‘İlk Halife’ olarak etiketlenmiş yazılar

Müzdelife – Mine yolu (Arafat)

Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 3

Bahire;

-“Sen neredensin?” dedi.

Hazreti Ebû Bekir (r.a.);

-“Kureyştenim.” Diye cevab verince,

Bahire;

-“Mekke’de bir Peygamber ortaya çıkıp Hidayet nûru Mekke’nin her yerine ulaşacak, sen hayatında O’nun veziri, vefatından sonra da, halifesi olacaksın.” Deyince,

Hazreti Ebû Bekir (r.a.) bu cevaba çok hayret etmişti.

Hatta Rahib O’na şöyle demişti;

-“Çabuk şimdi O’na ulaş. Şu anda vahiy geldi. Musa Aleyhisselam’ın da Rabbi olan Allah Hakkı için, Herkesten önce İman eyle!”

Ebû Bekir (r.a.) bu ru’yasını ve tabirlerini, Peygamber Efendimiz (Sallallahualeyhi vesellem), Peygambrliğini açıklayıncaya kadar kimseye söylememişti.

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) peygamberliğini açıklayınca, Ebû Bekir (r.a.) hemen Peygamber efendimize koşup;

-“Peygamberlerin, Peygamberliklerine delilleri vardır, senin delilin nedir?” diye sual etmişti.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) cevabında;

-“Bu nübüvvetime delil, o ru’yadır ki, bir Yahudi âlimden tabirini istedin. O âlim ‘karışık ru’yadandır,’ itibar edilmez dedi. Sonra Bahire rahib doğru tabir etti.”

Buyurarak, Ebû Bekir (r.a.) e hitaben;

-“Ya Ebû Bekir! Seni Hüda’ya ve Resûlune davet ederim.” Buyurmuştu.

Bunun üzerine Hazreti Ebû Bekir (r.a.);

-“Şehadet ederim ki, sen Allah-u Teâlâ’nın Resulusun ve senin peygamberliğin haktır ve cihanı aydınlatan bir nur’dur. Diyerek O’nu tasdik edip Müslüman olmuştu.

Hazreti Ebû Bekir (r.a.) in Müslüman oluşu, şu şekilde de ifade edilmiştir.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Bekir Sıddık (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Arafat dağı (Arafat)

Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 4

Muhammed Aleyhis selam’a Peygamberlik emri geldiğinde;

-“Bu sırrı kime söyleyebilirim.” Diye düşünmüştü.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in, Ebû Bekir (r.a.) ile, yakın arkadaşlığı ve bu sebeple de O’na karşı pek fazla svgisi vardı. Ayrıca Ebû Bekir (r.a.), çok akıllı ve doğruyu görüp seçebilmesiyle meşhurdu.

Bunun için Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) ‘Nübüvvet sırrını’ O’na açmayı tasarlamıştı. Sabahlayın, Ebû Bekir (r.a.) e varmak ve bu sırrı O’na açmak maksadiyle evden çıkmıştı.

O gece Peygamberimiz (s.a.v.) böyle düşünürken Ebû Bekir (r.a.) da şöyle düşünüyordu;

-“Baba ve dedelerimizin seçtiği din, hiç uygun değildir. Zira, hiçbir zarar ve fayda veremeye kâdir olmayan bir heykele ibadet etmek, akıllıca bir iş değildir. Yerin ve göğün yaratıcısı buna razı olmaz. Bu düşünceyi ise, Muhammed (a.s.v.) den başkasına arz etmek layık değildir. Zira olgun ve akıllı, doğru görüşlü olduğu tecrube edilmiştir. Yarın, ziyaret için O’na varayım, bu hali arzedeyim!”

Bu düşünce ile Ebû Bekir (r.a.) sabahlamış. Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e varmak için evden çıkıp, yolda karşılaşmışlar.

Birbirlerine karşı;

-“Sözleşmeden birleştik.” Demişlerdir.

Resul-i Ekram (Sallallahu alayhi ve selem) şöyle söze başlamışlar;

-“Bir meşeveret için, sana geliyordum.”

Ebû Bekir (r.a.);

-“Ben de bir fikir sormak için yanınıza geliyordum.” Dedi.

Rsulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Söyle yâ Ebû Bekir.” Buyurdular.

Ebû Bekir (r.a.);

-“Sen her işte öndersin. Önce sen söyle!” dediler.

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi vesellem);

-“Dün, bana bir melek görünüp, Hak Teâlâ’dan (Halkı dine davet eyle!) diye emir getirdi. Ben endişede kaldım. Bu gün sana geldim. Seni islâm dinine davet ederim. Ne dersin?” buyurdular.

Hazreti Ebû Bekir (r.a.);

-“İslamiyete önce beni kabul eyle! Çünkü, dün gece sabaha kadar bu bu fikirde idim. Şimdi ise bu sözü işittim.” Dedi.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) buna çok sevinip, Ebû Bekir (r.a.) e İslamiyeti anlattılar. Ebûbekir (r.a.) de kabul edip, Mü’minlerin serdarı oldu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Bekir Sıddık (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Süleyman (a.s.) tarafından İlk yapılan Mabed (Mescid-i Aksa)

Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 5

Diğer bir rivayette ise, Hazreti Ebû Bekir Sıddık (r.a.), Peygamber efendimiz (a.s.v.) e Peygamberlik gelmeden önce ticaret maksadiyle Yemen’e girmişlerdi.

Bu seferlerinde,Yemen’de bulunan, ‘Ezd kabilesinden, çok kitab okumuş ve ömrü üçyüzdoksan (390) yaşına ermiş bulunan bir ihtiyara rastlamıştı.

Bu ihtiyar Hazreti Ebû Bekir (r.a.) e bakıp;

-“Zanederim ki sen, ‘Mekke halkındansın’.” Deyince,

Ebû Bekir (r.a.),

-“Evet, öyledir.” Demiş ve aralarında şu konuşma geçmişti.

İhtiyar;

-“Sen Kureyş’ten misin?”

Ebû Bekir (r.a.);

-“Evet!” Dedi

İhtiyar;

-“Beni Temimden misin?”

Ebû Bekir (r.a.);

-“Evet!” dedi.

İhtiyar;

-“Bir alâmet daha kaldı.”

Ebû Bekir (r.a.);

-“Nedir?” diye sormuşlar.

İhtiyar;

-“Karnını aç, göreyim.”

Ebû Bekir (r.a.);

-“Bundan maksadın nedir, söyle?”

İhtiyar;

-“Kitablarda okudum ki, Mekke’de bir Peygamber gelir. O’na, iki kimse yardımcı olur. Biri genç, diğeri ihtiyardır. Genc olanı, nice zorlukları kolaylığa çevirir. Çok belâları giderir. O ihtiyar kişi ise, beyaz benizli, ince belli olup, karnı üzerinde bir siyah Ben’ vardır. Zanederim ki, o kimse sensin. Karnını aç göreyim.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Bekir Sıddık (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

(Mescid-i-Seba) Hendek

Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 10

Ümmü Cemil (r.anha.);

-“Hayattadır, hali iyidir.” Dedi.

Ebû Bekir (r.a.) tekrar;

-“Şimdi o nerededir?” diye sordu.

Ümmü Cemil (r.anha.);

-“Erkam (r.a.) ın evindedir.” Dedi.

Hazreti Ebû Bekir (r.a.);

-“Vallahi, Resulullah (Sallallahu aleyhi vesellem) i gidip görmedikçe, ne yemek yerim, ne de bir şey içerim.” Dedi.

Annesi;

-“Sen şimdi biraz bekle, herkes uykuya dalsın!” dedi.

Herkes uyuyup, ortalık tenhalaşınca. Hazreti Ebû Bekir (r.a.), annesine ve Ümmü Cemil (r.anha) ya dayanarak, yavaş yavaş Resulullah (a.s.v.) in yanına vardı. Sarılıp öptü. Müslümanlar kardeşleriyle kucaklaştı. Ebû Bekir (r.a.) in bu hali, Peygamber Efendimiz (a.s.v.) i çok üzdü.

Hazreti Ebû Bekir (r.a.);

-“Ya Resulullah! (a.s.v.) Babam, annem sana feda olsun! O azgın adamın, yüzümü, gözümü yerlere sürtüp, beni bilinmez hale getirmesinden başka bir üzüntüm yok! Bu yanımdaki de beni dünyaya getiren annem Selma’dır. Onun hakkında dua buyurmasını istirham ediyorum. Umulur ki, Allah-u teâlâ, Onu senin hürmetine Cehennem ateşinden kurtarır.” Dedi.

Bunun üzerine Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve selem) Selma’nın Müslüman olması için Allah-u Teâlâ’ya yalvardı

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ın duası kabul olunmuştu. Annesi de hidayete kavuşup Müslümanlığı kabul etti. Böylece ilk Müslümanlardan biri olmakla şereflendi.

Hazreti Ebû Bekir (r.a.), Peygamber Efendimiz (a.s.v.) ne söylerse, itiraz etmez hemen kabul ederdi. Hatta herkesin itiraz ettiği meseleleri bile itirazsız kabul ederdi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Bekir Sıddık (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hazreti Osman (r.a.) Mushafi

Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 13

Ebû Bekir (r.a.);

-“Y a Resûlullah (a.s.v.) Babamın sizin ayağınıza gelmesi daha uygundur.” Dedi.

Ebû Kuhafe (r.a.) nin Müslüman olmasıyla, Hazreti Ebû Bekir (r.a.) in ailesi, Muhammed (a.s.v.) ın ümmeti içinde hiçbir aileye nasıp olmayan büyük bir şeref ve fazilete erişti.

Çünkü bir ailede dört kuşak Müslümanlık ve sahabilik tacını başlarına giymiş oldular.

Ebû Kuhafe (r.a.) oğlu Ebû Bekir (r.a.) in Halife olduğu günleri gördü. Hazreti Ömer (r.a.) in hilafeti devrinde imanlı olarak ahrette göç etti. Hazreti Ebû Bekir (r.a.) hicretin dokuzuncu (M. 631) senesinde hac kafilesi başkanlığında görev yapmıştır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in son hastalıklarında Üçgün İmâmlık görevinde bulunup, on yedi vakit namaz kıldırmış, üç vaktinde de Peygambermiz (sallallahu alaeyhi ve selem), Ebû Bekir (r.a.) e uyarak arkasında namaz kılmıştır.

Hazreti Ebû Bekir (r.a.); 10 (M. 632) senesinde, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in vefatı üzerine Eshab-i Kiram’ın Sözbirliğiyle Halife  seçilmiştir.

Peygamberlerin sonuncusu olan Muhammed (a.s.v.) dan sonra Müslümanların halifesi, yani Peygamberimiz Efendimiz (a.s.v.) in vekili ve Müslümanların reisi, Hazreti Ebû Bekir Sıddık (r.a.) olmuştur.

Ondan sonra da sırası ile Hazreti Ömer (r.a.), Hazreti Osman (r.a.), Hazreti Ali (r.a.) halife olmuşlardır.

Bu dördünün (R.anhum) üstünlük sıraları, halifelikleri sırası gibidir. Bunlardan ilk ikisinin, yani Hazreti Ebûbekir (r.a.) ile Hazreti Ömer (r.a.) in, diğer ikisinden üstün olduğunu Eshab-i Kiramın ve Tabiin hazretlerinin bütün din âlimleri haber vermişlerdir.

Ebül-Hasan-i Eş’ari (r.a.) buyuruyor ki;

-“Hazreti Ebû Bekir ile Hazreti Ömer (r.anhum) in (Şeyheyn’ın), diğer bütün ümmet’ten üstün olduğu muhakkaktır. Buna inanmıyan ya cahildir veya inatçıdır.”

Hazreti Ali (r.a.) buyuruyor ki;

-“Beni Hazreti Ebû Bekir ile Hazreti Ömer (r.anhum) den üstün tutan, iftira etmiş olur. İftira edenleri dövdükleri gibi, onu döverim.”

Abdulkadir geylani hazretleri (k.s.) de (Gunyetüt-Talibin) kitabında buyuruyor ki; Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;

-“Allah-u Teâlâ’dan istedim ki, benden Sonra Ali (r.a.) halife olsun.”

Melekler dedi ki;

(-“Ya Muhammed Allah-u Teâlâ’nın dilediği olur. Senden sonra halife Ebû bekr-i Sıdıktır.”)

Abdulkadir Geylani (k.s.) yine buyurdu ki; Ali (r.a.) dedi ki; Peygamber (s.a.v.) bana dedi ki;

-“Benden sonra halife Hazreti Ebû Bekir (r.a.) olacaktır. Ondan sonra Ömer, ondan sonra Osman, ondan sonra de sen olacaksın’”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Bekir Sıddık (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescidi Kıbleteyn (Medine)

Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 14

Hazreti Ali (r.a.) buyuruyor ki; Ebû Bekir (r.a.) doğru sözlüdür. Ondan işittim ki, Resulullah (s.a.v.);

-“Günah işleyen biri, pişman olur, abdest alıp namaz kılar ve günahı için istiğfar ederse, Allah-u teâlâ, o günahı elbette af eder. Çünkü Allah-u teâlâ, Nisa suresi yüzdokuzuncu ayetinde; Biri günah işler veya kendine zulüm eder, sonra pişman olup, Allah-u Teâlâ’ya istiğfar ederse Allah-u Teâlâ’yı çok merhametli ve af ve mağfiret edici bulur buyurmaktadır.” Dedi.

Resulullah (a.s.v.) in vefat ettiği haberi Eshab-i Kiram arasında yayılınca herkesin aklı başından gitti.

Hazreti Ömer (r.a.) kılıcı eline alıp,”Resûlullah öldü” diyenin kellesini uçururum, deyip ortaya çıktı. Herkes üzüntüden ve Ömer (r.a.) in bu halinden korktuğu halde, Hazreti Ebû Bekir (r.a) cesaretini muhafaza ederek, Eshab-i Kiram (r.anhum) ın arasına girdi.

Onlara Resulullah (a.s.v.) in de öleceğini, O’nun da bir insan olduğunu bildiren ayet-i kerime’yi okuyup, te’sirli sözler söyleyerek nasihat etti. Halkı sükûna ve huzura kavuşturdu. Derhal halife seçimi yapıldı. Müslümanlar başsızlıktan, dağınıklıktan kurtarıldı.

Hazreti Ebû Bekir (r.a.) Pazartesi günü halife seçilince, Salı günü, Mescid-i şerife gelip, Eshab-i Kiram (r.anhum) i topladı.

Minbere çıktı. Hamd ve senâdan sonra;

-“Ey Müslümanlar! Sizin üzerinize halife ve emir oldum. Halbuki sizin en iyiniz değilim. Eğer iyilik yaprsam bana yardım ediniz. Fena bir iş yaparsam, bana doğru yolu gösteriniz. Doğruluk emanettir. Yalancılık hiyanettir. Sizin zayıfınız, bence çok kıymetlidir. Onun hakkını kurtarırım. Kuvvetine güveneniz ise, bence zayıftır. Çünkü ondan başkasının hakkını alırım. İnşaalahü teâlâ, hiçbiriniz Cihadı terk etmesin. Cihadı terk edenler ZELİL OLUR. Ben Allah-u Teâlâ’ya ve Resulüna itaat ettikçe, siz de bana itaat ediniz. Eğer ben Allah-u Teâlâ’ya ve Resûlüne âsi olur, doğru yoldan saparsam, sizin de bana itaat etmeniz lazim gelmez. Kalkınız, namaz kılalım. Allah-u teâlâ hepinize iyilik versin.” Dedi.

Resûlüllah efendimiz (a.s.v.) vefat edince, İslamiyetten ayrılma tehlikesi birden bire büyüdü. Her tarafı dehşet bürüdü.

Yemen’deki ve başka yerlerdeki me’murler geri gelmeye, kara haberler getirmeye başladılar. Müslümanlar ne yapacaklarını şaşırdılar. Mekke, Medine ve Taif’ten başka bütün Arabistan halkı İslamiyetten ayrıldılar. Mürtedlerin sayısı yanında Müslümanlar pek az idi.

Fakat Resulüllah (a.s.v.) in halifesi, zamanı saadetteki gelişmeyi hiç değiştirmemeye Ve Resulüllah (a.s.v.) in niyetlerini yerine getirmeye kararlı idi. Halife seçiminden sonra, Eshab-i Kiram (r.anhum) arasında Hazreti Usâme (r.a.) nin sefere gidip gitmesi hakkında ihtilaf edilmişti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Bekir Sıddık (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hazreti Osman zinnureyn (r.a.) kılıcı

Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 15

Resûl-i Ekram (Sallallahu aleyhi ve selem) Usâme (r.a.) yi sekizbin kişilik bir kuvvetle Şam tarafına göndermişti. Mubarek eliyle (a.s.v.) Üsâme (r.a.) ye bir de bayrak vermişlerdi. Ordu henüz Medine’den çıkmamıştı. Resûl-i Ekram (a.s.v.) vefat ettiler.

Muhacirler ve Ensar (r.anhum) bu kuvvetin Şam’a gönderilmesini istiyorlardı. Çünkü, bir tarafdan mürted ve münafıklar dine saldırıyorlardı. Bu kadar kuvveti kendimizden uzak tutarsak halimiz ne olur! Diyorlardı.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.);

-“Kuvvetimiz olmadığını her tarafın boş olduğunu görerek, kurtlar gelip çoluk çocuğumuzu evden çekip kalkışsalar, yine bayrağını resûl-i Ekrem (a.s.v.) in mübarek eliyle verdiği Üsame (r.a.) nin ordusunu şam’a göndereceğim.” Buyurup hemen gönderdi.

İslâm düşmanları bu haraketi görüp korktular. Müslümanlar kuvvetli olmasaydı, bu kadar kuvveti uzağa göndermezlerdi. Dediler.

Mürtedlerle (dinden ayrılanlar) muharebeyi göze aldı. Her tarafa birlikler gönderdi. Medine’ya hücuma hazırlanan düşman üzerine, gece şiddetli bir çıkış yaparak, sabaha kadar savaştı. Hepsini dağıttı. Yanindeki askerlerle birlikte, uzakdaki mürtedlerle muharebeye gitmek üzerine devesine bindi.

Fakat, Hazreti Ali (r.a.) halife’nin devesinin yularını tutup;

-“Ey Resûlün (a.s.v.) halifesi! Nereye gidiyorsun? Sana Resûlüllah (a.s.v.) in Uhud muharebesinde söylediğini söylerim. O gün sana ; (-“Kılıcını kınına sok! Ölümünle bizi yakma!”) buyurmuştu. Vallahi, sana bir hal olur ise, Müslümanlar, senden sonra düzen bulmaz.” Dedi.

Eshab-i Kiram (r.anhum) in hepsi, Hazreti Ali (r.a.) yi tasdik etti. Bunun üzerine halife hazretleri Medine-i Münevvere’ye döndü. Sonra onbir kabileye bölükler gönderdi. Bunlardan Hazreti İkrima (r.a.) emrindeki asker, Yemâme’de Müseyleme Kezzab’nin kırkbin askerine karşı gelemedi.

Halife, Hazreti Halid bib Velid (r.a.) imdada gönderdi. Hazreti Halid (r.a.), Talha ve Sücah ve Malik bin Nüveyre’yi perişan edip, Medine’ye dönmüştü. Yemâme’de de büyük zafrer kazandı. Yirmibin Mürted öldürüldü. İki bine yakın Müslüman şehid oldu.

Amr İbn-i As (r.a.) da Huzâ’a kabilesini hidayete getirdi. Alâ bin Hadremi (r.a.), Bahreyn’de çetin muharabeler yapıp mürtedleri dağıttı. Huzeyfe (r.a.)i Arfece ve ikrima (r.a.) Umman ve Bahreyn’de birleşip mürtedleri bozdular. On bin Mürted öldürüldü.

Halife Ebû Bekir (r.a.), Halid bin Velid (r.a.) i Irak tarafına gönderdi. Hire’de yüzbin altın cizye aldı. Hürmüz kumandasındaki İran Ordusunu bozdu. Basra’da otuzbin kişilik orduyu perişan etti. İmdada gelen büyük ordudan yetmiş bin kâfir öldürüldü.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Bekir Sıddık (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hazreti Hüseyin (r.a.) türbesi

Hazreti Ebû Bekr-i Sıddık (Radiyallah-u anh)- 18

Resulullah Kur’an-i Kerim’in hepsinin tefsirini Eshab (r.anhum) ine bildirmiştir. Kur’an-i Kerim’in tefsiri için lazım olan bütün ilimleri, Hazreti Eb’u Bekir (r.a.) de mevcuttu.

Yaşadığı zamanda Kureyş’in âlimi olarak tanınırdı. Gayet güzel konuşur, Arap dilinin belâgatına da vakıftı.

Resulullah (a.s.v.) çok feyizlere kavuşmuş, Kur’an-i Kerim’in manasına ve hakikatına ait bütün bilgileri bizzat O’ndan almıştır. Kur’an-i Kerim’den hüküm çıkarmak hususunda üstün bir kudret ve maharet sahibi idi. Ayet-i Kerimelerin ve hadis-i şeriflerin mana ve hakikatlarına hakkıyla muttali (öğrenmiş) idi.

Eshab-i Kiram’ın ve Tabiinin âlimleri, birçok ayet-i kerimelerin tefsirini O’ndan alıp bildirmişlerdir.

Hazreti Ebû Bekir (r.a.) in hadis ilminde de üstün bir hizmeti olmuştur. Resulullah (a.s.v.) in her haline ve her işine pek yakından vakıf bulunuyordu.

Eshab-i Kiram (r.anhum), birçok mes’elede Resulullah (a.s.v.) ın nasıl haraket etiğini Ebû Bekir (r.a) den soruyordu. Kendisinden, Hazreti Ömer bin Hattab, Osman bin Affan, Aliyyül-Mürteza, Abdurrahman bin avf, Abdullah bin Mesud, Abdullah ibni Abbas, Abdullah ibni Ömer, Hüzeyfetül-Yemâni, Zeyd bin Sabit (r.anhum.) ve daha bir çok sahabi hadis-i şerif rivayet etmişlerdir.

Resul-i Ekrem (Sallallahu alayhi ve selem) in vefatından sonra hemen hilafet işlerine başlaması ve meşgüliyetinin çok olması ve her işittiğini rivayet edecek kadar uzun yaşamamış olması sebebiyle rivayet ettiği hadis-i şeriflerin sayısı azdır. Bunların 142 adet olduğu kaynak eserlerde zikredilmektedir.

Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) den bizat işiterek rivayet ettiği hadis-i şeriflerin bazıları şunlardır;

-“Misvak ağız temizlemeğe, Cenab-i Hakk’ın rızasına kavuşmağa vesiledir.”

Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) den bizat işiterek rivayet ettiği hadis-i şerif;

-“Allah-u Teâlâ’dan ömrünüzün başında ve sonunda afiyet ve yakîn isteyiniz.”

Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) den bizat işiterek rivayet ettiği hadis-i şerif;

-“İmamlar (halifeler) Kureyştendir.”

Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) den bizat işiterek rivayet ettiği hadis-i şerif;

-“Doğruluğa ve iyiliğe dikkat edin, zira bu ikisi Cennete götürür. Yalandan ve kötülükten sakının, zira bunlar cehenneme götürür.”

Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) den bizat işiterek rivayet ettiği hadis-i şerif;

-“Peygamberler miras bırakmazlar. Onların bıraktıkları sadakadır.”

Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) den bizat işiterek rivayet ettiği hadis-i şerif;

-“Peygamberler, ruhunun kabz olunduğu yere (vetaf ettikleri yere) defin olunurlar.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ebû Bekir Sıddık (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu