‘Rasulullahın Zevceleri’ olarak etiketlenmiş yazılar

DSC06916 Fuad Yusufoğlu Hazret-i Hadice-tül Kübra (r.anha) nın kabri Cennet-ül-Mualle Mekke

Cennet-ül-Mualle Hadice-tül-Kübra r. anha’nın mezarları -çok eski resim-(Mekke müzesinden alınmıştır)

Hadice-tül Kübrâ (Radiyallah-u anha);

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in ilk hanımı, İLK İMAN EDEN HÜR KADIN, Mü’minlerin annelerinden. Kureyş kabilesinin kibar ve asil bir ailesine mensuptur. Babasının adı Hüveylid, annesinin ki Fatima’dır

Nesebi;

Hadice binti Hüveylid bin Esad bin Abdül’l-uzza bin Kasay bin kilab bin Mürre bin Ka’b bin Lüey bin Galib idi.

Nesebi Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) ile baba tarafından Kusay, anne tarafından Lüey sülalesiyle birleşmektedir.

Cahiliye devrinde lâkâbı ‘Tahire’ idi. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir.

Hazret-i Hadice (r.anha) nesebi, ilmi, malı, şerefi, iffeti ve EDEBİ PEK FAZLA İDİ. Ticaret ile uğraşıp, devrin büyük tüccarlarındandı.

Memurleri, katipleri ve köleleri vardı. Ticareti adamları veya ortaklık suretiyle yapardı.

Hazret-i Hadice (r.amha), Hazret-i Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) in ÜSTÜN AHLAK vasıflarını ve “EMİN” lakabına itimad ederek, herkesten fazla ücret vermek vâ’dıyla O’nu Şam ticareti kafilesine kattı.

Hazret-i Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) in, yanına kölesi meysere’yi de verdi. Şam ticaret seferi üç ay sürdü. Bu sefer esnasında Hazret-i Muhammed (s.a.v.) in şahsında harikulade haller görüldü.

Seferde O’nu gölgeleyen bir bulutun ve kuş şekline giren iki Meleğin devamlı üzerinde bulunması,

Yolda yürüyemiyecek derecede yorulup, kervandan geri kalan iki devenin ayaklarını Mübarek eliyle sığamasından sonra, develerin birden süratlenmesi,

Basra’daki Manastır yanındaki kuru ağacın altında oturmasıyla yeşermesi ve rahip Nastura’nın yeminle Hazret-i Muahammed (s.a.v.) in son peygamber olduğunu müjdelemesi,

Basra pazarında Yahudi ile pazarlık esnasında Müseri’in Peygamberlik vasıflarını teşhis etmesi halleri meydana geldi.

Seferden dönüşte Hazret-i Hadice (r.anha) ye Hazret-i Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) in bu hallerini akrabası Zübeyr ve kölesi Meysere bir bir anlattılar.

Hazret-i Hadice (r.anha), anlatılanlar, mallarını satmak üzere teslim ettiği Hazret-i Muhammed (s.a.v.) in bereketiyle iyi, kâr etmesi ve bunlardan ziyade kervanı karşıladığı sırada Hazret-i Muhammed (s.a.v.) i gölgeleyen iki meleğin bizat görmesinden çok etkilendi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hadice-tül kübrâ (Radiyallah-u anha) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Cennet-ül Mualle Hadice-tül-Kübra r. anha’nın türbeleri çok eski resim (Mekke müzesinden alınmıştır)

Cennet-ül Mualle Hadice-tül-Kübra (r. anha) nın kabirleri çok eski resim (Mekke müzesinden alınmıştır)

Hadice-tül Kübrâ (Radiyallah-u anha)- 2

Daha önce gördüğü bir ruyası da gökten inen ayın, koynuna girip koltuğundan çıkarak bütün âlemi aydınlatması idi.

Hazret-i Hadice (r.anha), bu halleri, putlara tapmayıp, Hiristiyan olan, Tevrar ve İncil’i okumasını bilen, bölgenin iyi tanınmış şâir ve bilginlerinden amcasıoğlu Varaka bin Nevfel’e anlattı.

Varaka bin Nefvel ruya’yı;

-“Ahir zaman Peygamberi vucuda gelmiştir. Sen O’nun hanımı olursun. Senin zamanında O’na vahiy gelir. O’nun dini bütün âlemi doldurur. Sen O’na en önce imân eden olursun. O Peygamber Kureyş kabilesinin Haşimoğulları kolundan olacak…” diye tabir edip,

Hallerini de hayretle şöyle anlattı;

-“Bu söylediklerinden anlaşılıyor ki, şüphesiz Muhammed bu Ümmetin Peygamberi olacak. Ben, zaten bu ümmetten bir Peygamber çıkacağını biliyor ve O’nu bekliyorum. Bu zaman O’nun tam zamanıdır.” deyince Hazret-i Hadice (r.anha) nin sevgi ve itimadi daha da arttı.

Bu esnada Hadice (r.anha) kırk yaşında olup, dul idi. Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) yirmibeş yaşında idi.

İki taraftan elçiler Hazret-i Muhammed (s.a.v.) ile Hazret-i Hadice (r.anha) nin evlenmesini kararlaştırdılar.

Nikah meclisi Hazret-i Hadice (r.anha) nın evinde kuruldu. Ebû Talib ve Veraka bin Nevfel tarafından takdim konuşmaları yapıldı. Nikahı Varaka bin Nevfel kıydı. Kureyş kabilesinin ileri gelenleri de nikah şahidi olarak bulundular.

Hazret-i Hdice (r.anha) nin Peygamber Efendimiz (s.a.v.) le olan evliliğinden dört kızı ve iki oğlu olmak üzere altı çocuğu oldu.

Kızlarının adları;

Zeynebe,
Rukiye,
Ümmü Gülsüm,
Fatima,

Erkek çocukları ise;

Kasım,
Abdullah tı.

Kasım’dan dolayı Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a “Ebül-Kasım denildi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hadice-tül kübrâ (Radiyallah-u anha) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hazret-i Hadice (r.anha) nın kabri Hacun mezarlığı (Eski resim) Mekke-i Mükerreme

Hazret-i Hadice (r.anha) nın kabri’nin bulunduğu Hacun mezarlığı Mekke-i Mükerreme

Hadice-tül Kübrâ (Radiyallah-u anha)- 3

Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in oğlu Kasım, Nübüvvet’den önce Mekke’de dünyaya geldi. Onyedi aylık iken vefat etti.

Hadice-tül Kübra (r.anha) dan olan son erkek çocuk Abdullah (r.a.) tır. Nübüvvetten sonra doğup memede iken vefat etti. Tayyib ve tahir’ de denilir.

Abdullah vefat edince, As bin Vail;

-“Muhammed (s.a.v.) ebter oldu. Yanı soyu kesildi.” Dedi.

Kevser Suresi gelerek, As kafirine Allah-u Teâlâ cevab verdi.

Hazret-i Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) e Cebrail (aleyhis selam) Hira (Cebel-ün-Nur) mağarasında İLK VAHYİ GETİRİP, Peygamber olduğunu bildirince, bunu ilk Hazret-i Hadice (r.anha) ye söyledi.

Hazret-i Hadice (r.anha);

-“Biliyorum ki sen DOĞRU SÖZLÜSÜN, EMÂNETE RİAYET EDERSİN… Güzel huylu ve iyi ahlaklısın… Senin bu Ümmetin Peygamberi olacağını umarım.” Dedi.

Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) in bildirdiklerine HİÇ TEREDDÜT ETMEDEN hemen İman ederek inanan İLK HÜR KADIN OLDU. Kafirlerin inatlıkları, alay ve eziyetlerine karşı, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a gayret ve teselli verirdi.

Hazret-i Hadice (r.anha) bütün malını mülkünü O’nun uğrunda fedâ etti. Resulullah (s.a.v.) a YİRMİDÖRT SENE hiç incitmeden sadakatle hizmet eti. O’nu bir kere bile üzmedi.

Hazret-i Hadice anamız (r.anha) Altmışbeş yaşında Hicretten üç sene önce (M. 619) Ramazan ayı başında Mekke’de vefat eti. Hacun mezarlığında defn edildi.

Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) Hazret-i Hadice (r.anha) nin vefatına çok üzüldü. Bundan dolayı bu seneye üzüntü, keder yılı manasında;

Senetü-l Hüzn” denildi.

Siyer, tarih, menkıbe ve çeşitli kitaplar Hazret-i Hadice (r.anha) hakkında çok ve pek bilgiler verir, Hazret-i Hadice (r.anha), peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e, evladına, Müslümanlara ve insanlara çok şefkatliydi. Ev işlerini iyi bilip mükemmel iş görürdü.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) bu hususta O’nun için;

-“Hem çocuk annesi hem de ev işi tanzim eden hatun.” Buyurdu.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hadice-tül kübrâ (Radiyallah-u anha) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Cennet-ül Müalle Hazret-i Hadice-tül Kübra (r.anha) nın kaldığı Hacun mezarlığı

Hadice-tül Kübrâ (Radiyallah-u anha)- 4

Hazret-i Hadice (r.anha) Peygamberimiz (s.a.v.) e karşı çok hürmetkar idi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ne buyurursa İTİRAZ ETMEDEN kabul ederdi. Bu her zaman böyle oldu.

Hatta birgün yine Hazret-i Hdice (r.anha) yı medh ederken, Hazret-i Aişe (r.anha) dayanamayıp;

-“Cenab-ı Hak size daha iyisini verdi.” Dedi.

Resülullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Hayır, O’ndan iyisi verilmedi. Herkes bana yalancı dediği günlerde, O bana inandı. Herkes bana eziyet verirken, O bana yâr oldu. Üzüntülerimi giderdi.” Buyurdu.

Hazret-i Hadice (r.anha) hayattayken, Peygamberimiz (s.a.v.) başka bir kadınla evlenmedi. O’nun akrabalarını gördüğü zaman HEMEN AYAĞA KALKAR, onları karşılar ve yanlarına otururdu.

Eline mal geçtiğinde, onları unutmaz, hemen hediye göndererek, unutmadığını hatırladığını belirtirdi.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) yine O’nun ve diğer üstün hatunlar hakkında buyurdu;

-“Dört hatunun faziletleri bütün dünya hatunlarının faziletlerinden üstündür. Meryem binti İmrân, Firavun’ın iman etmiş hanımı Asiye, Hadice binti Hüveylid ve Fatima binti Muhammed.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e vahiy gelmesinden sonra idi. Müşrik Araplar, Resulullah (s.a.v.) a pek düşmandılar. Hazret-i Hadice (r.anha) Resulullah (s.a.v.) ı devamlı koruyup aramaktaydı.

Peygamberimiz dışarıdayken, O’nu aramak için çıkmıştı. Hazret-i Cebrail Aleyhis selam bir insan kıyafetinde Hazret-i Hadice (r.anha) ye göründü.

Hazret-i Hadice (r.anha) O’na Peygamberimiz (s.a.v.) i sormak istediyse de, düşmanlardan olma ihtimalini hesaba katarak sormayıp, geri eve döndü.

Peygamberimiz (Sallallahau aleyhi ve sellem) i evde görünce, hadiseyi O’na anlattı.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Senin gördüğün ve beni sormak istediğin o zatın kim olduğunu biliyor musun? O, Cebrail Aleyhis selam idi. O’NUN SELAMINI SANA BİLDİRMEMİ SÖYLEDİ. Şunu da sana bildirmemi söyledi ki, Cennette senin için İNCİLERDEN YAPILMIŞ BİR BİNA HAZIRLANMIŞTIR. Tabii orada böyle üzüntülü, sıkıntılı ve zahmetli, külfetli şeyler bulunmayacaktır.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hadice-tül kübrâ (Radiyallah-u anha) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Aişe Sıddıka anamız (r.anha) nın mezarı (Cennetül Baki’)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha);

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in mübarek zevcelerinden. İsmi Aişe binti Ebû Bekir’dir. Yanı Ebû Bekir (r.a.) in kızıdır. Annesi Ümmü Ruman binti Amir ibni Üveymir’dir.

Künyesi Ümmü Abdullah, lakabı Sıddıka, ünvanı Ümm-ül mü’minindir. Hazret-i Aişe (r.anha) nin çocuğu yoktu. Bunun içinde künyesi de yoktu. Araplarda künyeye çok ehemmiyet verilirdi. Bunun için Hazret-i Aişe (r.anha) çok üzülürdü.

Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) de;

-“Sen yeğenin Abdullah bin Zübeyr’i kendine evlad edinirsin, Onun ismine izafeten de künye alırsın.”

Bundan sonra Hazret-i Aişe (r.anha) yeğeni Abdullah bin Zübeyr’ izafeten Ebû Abdullah diye künyelendi.

Hazret-i Aişe validemiz (r.anha) küçük yaşta iken okuma-yazma öğrenmiş olup, çok zeki ve kabiliyetli idi. Her bir hadise üzerine hemen bir şiir söylemesi onun zekasına bir delildir.

Öğrendiği ve ezberlediği bir şeyi katiyen unutmazdı. Çok akılı, zeki alim, abide ve afife ve salihe idi. Hafizesi çok kuvvetli olduğu için, Eshab-i Kiram, birçok şeyleri ondan sorup öğrenirdi. Ayet-i Kerime ile medh edildi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ikinci defa olarak ellibeş yaşında iken,Ebu Bekir (r.a.) in kızı; Aişe (r.anha) ile evlendi. Bunu, Hadice-i Kübra (r.anha)nın vefatından bir yıl sonra, Allahu tealanın emri ile nikah eylemişti. Ölünceye kadar, sekiz sene onunla yaşadı.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in Hz. Aişe ile evlenmesinde en önemli husus nikah akdinin Hazreti Peygamber (s.a.v.) in arzusuyla değil, Allahu tealanın emri ile olmasıdır.

Buhari ve Müslim’in rivayetlerinde ve Mevahib-ü Ledünniyye’de Peygamberimiz (s.a.v) Hazreti Aişe (r.anha)ye şöyle buyurdu:

-“Seni üç gece rüyada gördüm. Bir melek ipek kumaşa sarmış (Bu senin hatunundur.) dedi.Ben de yüzünü açtım ve “Eğer Allah tarafından ise Cenab-ı Hak imza eylesin” dedim.

Ya’ni eğer rüya rahmani ise Allahü teala müyesser kılsın demektir. Tirmizi’ nin beyanına göre:

Cebrail (a.s.) peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e yeşil bir ipek içinde Hazreti Aişe (r.anha) nin süretini getirdi

ve

-“Bu senin dünyada ve ahrette hatunundur” buyurdu.

Devam edecek…

İslam alimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâla hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Aişe-i Sıddıka (r.anha) nın yaptırdığı mescid (Tenim)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 2

Hazret-i Aişe (r.anha) nin bildirdiğine göre; Peygamberimiz (s.a.v.) hergün ya akşam ya sabah vakitlerinde Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in evine uğraması adet-i şerifleri idi.

(Müşrikler dar’ün-Nedvede toplanmışlar, şeytan Necdli bir ihtiyar kılığında gelmiş; müşriklere Hazret-i Peygamber efendimiz (s.a.v.) i öldürmek üzere karar almışlardı. Cebrail aleyhisselam bunu Hazret-i Peygamber (s.a.v.) e haber verdi ve hicretine Allah-u Teâlâ’nın musaade buyurduğunu bildirdi.)

Hazret-i Peygamber (s.a.v.) hicretine musaade buyurulduğu gün; öğle vakti sıcakta hiç gelmediği bir saatte başını sarmış olduğu halde hazret-i Ebû Bbekir (r.a.) in evine geldi ve Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) e Allah-u Teâlâ’nın hicret için izin verdiğini ve Hazret-i Ebû Bbekik (r.a.) in de kendisi ile beraber olacağını haber verdi.

Bu haber üzerine Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) sevincinden ağladı. Hazret-i Aişe (r.anha) o güne kadar sevincinden ağlayan hiçbir insan görmediğini söylemiştir.

Yine Hazret-i Aişe (r.anha) Buyuruyor ki;

-“Resulullah (s.a.v.) Medine’ye hicret ettiği zaman bizi ve kızlarını geride Mekke’de bırakmıştı. Medine’yi şereflendirince azaldı kölesi Zeyd bin Harise (r.a.) ile Ebû Rafi (r.a.) i iki deve ve ihtiyacları olabilecek şeyleri satın almak üzere 500 dirhem harçlıkla bize gönderdi.”

-“Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) de Abdullah bin Ureykıt’ı iki üç deve ile onların yanına katıp, hanımı Ümmü Ruman ve beni ve kız kardeşim Esma’yı develerine bindirerek göndermesini oğlu Abdullah bin Ebû Berke mektüp yazarak emretti.”

Hazret-i Aişe (r.anha), annesi Ümmü Ruman ve Resulullah (s.a.v.) ın kerimelerinden hazret-i Zeynep hariç diğerleri ile kafile olarak yola çıktı. Kubeyd mevkiinde Hazret-i Zeyd 500 dirhemle üç deve daha satın aldı. Kafileyi Talh bin Ubeydullah (r.a.) da katıldı. Mine mevkiinden Beyda denilen yere ulaştıkları zaman Hazret-i Aişe (r.anha) nin devesi kaçtı.

Hazret-i Aişe (r.anha) buyururyor ki;

-“Devem kaçtı ben mahfenin içindeydim. Annem de yanımdaydı. Annem” Eyvah kızcağızım, eyvah gelinciğim” diyerek çırpınıyordu. Allah-u Teâlâ devemize sükünet verdi ve bizi kurtardı. Nihayet Medine’ye geldik. Ben Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in ev halkıyla birlikte indim.”

O zaman Mescid-i Nnebevi ve etrafındaki odalar yapılmamıştı.

Devam edecek…

İslam alimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâla hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (r.anha) nın yaptırdığı mescid ‘ın bahçesi (Ten’im)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 3

Abdülhaliki Dehlevi (Cezb-ül Kulub) kitabında, Farisi olarak diyor ki;

-“Mescid-i şerifi yapılırken, Âişe ve Sevda (r.anha) için birer oda yapıldı. Sonra ihtiyaç oldukça bir oda yapılarak,adedleri dokuz oldu. Odalar, Arab adeti üzere, hurma dalında idi. Üstleri kıldan keçe ile örtülü oldu.

Kapılarında yalnız perde asılı idi.

Mescidin cenub, şark ve şimal taraflarında idi. Kerpiçten yapılmış olanı da vardı. Çoğunun kapısı mescide açılırdı. Tavanlarının yüksekliği, orta boylu insan boynundan bir karış fazla idi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) vefatından birkaç gün önce, Hazret-i Ebû Bekir (r.a.)den başka Eshab odalarının mescide açılan kapılarını kapattırdı.

Mekke’den gelen Resulullah (s.a.v.) ınev halkıkendi odalarının önünde indi. Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) hazret-i Ebû Bbekir (r.a.) in evinde bir müdet ikamet buyurdular.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) bir gün Resulullah (s.a.v.) a;

-“Ya Resulullah ehlinle evlenmekten seni alikoyan nedir?” diye sordu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Mehirdir.” Buyurdu.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), Resulullah (s.a.v.) a mehr parası gönderdi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) hazret-i Âişe (r.anha) ile nikahlarının vuku bulduğu Şevvel ayı içerisinde evlendi.

Hazret-i Âişe valide anamız (r.anha) buyuruyor ki;

-“Medine’ye hicret edip geldiğimiz zaman burası hastalığı bol olanbir yer idi. Bütün Eshab-i kiram hastalığa tutuldular. Bu hastalıktan ancak Resulullah (s.a.v.) Allah-u Teâlâ’nın korumasıyla kurtuldu.”

Hazret-i Âişe (r.anha) de hastalandı. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) Hazret-i Âişe (r.anha) ye;

-“Sende gördüğüm nedir?” diye sorunca

Hazret-i Âişe (r.anha);

-“Anam babam sana feda olsun ya Resulullah. Hummadır. Allah onu kahretsin.” Dedi

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Hayır ona kötü söyleme. O vazifelidir. İstersen sana bir dua öğreteyim. Onu okuduğun zaman Allah-u Teâlâ onu senden giderir.” Buyurdu.

Hazret-i Âişe (r.anha);

-“Öğret ya Resulullah.” dedi.

Hazret-i Peygamber (s.a.v.) duayı öğretince humma geçti. Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) hasta ytarken babası Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), omu yanağından öptü;

-“Sevgili yavrucuğum nasılsın” diye halini sordu.

Devam edecek…

İslam alimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâla hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu

Cennetül Baki’ (Âişe-i Sıddık (r.anha) nın bulunduğu mezarlık (Medine-i Münevvere)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 4

Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) Medine’de Resulullah (s.a.v.) ın gazalarına katılmış diğer sahabi hatunları gibi yaralıların tedavisi ve onların bakımıyla meşgül olmuş, büyük hizmetler görmüştür. Cephelerde eline kılıç alıp, çarpışmayı istemiş ise de Resulullah (s.a.v.) buna musaade buyurmamıştır.

Mesele;

Uhud günü Hazret-i Peygamber (.a.v.) yaralanmış, mübarek yüzü müşriklerin attığı taşla yaralanıp, kan içinde kalmıştı. Hazret-i Fatıma (r.anha) validemiz, resulullah (s.a.v.) ın mübarek yüzünü yıkamış, kan durmayınca yünden hasır yakmış ve külünü âlemlere rahmet olarak gelen Peygambermiz (s.a.v.) in mübarek yüzüne basarak, kanı durdurmuştu.
Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) de sırtında yiyecek ve içecek su taşıyarak Uhud’a gelmişti. Hazret-i Âişe ve Ümmü Süleym (r.anha) kırba ile su taşıyorlar. Hamne (r.a.) ise susuzlara su veriyordu.

Enes bin mâlik (r.a.) diyor ki;

-“Uhud gazasındamüslümanlar bozulup, Resulullah (s.a.v.) ın yanından dağıldıkları zaman, Hazret-i Âişe ile Ümm-ü Süleym binti milhan (r.anha)ı gördüm. Arkalarında kırbalarla koşa koşa su taşıyorlar, yaralıların ağızlarına boşaltıyorlardı. Kırbaları boşaldıkça koşarak gidiyor doldurunca koşarak geliyor yine yaralılara su veriyorlardı.”

Kadınların Uhud savaşına katılmasına musaade edilmesinin sebebi yaralıları tedavi için idi.

Hazret-i Âişe validemiz (r.anha), Beni Mustalık (veya Müreysi) gazasına da katılmıştı. Bu gazada kandilerine yapılan iftira ile ilgili olarak Hazret-i Âişe validemiz buyurdu ki;

-“Bana karşı yapılan iftiranın yalan olduğu Allah-u Teâlâ tarafından bildirildi.” Hatta bunu söyleyerek öğünürdü.
Allah-u Teâlâ hazretleri, Nur suresindeki onyedi ayeti göndererek, Âişe (r.a.nha) ye iftira edenlerin cehenemme gideceklerini bildirdi. Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) in izzeti ve şerefinin yüksekliği u ayet-i kerimelerle de anlaşıldı.
Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) ye iftira, hicretin beşinci yılında (Müreysi) gazvesinde olmuştu. Bu muharebeye (Beni Mustalık) gazvesi de denir.

Resulullah (s.a.v.) bu gazâya bin kişi ile gitmişti. Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) ile Ümmü Seleme (r.anha) yi de götürmüştü. Ganimete kavuşmak için, çok sayıda münafık de gelmişti. Resulullah (s.a.v.) askerin önüne Hazret-i Ömer (r.a.) i koydu. Kanlı savaşdan sonra beşbin koyun ile onbin deve ve yediyüzden ziyade esir alındı.

Devam edecek…

İslam alimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâla hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu

Aişe-i Sıddıka (r.anha) yaptırdığı mescidin içerden görünüşü (Tenim)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 5

Me’ariciünnübüvve de buyuruluyor ki;

Resulullah (s.a.v.) gazâya giderken, zevceleri arasında kur’a çekerdi. Hangisinin adı çıkarsa onu birlikte götürürdü. Bu gazâ’ya da Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) ile Ümm-ü Seleme validemiz (r.anha) gitmişti.

Hazret-i Âişe (r.anha) buyururyor ki;

-“Kadınların örtünmesi için ayet gelmişti. Bana bir çadır yaptılar. Çadırla deveye bindirirlerdi. Gazâdan dönüşte, Medine’ye yakın konmuştuk. Seher vakti göç sesleri işitildi. Abdest için, askerden uzaklaşmıştım. Hemen geldim. Gerdanlığımı bulamadım. Geri gittim. Aradım, buldum. Yerime gelince, askeri göremedim. Gitmişler. Beni çadırın içinde sanıp deveye yükletmişler. O zaman az yerdim zayif idim. Şaşırdım kaldım. Beni bulamayınca ararlar diyerek, oturup bekledim. Uyumuşum. Resulullah (s.a.v.) safvan’nın arkadan gelmesini emr eylemişti. Gelip beni uykuda görünce, bağırmış. Sesden uyandım. Onu görünce yüzümü örttüm. Devsini çöktürdü. Uzaklaşarak (“deveye bin”) dedi. Bindim. Safvan yuları tuttu. Sıcak basınca, askere yetiştik. Önce munafıklara rastladık. Çirkin şeyler söyleşdiler. Onları İbn-i Ebi Selül kışkırtıyordu. Müslümanlardan Hassan bin Sabit ve mistah da onlara uymuştu. Medine’ye gelince, hasta oldum. İftira söylentileri her yere yayılmış. Benim haberim yoktu. Fakat Resulullah eskisi gibi beni aramıyor, hastalığımı da yoklamıyordu. Sebebini anlayamıyordum. Bir gece Mistah’ın annesi ile ihtiyaç için dışarı çıktım. Etekleri ayağına sarılarak düştü. Oğlu Msitah’a la’net etti.(-“Niçin söğersin?”) dedim. Söylemedi. Birkaç kere sordum. (–“ Ey Âişe! Onun ne söylediklerini işittin mi?”) dedi. Sordum. İftira sözlerini bana anlattı. Hastalığım hemen arttı. Ateşim yükseldi. Tepemden duman çıktı zanettim. Aklım gitti. Düstüm. Aklım başıma gelince evime geldim. Babamın evine gitmek için Resulullah (s.a.v.) tan izin istedim. İzin verdi. Ne olduğunu öğrenmek istiyordum. Annem’e sordum;(-“Yavrum hiç üzülme! Senin işin kolaydır. Güzel olan ve zevci tarafından çok sevilen her kadın için böyle şeyler söylerler.”) dedi.
Şaşırdım. Böyle şeyler acaba Resulullah (s.a.v.) ın mübarek kulağına da gitmiş midir? Babam da duymuş mudur diye üzüldüm. Çok ağladım. Babam başka odada kur’an-i kerim okuyordu. Sesimi duymuş. Anemden sormuş. Annem de; (-“dillerden dolaşan sözleri şimdi işitti.”) demiş.

Babam da ağladı. Sonra yanıma gelip;

(-“ Yavrum sabret! Allah-u Treâlâ’dan ne ayet geleceğini bekleyelim.”) dedi. O gece, sabaha kadar uyumadım. Gözlerimin yaşı dinmedi.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi v selem, Hazret-i Ali (r.a.) ile Usame (r.a.) yi çağırıp;

-“Bu işin sonu nereye varacak?” dedi.

Usame (r.a.);

-“Ya Resulullah! (s.a.v.) Biz senin sevcenin yalnız iyi olduğunu biliriz.” Dedi.

Hazret-i Ali (r.a.) de;

-“Yeryüzünde kadın çok. Allah-u Teâlâ’nın sana yeryüzünü dar eylemedi. Âişe (r.anha) yı, cariyesi olan Büreyde (r.anha) den sor!” dedi.

Ona soruldu.

-“Allah’a yemin ederim ki, onda bir ayıb görmedim. Arada bir uyurdu. Çok zaman onun yanında bulundum. Onda hiçbir ayıp görmedim. Ağızlarda dolaşanlar doğru olsaydı Allah-u Teâlâ sana bildirirdi.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâla hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Âişe (r.anha) nın yaptırdığı mescidim dıştan görünüşü (Ten’im)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 6

Resulullah (s.a.v.) bir gün evinde üzüntülü oturuyordu. Ömer-ül Faruk hazretleri (r.a.) geldi. Resulullah, (Sallallahu aleyhi ve selem) onun ne düşündüğünü sordu.

Ömer (r.a.);

-“Ya Resulullah! İyi bilirim ki, munafıklar yalan söyliyorlar.Allahü Teâlâ, senin üzerine sinek kondurmuyor. Bir mırdar yere konup da, sonra senin üstünü kirletmesin diye muhafaza ediyor. Seni az bir pislikten salkıyan Allah, pisliklerin en kötüsünden elbet saklar.” Dedi.

Hazret-i Ömer (r.a.) nın bu sözü Resulullah (s.a.v.) hoşuna gitti. Mübarek yüzü güldü. Sonra Hazret-i Osman (r.a.) ı çağırdı. Ona da sordu.

Hazret-i Osman (r.a.);

-“Bu sözü munafıkların yaydığından ve yalan olduğundan şüphem yoktur. Hepsi iftiradır. Allah-u Teâlâ senin gölgeni yere düşürmüyor. Mübarek gölgenin bile pis bir yere düşürmesini, yahut habis bir kişinin, o gölgeye basmasını önlüyor. Mübarek evine pislik sokmasını hoş görür mü?” dedi.

Bu sözden de resulullah (s.a.v.) ın kalbı ferahlandı.

Sonra Hazret-i Ali (r.a.) yi çağırdı.

Hazret-i Ali (r.a.) da

-“Bu sözler yalandır, iftiradır, Munafıkların uydur masıdır. Sizinle namaz kılıyorduk. Siz namaz içinde iken mübarek na’lininizi çıkradınız. Size uyarak bizde çıkardı. (-“Na’lininizi niçin çıkardınız.”) dediniz. –“Siz uymak için.” Dedik. Siz de;(-“Cebrail aleyhis selam geldi. Na’lininde necaset bulaşığı olduğunu haber verdi. Onun için çıkardım.”) buyurnmuştunuz. Namaz içinde bile vahiy ederek seni pislikten koruyan Allah-u Teâla, mübarek zevcelerinize böyle pislik yapılmasına izin verir mi? Böyle bir şey olsaydı, bunu da hemen haber verirdi. Mübarek kalbin üzülmesin. Allah-u Teâlâ vahiy edip, mübarek zevcenizin pâk olduğunu elbette siz bildirir.” dedi.

Bu söz de, Resulullah (s.a.v.) ı sevindirdi. Hemen Hazreti Ebû Bekri Sıddık (r.a.) in evine teşrif buyurdu.

Hazret-i Aişe (r.anha) diyor ki;

-“O gün durmadan ağlıyordum. Ensardan bir hanım gelmiş o da ağlıyordu. Annem ve babam yanımda oturuyorlardı. Ansizin Resulullah (s.a.v.) gelip selam verdi. Yanımda oturdu. O zamandan beri yanıma hiç gelmemişti. Bir ay geçmişti. Hiç vahiy inmemişti. Resululah (s.a.v.) oturunca, Allah-u Teâlâ’ya hamdü sena eyledi. Şahadet kelimesini okudu Bana dönüp;

-“Ey Aişe, senin için bana söyle söylediler. Eğer sen dedikleri gibi değilsen Allah-u nTeâlâ, yakından senin doğru olduğunu bildirir. Eğer bir günah hasıl oldu ise, tevbe istiğfar eyle! Allah-u Teâlâ, günahına tövbe endelerin tevbesini kabul eder. Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe-i Sıdık radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin… Amin…

Fuad Yusufoğlu