‘dua’nın önemi’ olarak etiketlenmiş yazılar

Dua’nın edebleri- 2

16 Kasım 2008

Haci Latif bahçesi Bor-e Veysike-(Nusaybin)

Dua’nın edebleri- 2

5-Yalvararak ve huşü’-i kalb ile ‘duâ’ etmelidir. Hadisi şerifte Reaulullah (sallallahu aleyhi ve sellem);
-“Gaafil olan kalbden yapılan dualar dinlenmez.” Buyuruldu.

6-Dua’yı çok yapmalı, tekrar söylemeli, ardını bırakmamalıdır. Kaç defa ‘dua’ ettim, duam kabûl olmadı, dememelidir. Çünkü kabûl vaktini ve işini Allah-u teâlâ daha iyi bilir.

Dua’sı kabûl olunca;”Allah-u Teâlâ’ya hamd olsun ki, verdiği ni’met sebebiyle iyi işler tamam oluyor.” Demek sünnettir. Kabûl geç olursa “Her halde Allah-u teâlâ’ya hamd olsun.” Demelidir.

7-Önce tesbih okumalı ve salavat getirmelidir. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) dua’dan önce,

-“Subhane rabbiyel aliyyil a’le’l- Vehhab” derdi. (Ahmed)

Ve yine (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu;

-“Dua edecek olan kimse, önce bana salavat okusun.ÇÜNKÜ BU ‘DUA’ MUHAKKAK KABUL EDİLİRve Allah-u Teâlâ iki duadan birini kabul, diğerini red etmekten daha üstündür.”

8-Tevbe etmeli, zulmünden vazgeçmeli ve kalbini tamamen Allah-u teâlâ’ya vermelidir. Çünkü red olunan dua’ların çoğu, kalbin gafletinden ve günahların zulmetindendir.

Kâ’bü’l-Ahbâr diyor ki;

Beni İsrailin bulunduğu yerde kıtlık oldu. Musa Aleyhis selam bütün ümmetiyle üç defa yağmur dua’sına çıktılar. Kabul edilmedi. Sonra Musa Aleyhis selam’a vahiy geldi;

-“Aranızda söz taşıyan birisi var, o tevbe etmeyince duanızı kabul etmem.”

Musa Aleyhis selam dedi ki;

-“Ya Rabbi! O kimdir, onu aramızdan atalım.”

Allah-u Teâlâ buyurdu;

-“Ben söz taşımayı yasak ederken, kendim nasıl söz taşıyıcılık ederim.”

Bu İlah’i emir üzerine Musa Aleyhis selam şöyle buyurdu;

-“Söz taşımaktan tevbe ediniz.”

Hepsi tevbe ettiler ve yağmur yağmaya başladı.

Mâlik bin Dinar (r.a.) der ki;

-“Beni israil’de kıtlık olmuştu. İki defa yağmur duasına çıktılar. Kabul edilmedi. Peygamberlerine vahiy geldi ki;’ O insanlara söyle ki, dışarı çıkmışlar, dua ediyorlar. Halbuki bedenleri pis, mideleri haram dolu, elleri de haksız yere kana boyanmıştır. Bu şekilde dua’ya çıkmak banim gazabımı arttırdı ve benden uzak oldunuz.”

Kimyay-i saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Dilleri ve kalbleri her zaman zikir’le iştigal eden her zaman “İstiğfar” eden Salih kullarından eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bir çınar ağacı (İlkbahar) Kalecik köyü

Enes Bin Mâlik (Radiyallah-u anhu)- 9

Enes bin Mâlik (r.a.) anlatıyor;

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu;

-“Allah-u Teâlâ buyuruyor ki; “Ey Ademoğlu! Sen bana duâ edip, benden istediğin müddetçe, sende bulunan günahları bağışlarım. Onların çokluğuna ve ağırlığına bakmam. Ey Ademoğlu! Günahların yerle gök arasını dolduracak kadar bile olsa, fakat benden günahlarının bağışlanmasını istesen (istiğfar etsen) senin bu günahlarını bağışlarım. Ey Ademoğlu! Yeryüzünü dolduracak günahlarla huzuruma gelsen, ŞİRK KOŞMADAN BANA KAVUŞSAN, yeryüzünü dolduracak bir mağfiret ve af ile seni bağışlarım.”

Yine Enes bin Mâlik (r.a.) anlatıyor;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) in yanında iki kişi aksırdı.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) birisine;

-“Allah sana merhamet eylesin.” Buyurduğu halde, diğerine bu mukabelde bulunmadı.

Eshab (r.anhüm.) birisi;

-“Ya Resulullah (s.a.v.), Allah’dan, buna rahmet diledin, niçin öbürüne dilemedin.” Denilince;

Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Bu Allah-u Teâlâ’ya Hamd etti (Elhamdulillah dedi) Öbürü ise hamd etmedi.” Buyurdu.

Enes bin Mâlik (r.a.) anlatıyor;

-“Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) duâ ederken mübarek ellerini bazen öyle kaldırırdı ki, mübarek koltuk altının beyazlığı görünürdü.”

Hazret-i Enes bin Mâlik (r.a.) buyurdu ki;

-“Üç sınıf insan, hesap gününde Allah-u Teâlâ’nın rahmetine kavuşur.”

-“1-Akrabasını ziyaret eden,”
-“2-Kocası ölüp yetimleri kalan ve ölünceye kadar onlara bakan kadın,”
-“3-Ziyafet sofrası kurulup, yetimleri ve kimsesizleri davet eden kimse.”

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Enes bin Mâlik (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Zeynelâbidin Cami-i minaresi

İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 4

Hısn-ül-hasin kitabından bazı bölümler;

Duâ’nın kabul olması için, peygamberleri “Aleyhimüsselam” ve Salih kulları vesile etmelidir.

“Sahih-i Buhâri” deki hadis-i şeriflerde böyle bildirildi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Hayvanı kaçan kimse; Ey Allahın kulları! Bana yardım ediniz. Allahü teâlâ’da size merhamet eylesin.i desin.” Buyuruldu.

Bir hadis-i şerif’te;

-“Korkulu yerde, üç kere; Ey Allahın kulları! Bana yardım ediniz! Demeli!” buyuruldu.

Bu duâ tecrübe edilmiş, neticesi görülmüştür.

Bir Hadis-i şerifte;

-“Bir şeyden zarar gören, abdest alıp iki rekat namaz kılsın! Sonra Ya Rabbi! Senden istiyorum. Senin âlemlere rahmet olan Peygamberin Muhammed Aleyhis selam’ı vesile ederek sana yalvarıyorum. Ya Muhammed! (aleyhisselam) dileğimi kabul etmesi için Rabbime seni vesile ediyorum. Ya Rabbi! O’nu bana şefâatçı et. Desin!” buyuruldu.

Her Müslüman namaz kılarken (Esselamü aleyke eyyühen Nebiyyü!) diyerek Resululaha seslenmektedir. Tevesüle inanmıyanlara cevap olarak yalnız bu yetişir.

Evliyaya “Rabıta” yapmak, iyi görmiyen yaşlı kimsenin gözlük kullanmasına benzer.

“Vesile arayınız” Ayet-i kerimesi, Allah-ü teâlâ’dan feyz alabilmek için, büyük âlim aramak lazım olduğunu göstermektedir. Büyük âlim, Resulullah (s.a.v.) in varisidir.”

Müellif, Allah-ü teâlâ’ya hamd ve Resulullah (s.a.v.) a salât ve selamdan sonra şöyle der;

-“İşbu Hasin kitabı, Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in mubarek sözlerinden derlenmiştir. Müminler için yapılmış bir silah, Resul-i Ekrem (s.a.v) in mübarek sözlerinden meydana gelmiş kıymetli bir kitaptır.”

-“Bu kitap, müminler için nasihattir. Onları, Resulullah efendimiz (s.a.v.) in sahih hadis-i şeriflrinden seçtim. Bu kitap, her türlü şiddet ve sıkıntılara karşı güzel bir hazırlık ve kuvvettir. O, insan ve cinlerin şerlilerine karşı iyi bir kalkandır. Musibetlere ve zalimlere karşı, bu kitabın içindeki, hedefine isabet eden oklar gibi olan duâ’ları kendime kal’a edindim, onunla kendimi korudum.”

-“Muhtasar (kısa) olmakla beraber, Allah-ü teâlâ’dan bu kitabı faydalı kılmasını, onun vesilesi ile Müslümanlardan belâ ve sıkıntıları gidermesini dilerim. Kitaba, ihtiva ettiği mevzularla alakalı bütün sahih hadis-i şerifler alınmıştır.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan İbn-i Çezeri (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Zeynelâbidin Cami-i nin külliyatının damdan restore halı (Nusaybin)

İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 5

-“Bu kitabımı tamamlayınca, bana öyle bir düşman musallat oldu ki, onu ancak Allah-ü teâlâ defedebilir. Onun için bu düşmandan kaçtım ve gizlendim. Hısn-ül-hasin kitabını kendime kal’a edinerek, onu okumaya devam ettim. Onunla kendimi korudum.”

-“Bunun üzerine rüyamda Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) i gördüm. Ben sol taraflarında bulunuyordum.”

Resul-i Ekrem (s.a.v.) bana sanki;

-“Ne istiyorsun?” diye buyuruyordu.

Ben;

-“Ey Allah’ın Resulü! Bana ve Müslümanlara duâ buyur” diye arz ettim

-“Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) mübarek ellerini kaldırıp, duâ buyurdular. Ben Resulullah (s.a.v.) mübarek ellerine bakıyordum. Resul-i Ekrem (s.a.v.) duasını bitirince, ellerini mübarek yüzlerine sürdüler.”

-“Ben o anda uyandım. O gece Perşembe gecesi idi. Pazar gecesi de o düşman benden kaçıp uzaklaştı. Allah-ü teâlâ, bu kitapta Resul-i ekrem (s.a.v.) den bildirilen hadis-i şeriflerin bereketi ile, benden ve Müslümanlardan sıkıntıyı giderip, rahata kavuştura.” Amin.

Duâ’nın fazileti;

Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Duâ ibâdettir.”

Diye buyurduktan sonra, şöyle devam etti.

-“Rabbiniz buyurdu ki; Bana duâ edin, size karşılığını vereyim bana ibadet etmekten büyüklenip, yüz çevirenler, muhakkak ki küçülmüş kimseler olarak Cehenneme gireceklerdir.” (Mü’min suresi ayet; 60)

-“Hiçbir sakınma takdiri değiştirmaz. Fakat duâ inmiş ve inmemiş olan şeylere fâide verir. Belâ iner, onu duâ karşılar. İkisi kıyamet gününe kadar mücadele ederler. (Kazâ-i mu’allak), Levh-i mahfuzda yazılıdır. Eğer o kimse, iyi amel yapıp, duâsı kabul olursa, o kazâ değişir.”

Hadis-i şerifte buyuruldu ki;

-“Kader, tedbir ile, sakınmakla değişmez. Fakat kabul olan duâ, o belâ gelirken korur.”

-”Duâ’nın belâyı def etmesi de, kaza ve kaderdir. Kalkan, oka siper olduğu gibi, su, yerden otun yeşermesine sebep olduğu gibi, duâ da, Allah-ü teâlâ’nın merhmetinin gelmesine sebepdir.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan İbn-i Çezeri (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu

Zeynelâbidin Cami-i nin külliyatı (Nusaybin)

İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 6

Bir hadis-i şerfite;

-“Kaza-i mu’allakı hiçbir şey değiştiremez. Yalnız duâ değşitirir ve ömrü yalnız; ihsan, iyilik arttırır.” Buyuruldu.

Allah-ü teâlâ’nın takdirinin, Yani kaderin Levh-i mahfuz’da yazılması kazâdır. Bir kimseye takdir edilen belâ kazâ-i mu’allak ise, yani o kimsenin duâ etmesi de takdir edilmiş ise, duâ eder; kabul olunca, belâyı önler. Ecel-i kazâyı da, iyilik etmek geciktirir. Fakat Ecel-i müsemmâ değişmez. Ecel-i kazâ, bir kimse, eğer iyi iş yapar, yahut sadaka verir, hac ederse ömrü altmış sene, bunları yapmazsa kıkrk sene diye takdir edilmesi gibidir. Vakit tamam olunca, eceli bir ân gecikmez. Birinin üç gün ömrü kalmış iken, akrabasını, Allah rızası için ziyaret etmesi ile, ömrü otuz seneye uzar. Otuz sene ömrü olan kimse de, akrabasını terk ettiği için, ömrü üç güne iner.)

Hadis-i şerifte buyuruldu ki;

-“Allah-ü teâlâ katında duâ’dan daha kıymetli birşey yoktur.”

(Yani sözle yapılan ibadet çeşitlerinden, duadan daha üstün bir şey yoktur. Çünkü duâ eden, duâ ederken Allah-ü teâlâ’ya hamd ve senâda bulunmakta O’na yalvarmaktadır.)

-“Allah-ü teâlâ kendisinden istemiyene gazab eder.”

(Yani kendisini Allah-ü teâlâ’ya muhtaç görmiyerek, gerek söz ve gerekse lisan-i hâl ile istemiyene Allah-ü teâlâ gazab eder.)

-“Duâ dinin direğidir.”

(Yani duâ etmekle, kul, kulluğunu izhar etmektedir.)

-“Duâ, Göklerin ve yerin nurudur.”

(Yani duâ, yerleri ve gökleri gaflet karanlığından kurtarıp, onları aydınlatıcıdır.)

Kul duâ edince, Allah-ü teâlâ onun dileğini bu dünyada ayni ile veya dileğinin yerine ondan daha güzelini karşılık olarak verir. Yahut büyük bir belâyı ondan def etmek suretiyle verir. Bu isteği ya hemen verir, vaya geciktirerek verir. Yahut Allah-ü teâlâ onun duasını ahrete saklar. Yani onun duâsına ahrette bol karşılık verir veya onun günahlarından bir kısmını, o duâsı sebebiyle af ve mağfiret buyrurur. Hülâsa; Allah-ü teâlâ, iyi amel yapanın ecrini asla zayi etmez.)

Allah-ü teâlâ, hadis-i kudside şöyle buyuruyor;

-“Ben kulumun beni zanına göreyim.”

(Yani kulum, benim onu afedeceğimi ümid ederse onu afederim.)

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan İbn-i Çezeri (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Zeynelâbidin Cami-i külliyatının restore halı (Nusaybin)

İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 7

Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;

-“Allah-ü teâlâ bir kulunun cehenneme gitmesini emretti. Cehennemin kenarına kadar gelip durunca,

O kul döndü ve;

( “Vallahi ya Rabbi! Benim senin hakkındaki zannım gerçekten iyi idi.”) dedi.

Bunun üzerine Allah-ü teâlâ (c.c.);

-“Onu geri çeviriniz. Muhakkak ki ben, kulumun beni zannına göreyim” buyurdu.

Yine bir Hadis-i kudside Allah-ü teâlâ şöyle buyurdu;

-“Kulum (ona merhamet eylemem, yardım etmem, muvaffak kılmam için) beni anarsa, ben onunla beraberim.”

Hadis-i şeriflerde;

-“Rabbini anan ile anmıyan kimsenin durumu, diri ile ölünün durumu gibidir.”

-“Kimi şiddetli sıkıntı zamanlarında Allah-ü teâlâ’nın duâsını kabul etmesi sevindirirse, genişlik zamnında çok duâ etsin.”

-“En faziletli zikir; Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki; -“Allah-ü teâlâ’yı zikirden daha üstün bir sadaka yoktur.”

-“Allah-ü teâlâ’nın yollarda dolaşan melekleri vardır.Bunlar, Allah-ü teâlâ’yı zikredenleri ararlar. Allah-ü teâlâ’yı zikreden (anan) bir topluluğu görünce, birbirlerine seslenirler. Geliniz, işte aradığınız (burada) derler. Onları, dünya semâsına kadar kanatları ile kuşatırlar.”

-“Allah-ü teâlâ’yı zikreden bir topluluk oturduğu zaman, melekler onları kuşatırlar. Onları rahmet bürür, Onalrın üzerine sekinet iner. Allah-ü teâlâ onları, indinde bulunanlar arasında zikreder.”

Mu’az bin Cebel (r.a.) şöyle rivayet etti.

-“Birgün,Ya Resulallah! Bana nasihat eyle.” Dedim.

Bunun üzerine Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve selem) şöyle buyurdu;

-“Gücün yettiği kadar takvaya sarıl. Her taşın ve ağacın yanında Allah-ü teâlâ’yı an. Gizli olarak yaptığın kötülük için gizli, açıktan yaptığın kötülük için açıktan tövbe et.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan İbn-i Çezeri (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Zeynelâbidin Cami-i nin nkülliyatı restor halı (Nusaybin)

İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 8

Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Ademoğlunu, Allah-ü teâlâ’yı anmaktan daha çok, Allah-ü teâlâ’nın azabından kurtaran bir amel yoktur.” Buyurunca

Eshâb-i kiram (r.a.);

-“Allah yolunda cihad damı, Allah-ü teâlâ’nın azabından ondan daha kurtarıcı değildir” diye sordular.

Resululllah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Evet, Allah yolunda cihad da… Fakat parçalanıncaya kadar kılıç ile dinsizlere karşı cihad ederse müstesnâ.”

-“Ademoğlundan herkesin kalbinde iki mekân vardır. Birisinde melek, diğerinde şeytan vardır. Allah-ü teâlâ’yı andığı zaman, bu şeytanın hoşuna gitmez ve bir tarafa çekilir. O kimsenin kalbine bir şey yapamaz. Allah-ü teâlâ’yı anmadığı zaman gagasını onun kalbine koyar ve ona vesvese verir.”

-“Gâfil (alışveriş ile ve başka işlerle meşgül olmak suretiyle Allah-ü teâlâ’yı anmaktan uzak kalan) kimseler arasında Allah-ü teâlâ’yı ananlar, dinsizlerle muharebeden kaçan kimseler arasında sabredip muharebe eden kimseler mesâbesindedir.”

-“Bir kimse Allah-ü teâlâ’yı anmadan yürürse, üzerinde noksanlık olarak yürümüştür. Bir kimse Allah-ü teâlâ’yı anmadan yatağa girerse, üzerinde bir noksanlık olarak yatağına girmiştir.”

-“Bir dağ (diğer) bir dağa (o mahalda bilinen) ismi ile (hitabederek) –“Ey falan! Sana Allah-ü teâlâ’yı zikreden (anan) birisi uğradı mı?” diye seslenir. –“Evet uğradı” derse, (Soru soran dağ, arkadaşı olan dağa böyle birisinin uğrayıp, onun için böyle bir hayırlı halın hasıl olmasından) sevinir. (Hatta ona hasıl olan faidelerden, kendisine de birazcık ulaşmasını ümid eder. Böyle bir halin kendisinde hasıl olmamasından dolayı da üzülür.)”

-“Cennet ehl-i, sadece dünyada iken Allah-ü teâlâ’yı anmadan geçirdikleri vakitlerine hasret çekerler. (niçin Allah-ü teâlâ’yı anmadan o vakit geçirdik, diye) pişman olup, üzülürler.”

Duâ âdâbı;

Duâ âdâbında bir kısmı rükndür. Unlar; Ehl-i sünnet i’tikâdında ve ihlâs sahibi olmaktır. Bir kısmı, haramlardan sakınmak gibi şartlardır. Bunların dışında kalanların bir kısmı müstehablar ve mekruhlardır. Diğer bir kısmı da; yapılması, terkinden evlâ olanlardır.

Bu edebler ve şartlardan bazıları şunlardır.

1-Yemede, içmede giyimde ve kazançta haramdan sakınmak.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan İbn-i Çezeri (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Zeynelâbidin cami-i nin restore edilirken Cami imamı tarafında yapılan çalışaların

İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 9

2-Ihlâslı olmak.
3-Duâ’dan önce Salih amel yapmak,. Şiddetli sıkıntı zamanında yaptığı Salih ameli zikretmek.
4-Kirlerden ve pisliklerden temizlenmek.
5-Abdestli olmak ve kıblaya yönelmek.
6-Rüku’ ve secdeli namaz kılmak. (Burada murad, kılınan namazdan sonra yapılacak duâ’dır.)
7-İki dizlerüzerine oturmak..
8- Duâ’nın başında ve sonunda önce Allah-ü teâlâ’ya hamd edip, Resulullah (s.a.v.) a salevat okumak.
9-Ellerini açmak (yani avuçlarını yummamak.
10-İki elleri kaldırmak (Yani elleri dizlerden uzaklaştırıp, semâya doğru kaldırmak. Çünkü semâ, duânın kıblasıdır.)
11-Elleri omuz hizasına kadar kaldırmak.
12-Edep üzere olmak (Yani zahiren, batınan, söz ve fiille edeb üzere olmak)
13-Huşu’ üzere olmak. Denilir ki, huşu’ korku demektir. Zahir odur ki, huşu’dan murad, batının sükunudur. Batının sükün bulmasından, zahirin sükunu meydana gelir. Bunu şu hadis-i şerif teyid etmektwedir.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) sakalları birbirine karışmış birisini görünce;

-“Kalbinde huşu olsa idi, a’zalarda da huşu olurdu.” Buyurdu.

Allah-ü teâlâ, Müminün suresinde ilk iki ayetinde meâlen;

-“Müminler muhakkak kurtulacaklardır. Onlar, namazları huşu’ ile kılanlardır.” Buyuryor.

14-Bütün a’zaları tezellül ve hudu’ üzere olmak yani bütün a’zaların hudü’( boyun eğme) ile beraber, sükün üzere ve hareketsiz olamsı.
15-Namazda duâ edenin, gözlerini semâya kaldırmaması.
16-Allah-ü teâlâ’ya, esma-i hünsası ve yüce sıatları ile duâ etmek. Allah-ü teâlÂ, kurân-i kerimdemeâlen;

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan İbn-i Çezeri (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Zeynelâbidin Cami-i avlusu

İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 10

-“En güzel isimler, Allah-ü teâlânındır. O halde Allah-ü teâlâ’ya bu isimlerle duâ edin. Allah-ü teâlâ’nın isimlerinde ilhad edenleri yani isimleri değiştirenleri terk edin. Onlar ahirette yaptıklarının cezasını çekeceklerdir.” Buyuruyor. (A’râf suresi ayet 180)

17-Duâda edebi sözlerle duâ yapmaya zorlanmamalıdır..

18-Nâme yaparak duâ etmemek.

19-Peeygamberleri (a.s.) ve salih kimseleri vesile ederek duâ etmek, Çünkü onlar, hem Allah-ü teâlâ’ya ve hem de kullarına karşı hakları en kâmil şekilde yerine getirmektir..

20-Duâ ederken sesi alçaltmak. Yani gizli olarak duâ etmekteir. Gizli duâ etmek, Allah-ü teâlâ’nın katında makbuldur.

Allah-ü teâlâ Kurân-i kerimde meâlen;

-“Rabbinizi, yalvararak, gizli ve sessiz çağırınız.” Buyuruyor (A’râf suresi ayet 21)

21-Duâ ederken, günahını itiraf etmek.

22-Duâ ederken Resulullah efendimiz (s.a.v.) den bildirilen sahih duaları tercih etmek. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.) den bildirilen duâlar, başka duâlâ’ra hacet bırakmamıştır.

23-Güzel ma’na ve maksadları veya Allah-ü teâlâ’ya senâyı ihtiva eden duâlarla duâ etmektir.

24-Duâ eden, önce kandisine, sonra ana-babaya ve diğer mi’minlere duâ etmelidir. Allah-ü teâlâ, İbrahim aleyhisselamin meâlen şöyle duâ ettiğini bildirdi.

-“Ey Rabbimiz! Hesap kurulacağı kıyamet günü, beni, ebeveynimi ve bütün mi’minleri bağışla.” (İbrahim suresi ayet 41) Nuh Aleyhis selam’ın duâsı, Kurân-i kerim’de meâlen şöyle bildirildi.

-“Ey Rabbim! Kafirlerden hiç kimseyi yer yüzünde bırakma.” (Nuh suresi ayet 28)

25-Eğer duâ eden imâm ise, yalnız kendisine duâ etmemelidir.

26-Allah-ü teâlâ’dan azimle istemektir.

27-İstekle duâ etmelidir.

28-Duâyı kalbden yapmalıdır. Duâ ederken kalbı hazır bulundurmalıdır. (Yani kalb başka düşüncelerden temizlemelidir.)

29-Allah-ü teâlâ’nın, duâsını kabul edeceğini ümid ederek duâ etmelidir..

30-Duâyı birkaç kere tekrar etmelidir. Duâyı en az üç kere tekrar etmelidir.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan İbn-i Çezeri (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Zeynelâbidin Cami-i külliyatının rstore halı (Nusaybin)

İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 11

31-Dinen uygun olmayan bir şey için duâ etmemelidir.

32-Tahaccur etmemeli. Yani, Allahım beni af ve mağfiret et. Benden başkasını af ve mağfiret etme veya Allahım falancayı af ve mağfiret etm dememelidir..

33-Bütün hacetlerini istemelidir.

34-Duâ eden ve dinleyen amin demelidir.

35-Duâ ettikten sonra ellerini yüzüne sürmelidir.

36-Duâ ederken acele etmemelidir.

En faziletli zikir, kur’an-i kerim okumaktır. Zikir, sadece tehlil, tesbih ve tekbirden ibaret değildir. Alah-ü teâlâ’nın beğendiği ve razı olduğu işleri yapan herkes zikretmiş olur.

Âlimler buyurdular ki;

-“Kul, Resulullah (s.a.v.) tan bildirilen zikirlere, sabah, akşam ve muhtelif hallerde ve vakitlerinde, gece veya gündüz devam ettiği zaman, Allah-ü teâlâ çokça alanlardan olur.”

Gece veya gündüz yahut bir namazın peşinden veya bunlardan başka zamanlarda zikir edenlerin (Allah-ü teâlâ’y ananların), mümkün olduğu kadar aynı vakitlerde zikr edip, ihmal etmemesi gerekir. Böylece, Allah-ü teâlâ’y anmayı adet haline getirmiş olur.

Duâ’nın kabul olduğu vakitler;

-“Duâ’nın, şu vakitlerde daha çok kabul olacağı ümid edilir. Kadir gecesi, Arafe günü, Ramazan ayında, Cuma gecesi, Cuma günü, gece yarısı, gecenin ikinci yarısında, gecenin ilk üçtebirinde, gecenin son üçtebirinde, seher vaktinde, Cuma saatında (Bu saatın vakti imâmın hutbede minbere oturması ile Cuma namazının edâ edilmesine kadar olan zamandır denilmiştir.

Bu vakit hakkında çeşitli rivayetler vardır.

İmâm-i Nevevi (r.a.) buyurdu ki;

-“Sahih ve doğru olan, Sahih-i Müslim’de Ebû Musa eı-Eş’ari (r.a.) den rivayet edilen hadis-i şerifte sabit olandır. Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;

-“(Duanın kabul olduğu vakit) İmâmın minberde oturmasından, selam vermesine kadar olan müddettir.”

Hülasa; duânın kabülünün ümid edildiği vakit tam belirli olmayıp, muhtelif vakitler arasında bulunmaktadır.

Ezan ile ikâmet arasında, Allah yolunda cihad için saf tutulduğu sırada, harb kızıştığı zaman, farz namazlardan sonra, secdelerde,

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan İbn-i Çezeri (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu