Ama niçin burada olduğumu söyledin?” diye sordu.

Habib-i Acemi (r.a.);

-“Ey Üstadim. Sizi görmemeleri benim himmetim ile değildir. Belki doğru konuştuğumuzdandır. Eğer yalan söyleseydim, sizi de bizi de götürürlerdi.” Dedi.

Hazreti Hasan-i Basri hazretleri (r.a.);

-“Ne yaptın da beni göremediler?” diye sordu.

Habib-i acemi (r.a.);

-“Âyet-el kürsi, Âmener-rasulü ve ihlas sürelerini okuyup (“Ya Rabbi! Üstadımı sana emanet ediyorum. Onu sen koru.”) dedim.” Dedi.

Hasan-i basri (r.a.) Buyuruyor ki;

-“Ben içerde iken, kaç defa elleri bana değdi, ama göremediler.”

Habib-i Acemi Hazretleri (r.a.) ne;

-“Allah-u teâlâ’nın rızası hangi şeydedir?” diye sordular

Habib-i Acemi hazretleri (r.a.);

-“İçinde nifak tozu bulunmayan kalbde.” Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hazret Ali (r.a.) 12 inci torunun Zeynelabidin (r.a.) nın metfun olduğu yer.

Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 7

Hasan-i Basri (r.a.) Dicle nehri kenarında gemi bekliyordu. O sırada Hazreti Habib-i Acemi (r.a.) oraya geldi

ve;

-“Ne bekliyorsunuz?” dedi.

Hasan-i Basri (r.a.);

-“Gemiye bineceğim, onu bekliyorum.” Dedi.

Habib-i Acemi (r.a.);

-“Gemiye ne hacet, suyun üzerinden yürüyerek geçiniz.” Deyince

Hasan-i Basri (r.a.);

-“Suyun üzerinde gitmeye sebap gemidir. Biz sebeplere yapışarak haraket ederiz. Onun için gemiyi bekliyeceğiz.”

Habib-i Acemi (r.a.);

-“Siz yakın mertebesine ulaşmamışsınız.” Diyerek, su üzerinde yürüyerek karşıya geçti.

Derecesi, kendisinden çok büyük olan Hasan-i Basri (r.a.) ise;

-“Sen de İLM-ÜL YAKİN derecesine kavuşamamışsın.” Dedi ve geminin gelmesini bekledi.

Hazreti Habib-i Acemi (r.a.), bir gece elindeki iğneyi düşürdü. Çok karanlık idi. İçerisi birden aydınlanıverdi.

Hemen elleriyle yüzünü kapattı ve;

-“Hayır! Hayır! Biz düşürdüğümüz iğneyi çıra ile bulmaktan başka bir şey bilmeyiz. Fevkalâde hâller istemeyiz.” Buyurdu.

Habib-i Acemi (r.a.) nin evinde bir hizmetçi kadın vardı. 30 sene evinde bulunduğu halde, bir defa olsun hizmetçinin yüzünü tam olarak görmemişti.

BİR GÜN BİR HACET İÇİN ÇIKARKEN O HİZMETÇİYİ GÖRDÜ;

-“Ey mesture hanım! Bana hizmetçimi (cariyemi) çağırır mısın?” dedi.

Hizmetçi hanım;

-“Efendim sizin hizmetçiniz benim ve 30 senedir evinizdeyim. Beni nasıl bilmezsiniz?” dedi.

Habib-i Acemi (r.a.);

-“Ben ömrümde, Allah-u Teâlâ’dan başkasına nazar etme cesaretimi kendimde bulamadım ve seninle ilgilenemedim.” Buyurdu.

Habib-i Acemi (r.a.) her zaman Teâlâ’yı hatırlar, başka şey düşünmezdi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas (cin tepesi) tepesinden bir manzara (Nusaybin)

Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 8

Horasanlı bir kimse, Basra’da yerleşmek için, Horasandaki evini 10.000 dirheme satıp, hanımı ile beraber Basra’ya geldi.

Hacca gidecekti. Basra’da bu 10.000 dirhemi kime emanet edebilirim? Diye sordu. Habib-i Acemi (r.a.) gösterdiler. Horasanlı zat Habib-i Acemi (r.a.) ye geldi.

Ve şöyle dedi;

-“Ben hanımımla beraber hacca gidiyorum. Bu 10.000 dirhem ile burada (Basra’da) bir ev almak istiyorum. Münasıp bir ev bulursanız, bu para ile alırsınız.”

Horasanlı böyle söyledikten sonra hanımı ile beraber Mekke’ye doğru yoluna devam etti.

Bu sırada Basra’da kıtlık meydana geldi. Habib-i Acemi (r.a.) dostlarıyla istişare edip, bu 10.00 dirhem’i gıda maddesi almaya ve muhtaçlara dağıtmaya karar verdi.

Ba’zıları dediler ki;

-“O kimse bu 10.000 dirhem’i, kendisine bir ev satın almanız için bırakmıştır.”

Habib-i Acemi (r.a.) Buyurdu ki;

-“Bu parayla aldığım gıda maddelerini tasadduk ederim sonra o kimse için, Aziz ve Celil olan Rabbim’den cennete bir köşk satın alırım. Eğer Horasanlı bu duruma razı olursa ne âl’â, ama razı olmazsa paralarını geri veririm.”

Böylece paraları muhtaç olanlara yiyecek te’min etmekte kullandı.

Nihayet Horasanlı zat Hac’dan dönüp Habib-i Acemi (r.a.) ya geldi;

-“Ben, onbin dirhemin sahibiyim O para ile ev almış iseniz onu istiyorum. Yok almamış iseniz bana paraları iâde ediniz ben kendim ev alayım.” Dedi.

Habib-i Acemi Hazretleri (r.a.) buyurdu ki;

-“Sana öyle bir köşk satın aldım ki, bahçesinde ağaçlar, meyveler, nehirler bulunmaktadır.”

Horasanlı hanımının yanına döndü ve;

-“Habib-i Acemi (r.a.) bizim için, sultanlara mahsus azamette ve güzellikte bir ev satın almış.” Dedi.

İki-üç gün sonra Habib-i Acem-i (r.a.) nın yanına gelip evi sordu. Habib-i Acemi (r.a.) horasanlıya, Basra’lıların çektikleri yiyecek sıkıntılarını, insanlara hizmet etmenin faidelerini, buna mukabil cennet ni’metlerinin güzelliklerini münasip bir Lisanla anlattı.

Ve sonra Buyurdu ki;

-“Senin için Rabbim’den, cennette bir köşk satın aldım ki sofaları, nhirleri fevkalâdedir.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mevsimlik çiçek

Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 9

Ve sonra Buyurdu ki;

-“Senin için Rabbim’den, CENNETE BİR KÖŞK SATIN ALDIM Kİ SOFALARI, NEHİRLERİ FEVKALÂDEDİR.”

Horasanlı bunları dinletikten sonra, tekrar hanımın yanına döndü. Olanları anlattı. Her ikisi de bu duruma çok sevindiler.

Horasanlı adam Habib-i Acemi (r.a.) ın yanına gelip;

-“Bizim için SATIN ALDIĞINI KABUL ETTİK. LAKİN BİZE BUNUN SENEDİNİ DE YAZARSANIZ.” Dedi.

Hazreti Habib-i Acem-i (r.a.);

-“Peki.”buyurdu.

Ve bir Kâtip istedi.

ŞÖYLE YAZDIRDI..

-“BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM. BU, EBÛ MUHAMMED HABİB-İ ACEMİ’NİN, AZİZ VE CELİL OLAN RABBINDEN, ŞU HORASANLI İÇİN SATIN EV ALDIĞININ SENEDİDİR. HABİB-İ ACEMİ, BU KİMSE İÇİN RABBİNDEN ONBİN DİRHEME CENNET’TE ÖYLE BİR EV SATIN ALDI Kİ, O EVİN KÖŞKLERİ, NEHİRLERİ, AĞAÇLARI, SOFALARI VE DAHA NİCE GÜZEL SIFATLARI VARDIR. ALLAH-U TEÂLÂ BU GÜZEL EVİ BU HORASANLIYA VERECEK, BÖYLECE HABİB-İ ACEMİ’Yİ ONBİN DİRHEM BORCDAN KURTARACAKTIR.”

Horasanlı bu yazıyı alıp hanımının yanına döndü. Böylece Horasanlı kırk (40) gün daha yaşadı. Nihayet vefat ânı geldi.

Hanımına vasiyet etti;

-“Beni yıkayıp kefenliyenlere bu yazıyı ver, kefenime koysunlar.”

Horasanlı adam vefat edince, vasiyeti yerine getirildi, ve defn edildi.

Ertesi sabah bu horasanlı kimsenin kabrinin üstünde bir kağıt buldular.

Kağıtta bulunan yazılar parlıyordu.

VE ŞÖYLE YAZILIYDI;

-“EY EBÛ MUHAMMED HABİB-İ ACEMİ’NİN, ALLAH-U TEÂLÂ’DAN ŞU HORASANLI İÇİN ONBİN DİRHEME SATIN ALDIĞI KÖŞKÜN BERATIDIR. ŞÜBHESİZ Kİ ALLAH-U TEÂLÂ HORASANLIYA HABİB’İN ARZU ETTİĞİ KÖŞKÜ VERDİ. VE HABİB-İ ACEMİ’Yİ ONBİN DİRHEM BORÇTAN KURTARDI.”

Habib-i Acemi (r.a.) mektubu alınca, hem okuyor, hem öpüyor, hem ağlıyor, hemde dostlarının bulunduğu yere doğru yürüyordu.

Ve;

-“Bu Rabbimden bana berattır.” Diyordu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu