‘Cebrail aleyhis selam’ olarak etiketlenmiş yazılar

Uhud dağı (Şehidlik) Medine-i Münevvere

Hamza bin Abdülmuttalib (Radiyallah-u anhu)- 4

Hazret-i Hamza (r.a.) birgün, Cebrail (a.s.) kendi aslı şeklinde görmeyi arzu ettiğini, peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e bildirdi.

Hazret-i Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Onu görmeğe dayanabilir misin?” diye sordular.

Hazret-i Hamza (r.a.);

-“Dayanırım.” Dedi.

Sevgili Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) ;

-“Öyle ise yere otur. Kaldır gözünü bak!” Buyurdu.

Hazret-i Hamza (r.a.) Cebrail Aleyhis selam’i görünce, bayıldı., arkası üstü düştü.

Hazret-i Hamza (r.a.), Hazret-i Zeyb bin Harise, Hazret-i Ebû Mersed Kennaz, Hazret-i Enes, ve Hazret-i Ebû Kerse (r.anhüm) ile beraber Medine’ye hicret etti.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) Medine’ye geldiklerinde, Mekkeli Müslümanları hem kendi aralarında hem de Medineli Müslümanlarla KARDEŞ YAPTI. Kendi aralarında da Hazret-i Hamza (r.a) yı, Zeyd bin Harise (r.a.) ile kardeş yapmıştı. Hazret-i Hamza (r.a.) bu kardeşini çok sever ve muharebeye çıktığı zaman her şeyini ona emanet ve vasiyet ederdi.

Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi ve selem), Medine’ye hicret ettikten sonra, kureyşlı müşrikler boş durmadılar. Hazret-i Peygamberimiz (s.a.v.) i Medine’de rahat bırakmamakta, Medine’lilerin O’nu terk etmeleri için etrafındaki Müslümanları tehdit etmekte idiler. Hatta, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) i Medine’nin dışına çıkarmaları için Abdullah bin Übeyy bin Selül ile Evs ve Hazrec kabilelerinin müşriklerine tehdit gönderdiler ve Müslümanlara hac yollarını kapadılar.

Bu durumda, Müslümanların, Suriye ticaret yollarını kesmeleri, müşrikleri ticari ve iktisadi bakımından zor duruma düşürmeleri ve böylece müşrikleri yola getirmeleri icab ediyordu.

Bu sırada bir müşrik kervanının Medine yakınlarından geçmekte olduğu işitildi. Sefer hazırlığı yapıldı. Sefere çıkacak birliğin kumandanlığına Hazret-i Hamza (r.a.) yı getiren Peygamberimiz O’na beyaz bayrak verdi.

Hazret-i Hamza (r.a.), otuz suvari ile birlikte haraket etti. 300 süvarinin koruduğu bir müşrik kervanı Şam’dan Mekke’ye gitmek üzere Sifr-ül-Bahr denilen yere gelmiş bulunuyordu.

İslâm mücahidleri, buraya geldiklerinde, müşriklerin kervanını koruyan üçyüz süvari ile karşılaştılar ve savaş düzenine girdiler.

Mecdi bin el-Cüheni, iki tarafın da müttefiki idi. Muslümanların sayıca çok az ve müşriklerin çok fazla olduklarını ve düşmanların bu ilk çarpışmada yenileceklerini düşünerek arabuluculuk edip iki tarafı çarpışmaktan vazgeçirdi.

Sonra Hazret-i Hamza (r.a.) ve arkadaşları Medine’ye geri döndüler. Mecdi’nin bu haraketi Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e arzedilince çok memnun olmuşlar,

Ve;

-“Mübarek, iyi ve doğru bir iş yapmıştır.” Buyurdular.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hamza Bin Abdülmuttalib (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bab-üs-Selam kapısı (Revda-i Mutahara) Sallallahu aleyhi ve Sellem

Fatima-tüz Zehra (Radiyallah-u anha)- 6

İmâm-i Ali (r.a.);

-“Ya Resulullah! (s.a.v.) anam ve babam sana feda olsun. Hazretine malumdur ki, babam Ebû Talib ve annem Fatima binti Essed beni senin hizmetine verip, sana teslim eyledi. Senin hizmetinle şeref bulduk. Beni zahiren ve batınen terbiye ettin. Hazretinden gördüğüm ihsanı, babamdan ve anamdan görmedim. Senin bereketinle, âbâ ve ecdadımın tuttukları bâtıl yoldan halasla sırat-ı müstakim üzere olmama sebep oldun. Benim hayatımın sermayesi sensin. Şimdi ricam odur ki, hiçbir munisim ve dert ortağım yoktur. Bir nice müddetten beri hatırımdadır ki, küstahlığa cüret edip, Fatima (r.anha) taleb edeyim.”

Ümmü Seleme (r.anha) der ki;

-“Resulullah (sallallahu aleyhi ve Sellem) a baktım. İmâm-i Ali (r.a.) böyle deyince tebessüm etti.

Ve buyurdu ki;

-“Hiç evlenmeğe lazım olan nesnen var mıdır?”

İmâm-i Ali (r.a.);

-“Yâ Resulullah! (s.a.v.) Benim halimi senden gayri kimse bilmez. Bir kılıcım bir de devem vardır. Gayri nesnem yoktur.” Dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki;

-“Kılıcın gazâya lazımdır, deven bineğindir. Seninle cübbeye anlaşalım ve sana müjdeler olsun ki, Hak Teâlâ Semavatta, senin ile Fatima (r.anha) arasındaki akdi nikah etti. Senden önce melek gelip, bana bu hali haber verdi.”

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın;

-“Annesi hayatta olsa idi. Şimdi çeyizini hazırlamış idi. Kızı Fatima hazretleri (r.anha) ne muhabbeti fazla idi. Çünkü zahide idi. (Yani dünyaya düşkün değildi) Ayrıca, annesi Hadice-tül Kübra (r.a.) ya çok benzerdi.” Düşüncesi geldi.

Derhal Cebrail Aleyhis selam gelerek Hak Teâlâ’nın;

-“Habibime selamımı söyle, hiç merak etmesin. Kerimesi Fatima’nın bütün ihtiyaçlarını, elbiseleri Cennet’ten temin edip, yakında mü’min ve sadık bir kuluma vereceğim.” Buyurduğunu haber verdi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bu sözleri duyunca ŞÜKÜR SECDESİ etti.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Fatima-tüz Zehra (Radiyallah-u anha) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Ba’büs-Selam kapısı Batı ciheti (Medine-i Münevvere)

Fatima-tüz Zehra (Radiyallah-u anha)- 8

Cebrail Aleyhis Selam’a;

-“Kızım benim hatırımı kırmaz. Bu Cennet elbiselerini dünyada giymeğe değmez. Bunları tekrar Cennet’e geri götür.” Buyurdu.

Eshab-i Kiram toplanmış kimlerin VEKİL OLACAĞINI merak ediyorlardı.

Bir duraklama olmuştu.

Derhal Cebrail Aleyhis Selam geldi;

-“Ya Resulallah (s.a.v.) Hak Teâlâ sana selam ediyor. Hazret-i Ali’nin, yerine hiç kimsenin vekil olmamasını, nikah’da bizzat kendisinin bulunmasını emir buyurdu.” Dedi.

Dört yüz akçe mehr ile nikah yapıldı. Müjdeciler, Hazret-i Fatima (r.anha) ya müjde götürdüler.

Fatima-tüz Zehre (r.anha) razı olmadı. Hemen Cebrail Aleyhis Selam geldi.

-“Ya Resulallah! Allah-u Teâlâ buyuruyor ki;” (-“Fatima dörtyüz akçeye razı olmuyorsa, dörtbin akçe olsun.”

Hazret-i Fatima (r.anha) bunu da kabul etmedi. Yine razı olmadı.

Cebrail Alayhis Selam tekrar geldi;

-“Dörtbin altun.” Emir olunduğunu haber verdi.

Fatima-tüz Zehra (r.anha) dörtbin altuna da razı olmadı.

Cebrail Alayhis Selam bir daha nâzil oldu;

-“Ya Resulallah! Hak Teâlâ bu sefer senin bizzat gidip Fatima’nın maksadının ne olduğunu öğrenmeni emir buyurdu.” Dedi.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) temiz kerimesinin yanına vardı. Maksadını sordu.

Hazret-i Fatima (r.a.);

-“Babacığım, kıyamet günü sen mü’minlerin günahlarından ne kadar kimseye ŞEFAAT edersin. Ben de onların HANIMLARINA ŞEFAAT ETMEK istiyorum. MURADİM BUDUR.” Dedi.

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) kızının isteğini Cebrail Aleyhis selam’a söyledi.

Cebrail Aleyhis Selam Hak Teâlâ’nın huzuruna çıkıp geldi. Hak Teâlâ’nın, Hazret-i Fatima (r.anha) nın arzusunu kabul edildiğini, AHİRETTE ŞEFAAT EDECEĞİNİ MÜJDELEDİ.

Fatima-tüz Zehra (r.anha);

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Fatima-tüz Zehra (Radiyallah-u anha) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hira dağı’nın uzaktan görünüşü (Cebel-ün-Nur)

Cebel-ün-Nur’daki Hira mağarası

Muhammed (Aleyhis selam)- 36

Muhammed Aleyhis selam otuzdokuz yaşında iken SADIK RUYALAR görmeye başladı. Ruyasında ne görürse aynen çıkardı.

Bu hal altı ay devam etti

Vahiy gelmesi yaklaşınca;

-“Ya Muhammed” diye sesler işitirdi.

Bundan sonra yalnızlığı sevip insanlardan uzaklaşarak Hira Dağ’ında bir mağarada TEFEKKÜR’E DALARDI.

Bazen Mekke’ye gelir, Kâ’be’yi tavaf ettikten sonra evine gelirdi. Evinde bir müddet kalıp yanına biraz yiyecek alarak yine Hira Dağı’nda mağaraya gidip TEFEKKÜR ve ibadetle meşgül olurdu.

Bu halini gören Mekke’liler

-“(Muhammed Aleyhis selam, Rabbine aşık oldu)” demişlerdi.

Muhammed Aleyhis selam, KIRK YAŞINDA iken yine bir Ramazan ayında Hira dağı’ndaki mağaraya çekilmiş ve TEFEKKÜR’E dalmıştı.

Ramazan’ın 17. Pazartesi gecesi, gece yarısından sonra kendisini adıyla çağıran bir SES işitti. Başını kaldırıp etrafa baktığı sırada ikinci defa bir SES işitti ve etrafı birden bire bir NUR kapladığını gördü.

Sonra Cebrail Aleyhis selam karşısına geldi;

-“Oku!” dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Ben okumuş değilim.” Cevabını verdi.

O zaman Melek Muhammed Aleyhis selam’ı tutup takatı kesilinceye kadar sıktı

Ve;

-“Oku!” dedi.

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Ben okumuş değilim.” Cevabını verdi.

Cebrail Aleyhis selam üçüncü defa sıktı ve sonra bıraktı;

Ve;

-“Oku! Herşeyi yaratan Rabbinin ismiyle ki. O, insanı pıhtılaşmış kandan yarattı! Oku! ki senin Rabbin kalemle yazı yazmayı öğreten, insana bilmediğini öğreten bol kerem ve ihsan sahibidir.” Mealindeki Alak süresinin İLK BEŞ AYETİNİ getirdi.

Muhammed Aleyhis selam da O’nunla beraber okudu. İLK VAHİY bu suretle başladı ve bütün cihanı aydınlatan İslam güneşi doğdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Hira mağarası (Mekke)

Muhammed (Aleyhis selam)- 37

Muhammed Aleyhis selam Peygamberlik vazifesinin Mes’uliyetini düşünerek, büyük bir ürperti ve heyecanla Hira dağındaki mağaradan çıkıp aşağıya inmeye başladı.

Dağ’ın ortasına geldiği sırada bir ses duydu.

Cebrail Aleyhis selam;

-“Ya Muhammed sen Allah’ın Resulüsün; ben de Cibrilim.” Diyordu.

Cebrail Alayhis selam’in hem sesini duydu hem de kendisini gördü.

Evine dönünceye kadar, yanından geçtiği her taşın, her ağacın;

-“Essalamü Aleyke Ya Resulullah.” Dediğini işitiyordu.

Bundan sonra evine gidip;

-“Beni örtünüz” buyurarak ürpermesi geçinceye kadar bir miktar yattı. Biraz istirahat ettikten sonra gördüklerini Hazret-i Hadice (r.anha) ya anlattı.

Hazret-i Hadice (r.anha);

-“Biliyorum ki sen doğru sözlüsün… Emanete riayet edersin… Güzel huylu ve iyi ahlaklısın… Senin bu Ümmetin Peygamberi olacağını umarım… “ dedi.

Sonra bu durumu sormak üzere Hazret-i Hadice (r.anha) nin amcasının oğlu Varaka bin Nevfel’e gittiler.

İbraniceyi bilen, çok kitap okumuş ve dinler hakkında bilgi sahibi olan Varaka bin Nevfel’e durumu anlattılar.

Varaka bin Nevfel Muhammed Aleyhis selam’ın anlattıklarını dinledikten sonra;

-“Müjde Ya Muhammed! Allah’a yemin ederim ki sen İsa Aleyhis selam’ın haber verdiği SON PEYGAMBERSİN! Sana görünen melek, senden evvel Musa Aleyhis selam’a gelen Cebrail Aleyhis selam’dir. Ah! Ne olurdu! Genç olsaydım. Seni Mekke’den çıkardıkları zamana yetişseydim de sana yardım etseydim.” Dedi.

Muhammed Aleyhis selam’a İLK VAHİY geldikten sonra üç sene vahiy gelmedi. Bu arada Mikail Aleyhis selam adındaki melek gelip bazı şeyler öğretti.

Fakat VAHİY GETİRMEDİ.

Bu sırada Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) üzüldükçe Cebrail Aleyhis selam gözüküp;

-“Ey Muhammed! Sen Allah’ın Peygamberisin!” der, üzüntüsünü yatıştırırdı.

İLK VAHYİN gelmesiyle Peygamberliğe başlayan Muhammed Aleyhis selam’ın tebiğinin 13 sene Mekke’de 10 senesi de Medine’de geçti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Kâ’be-i Şerif

Muhammed (Aleyhis selam)- 38

İLK VAHYİN gelmesiyle Peygamberliğe başlayan Muhammed Aleyhis selam’ın tebliğinin 13 sene Mekke’de 10 senesi de Medine’de geçti.

Mekke devri;

Muhammed Aleyhis selam Vahyin bir müddet kesilmesinden sonra yine Hira dağı’na çıkmıştı. Dağdan aşağı inerken bir ses duydu. Başını kaldırıp baktığında Cebrail Aleyhis selam’ı gördü.

Mübarek kalbı çarparak ve ürpererek evine dönüp;

-“Beni örtünüz” dedi ve örtündü.

Bu sırada Cebrail Aleyhis selam Müddessir suresinin;

-“Ey, (elbisesine) bürünen Peygamber! Kalk da (kavmini Allah’ın azabı ile) korkut. (İman etmezlerse azaba uğrayacaklarını kendilerine haber ver). Rabbini tenzih et. Elbiseni de (daima) temiz tur. Azaba sebep olan şeyleri terk etmekte sebat et.” Mealindeki ilk ayetlerini getirdi.

Bundan sonra artık vahiy aralıksız devam etti. Kur’an-i Kerim ayetleri 22 sene 2 ay 22 gün süren bir müddet içerisinde vahyedilip tamamladı.

Muhammed Aleyhis selam “Ümmi” idi. Yani kitap okumamış, yazı yazmamış, kimseden bir ders görmemişti. Mekke’de doğup büyüyüp, belli kimseler arasında yetişip, seyahat etmemiş iken, Tevrat’ta ve İncil’de, Yunan ve Roma devirlerinde yazılmış kitaplarda bulunan bilgilerden, hadiselerden haber verdi.

İslamiyet’i bildirmek için, hicretin altıncı senesinde Rum, İran ve Habeş hükümdarlarına ve diğer Arap padişahlarına mektuplar gönderdi. Hizmetine altmıştan ziyade yabancı elçi gelmiştir.

Bu hususu Allah-u Teâlâ Kur’an-i Kerim’de şöyle bildiriyor;

-“Sen bu kitap gelmeden önce, bir kitap okumazdın, yazı yazmadın. Okur yazar olsaydın, başkalarından öğrendin diyebilirlerdi.” Buyurlmaktadır (Ankebut suresi ayet 48).

Hadis-i şerifte de;

-“Ben Ümmi Peygamber Muhammed’im… Benden sonra Peygamber yoktur. Buyurludu.

Yine Kur’an-i Kerim’de şöyle buyurlmaktadır;

-“O hevadan (kendi nefsinden) söylemiyor. Kur’an sade bir vahiydir. Ancak vahiy olunur.” (Necm suresi ayet 3-4)

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Kudus şehri (Eski resim)

Muhammed (Aleyhis selam)- 55

Ümm-i Hani (r.anha) düşündü.

-“Bunun Mekke’de düşmanları çok. Hatta öldürmek isteyenler var. Şerefimi korumak için, sabaha kadar O’nu gözeteyim.” Dedi.

Ümm-i Hani (r.a.), babasının kılıcını alıp, evin etrafında dolaşmağa başladı.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem), o gün çok incinmişti. Abdest alıp, Rabbine yalvarmağa, af dilemeğe, kulların iman’a gelmesi, saadete kavuşmaları için du’a’ya başladı. Çok yorgun, aç, üzüntülü idi. Hasır üzerine uzanıp uyuyuverdi.

O anda, Allah-u Teâlâ, Cebrail Aleyhis selam’a;

-“Sevgili Peygamberimi çok üzdüm. Mübarek bedenini, nazik kalbini çok incittim. Bu halde, yine bana yalvarıyor. Benden başka, hiçbirşey düşünmüyor. Git! Habibi’mi getir! Cennetimi, Cehenemimi göster. O’na ve O’nu sevenlere hazırladığım ni’metleri görsün. O’na inanmayanlara, sözleri, yazıları ve hareketleri ile O’nu incitenlere hazırladığım azapları görsün. O’nu ben teselli edeceğim. O’nun nazik kalbinin yaralarını ben gidereceğim.” Buyurdu.

Cebrail Aleyhis selam, bir anda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) in yanına geldi. Mışıl mışıl uyuyor gördü. Uyandırmağa kıyamadı, insan şeklinde idi. Mübarek ayağının altını öptü. Kalbi, kanı olmadığı için, soğuk dudakları, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) i uyandırdı.

Cebrail Aleyhis selam’ı hemen tanıdı ve;

-“Ey Cebrail kardeşim. Böyle vakitsiz niçin geldin. Yoksa bir hata mı ettim, Rabbim’i gücendirdim mi? Bana acı haber mi getirdin?” buyurdu. Ve Rabbinin darılacağından çok korktu.

Cebrail Aleyhis selam;

-“Ey bütün yaratılmışların en üstünü! Ey Yaratanın sevgilisi; Ey Peygamberlerin efendisi, iyilikler menbaı, üstünlüklerin kaynağı olan Şerefli Peygamber! Rabbin sana selam ediyor. Seni kendine da’vet ediyor. Lütfen kalk. Buyur gidelim.” Dedi.

Kâ’be yanına geldiler. Orada, bir kimse geldi. Göğsünü yardı. Kalbini çıkardı. Zemzem suyu ile yıkadı. Yine yerine koydu. Sonra cennet’ten gelen Burak adındaki beyaz hayvan’a binip, bir anda Küdüs’de, Mescid-i Aksa’ya geldiler.

Cebrail Aleyhis selam kayayı parmağı ile deldi. Burak’ı oraya bağladı. Geçmiş Peygamberlerden bazısının ruhları insan şeklinde orada idi. Cemaatle namaz için Adem aleyhis selam, Nuh Aleyhis selam, İbrahim Aleyhis selam Peygamberlere, İmâm olmalarını sıra ile söyledi. Hiç biri kabul etmedi. Özür dilediler.

Cebrail Aleyhis selam, Habibullah (s.a.v.) ı ileri sürdü.;

-“Sen varken, başkası İmâm olamaz,” dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu