‘Eshabi kiram’ olarak etiketlenmiş yazılar

Medine Mekke (Bir Ali’den sonra) arasındaki  güzel bir cami

Hazret-i Mariye (Radiyallah-u anha) – 2

Mektupta şöyle buyuruyordu;

-“Bismillahirrahmanırrahim.
Allah-u teâlâ’nın kulu ve Resülü Muhammed ‘den (s.a.v.) Mısır ve İskenderiye meliki Mukavkıs’a! Hidayete kavuşan ve huzura doğru yolu görüp tutanlara selam olsun! Şimdi ben, seni yüce İslâm Dinine, Müslüman olmaya da’vet ediyorum! Müslüman ol, kurtuluşu bul da Allah-u Teâlâ, sana ahrette sevap ve mükafatını iki kat versin! Şayet, sen bu da’vetimi kabul etmez, ondan uzak durursan, bütün Kıbtıların günahı senin boynuna olsun!…” diye devam eden Peygamberimiz (s.a.v.) in mektubu; Kur’an-i kerimin Âl-i İmran suresinin 64 (altmışdört) üncü âyet-i kerimesi ile son buluyordu.

(Resulüm) de ki; -“Ey kitab ehli (olan Hiristiyan ve Yahudiler)! Bizimle sizin aranızda Musavi (eşit ve ortak) bir kelimeye gelin şöyle ki; Allah-u Teâlâ’dan başkasına tapmıyalım. O’na hiçbir ortak koşmıyalım. Allah-u Teâlâ’yı bırakıp da birbirimizi Rab’lar edinmiyelim” Eğer kitab ehli bu kelimeden yüz çevirirlerse, ( o halde) şöyle deyin; -“Şahid olun, biz gerçek Müslümanlarız.”

Mukavkıs Peygamberimiz (s.a.v.) in okunan bu mektubundan sonra O’nıun elçisi Hatib bin Ebi Belteâ (r.a.) ya;

-“Hayırlı olsun. Seni kutlarım.” diyerek yanına çağırdı.

-“Benim anlamak ve sormak istediğim bazı konular var ne dersiniz?” deyince

Hatib bin Ebi Beltâ (r.a.);

-“Buyurunuz konuşalım.” Dedi.

Mukavkıs;

-“Senin bana mektubunu getirdiğin efendin Peygamber değil mi?”

Hatib bin Ebi Belteâ (r.a.);

-“Evet, O, Allah-u Teâlâ’nın kulu ve resullüdür..” dedi

Mukavkıs, bu cevabı alınca;

-“Peki O, öyle bir Peygamberse, kendi doğup büyüdüğü öz yurdundan çıkarılıp, başka bir yurda sığınma zorunda bırakılan kavmine niçin bedua da bulunmadı.” Diye sorunca

Hatib (r.a.) O’na şu şekilde cevap verdi;

-“Sen İsa aleyhis selam’ın Allah-u Teâlâ’nın Resülü olduğuna inanırsın değil mi? İsa Aleyhis selam Allah-u Teâlâ’nın Peygamberi olduğuna göre, Onun da kavmı, kendisini yakalayıp çarmıha asmak istedikleri zaman, Allah-u Teâlâ, O’nu bulunduğu dünya üzerinden gök yüzüne yükselteceğine, İsa Aleyhis selam kavminin yok olması için, Allah-u Teâlâ’ya beddua etse olmaz mıydı?” deyince

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Mariye (Radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Baki’ kabristanlığı

Hazret-i Mariye (Radiyallah-u anha) – 3

Mukavkıs söyliyecek söz bulamadı. Bir müddet sustu…Daha sonra Peygamberimiz (s.a.v.) in elçisi Hatib bin Ebi Beltea (r.a.) ya şöyle dedi.;

-“Çok güzel konuştun, sen işi ve emirleri hikmetli ve yanlışsız olansın, yerli yerince konuşuyorsun. Çünkü sen böyle vasıfları taşıyan birinin yanından geliyorsun.” Dedi.

Hatin bim Ebi Beltea (r.a.) ile Mukavkıs’ın arasında geçen bu güzel konuşmadan sonra Mukavkıs; Peygamberimiz (s.a.v.) in mektubunu alıp, fildişinden güzel bir kutu içine kendi eli ile koydu ve ağzını mühürleterek özel hizmetçisine koruması için teslim etti. Fakat Mukavkıs Müslüman olmadı.

Hatib bin Ebi Beltea (r.a.) Mukavkıs’ın Peygamber efendimiz (s.a.v.) e gönderdiği mektup, Mariye ve Sirin isminde iki cariye, elbise yapımında kullanılacak bir miktar Mısır kumaşı, düldül isminde bir katır v.s. gibi hediyelerle, medine’ye döndü.

Hadiyeler Peygamber efrendimiz (s.a.v.) tarafından kabul edildi. Peygamber (s.a.v.) imiz bizat Mukavkıs’tan gelen mektubu kendisi açtı ve okuttuktan sonra;

-“Kötü ve akılsız adam! Saltanatından vazgeçemedi. Koruduğu malı ve saltanatının hiçbirisi kendisinde kalmayacak.” Buyurdu.

Peygamberimiz (s.a.v.) Mukavkıs tarafından hadiye olarak gönderilen cariyelerden Mariye (r.anha) Peygamberimiz (s.a.v.) le konuştuktan sonra; O’nun sohbetine güzel konuşmasına, alçak gönülülüğüne, hayran kalıp hemen Müslüman oldu.

Peygamberimiz (s.a.v.) ise O’nun bu davranışından ve iman ederek Müslüman oluşundan çok memnun oldu. Mariye (r.anha) yi kendisine nikahlıyarak diğer hanımları arasınsa kattı.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) in evlenmelerinin hepsini Âişe-i Sıdık (r.anha) yı Allahın emriyle nikahladıktan sonra yaptı. Bunlar dini, siyasi ve merhamet ve ihsan ederek yapılan evlenmelerdir. (Bakınız Muhammed aleyhis selam) Nitekim Cariye olan Mariye (r.anha) ile evlenmeleri de böyledir.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki;

-“Bütün zevcelerimle evliliklerim ve kızlarımı evlendirmem, hapsi Cebrail aleyhis selam’ın All ah-u Teâlâ’dan getirdiği izinle olmuştur.”

Mariye (r.anha) da herkesin arzu ettiği, fakat nasip olmadığı dereceye, iman etmesiyle yükselmiş, bütün Müslümanların annesi olarak herkesin saygısını kazanmıştı. Buna o saygıyı ve şerefi kazandıran Peygamberimiz (s.a.v.) i görür görmez Allah-u Teâlâ’ya iman edip Müslüman olmasıdır.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Mariye (Radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Medine-i münevvere (eski resim)

Hazret-i Mariye (Radiyallah-u anha) – 4

Peygamberimiz (s.a.v.) in Mariye (r.anha) dan İbrahim adında bir oğlu dünyaya geldi. Bu sebeple de Peygamber efendimiz (s.a.v.) in hanımları içinde Hazret-i Hadice (r.anha) den sonra çocuğu olan ikinci hanımı olma şerefine de kavuşmuş oldu.

Peygamberimiz (s.a.v.) in oğlu İbrahim (r.a.), Medine dışında bulunan Avâli isminde bir köyde süt anneye verildi.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) sık sık bu köye oğlunu ziyarete gider, O’nu şefkat ve merhametle severdi.

Yine bir gün aynı köye oğlu İbrahim (r.a.) i ziyarete gitti. Oğlunun ruhunu teslim etmek üzere olduğunu görür görmez O’nu hemen bağrına bastı, Saçlarını okşamaya başladı.

Birkaç dakika sonra İbrahim (r.a.) vefat edince;

-“Ya İbrahim! Ölümüne çok üzüldük. Gözlerimiz ağlıyor, kalbımız sızlıyor. Fakat Rabbimizi gücendirecek herhangi bir söz söylemeyiz.” Buyurdu.

Bu sırada gözlerinden damla damla yaşlar akıyordu.

Peygamberimiz (s.a.v.) in bu halini gören yanındaki arkadaşı Abdurrahman bin avf (r.a.);

-“Ya Resulallah, siz de mi ağlıyorsunuz.”

Demesine karşılık Peygamberimiz (s.a.v.);

-“Ben sizi ağlamaktan menetmem, o insanın elinde, iradesinde değildir. Ama sesli ağlamaktan ve feryat etmekten ve cahiliye adetlerinden men ederim. Bunlar Allah-u Teâlâ’nın rızasına muhaliftir (uygun değildir) Ama gayri ihtiyari göz yaşı dökülür ve mahzun olunur.” Buyurmuştur.

Bu ise vefat edenler için bağırıp çağırmadan, üst baş yırtmadan, Allah-u Teâlâ’ya karşı şirk koşmayacak durumda üzülmenin serbest olduğunun Müslümanlara güzel bir şekilde izahı olmuştur.

Peygamberimiz (s.a.v.) aynı gün oğlu İbrahim (r.a.) in cenaze namazını kendi kıldırdı. Baki’ kabristanlığına defn edildi. Kabrinin üzerini hafifçe açarak su döktü. Baş tarafına ise büyükçe bir taş koydu. Bu durum hala Peygamberimiz (s.a.v.) in sünneti olarak Müslümanlar arasında bugün de devam etmektedir.

Yine aynı gün; (İbrahim’in defnedildiği gün) güneş tutulmuş her taraf kararmıştı. Bunu gören herkes, Peygambermiz (s.a.v.) in oğlu İbrahim (r.a.) in ölümüne yormuştu.

Bunu duyan Resul-i Ekrem efendimiz (s.a.v.);

-“Ay ve güneş, Allah-u Teâlâ’nın ayetlerinden ikisidir. Kimseinin ölümünden dolayı tutulmazlar.” Buyurmuşlar ve bu olayın tabii bir hâl olduğunu Eshab-i Kiram’a açıklamışlardı.

Hazret-i Mariye (r.anha) ve oğlu İbrahim (r.a.) in hayatı Müslümanların bir çok İslami konularda uyarılmasına, sebep olmuştur. Mariye (r.anha) çok sakin, sesiz ve kendi halinde olduğu için, kendisinden hadis rivayeti olmamıştır. Mariye (r.anha), Halife Hazret-i Ömer (r.a.) in hilafeliğinin son yıllarında 16 (m. 637) de vefat etmiştir.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(1-Mevahib-i Ledünniye cilt; 1 sahife-242)
(2-el-İsabe; cild- 4, sahife 405)
(3-Hilyet-ül Evliyâ cild- 2 sahife 70)
(4-Tabakat-i İbn-i Sa’d cild- 8 sahife 212)
(5-el-İstiğab cild- 4 sahife- 410)
(6-Envaril Muhammediye sahife-158)
(7-Tam İlmihal Seadet-i Ebediye sahife -1020)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Mariye (Radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Hayber kalesi (eski resim)

Hazret-i Reyhâne (Radiyallah-u anha);

Peygamber efendimiz (s.a.v.) in cariyesi iken müslüman olan mühterem hanımlarından. Medine’de bulunan Yahudilerin Beni Kureyza kabilesindendir. Nesebi (silsilesi) Reyhane binti Şem’un bin Yezid’tir. Doğum tarihi kesin olarak belli değildir.

Peygamberimiz efendiiz (s.a.v.) den önce 10. (m. 631) Medine’de vefat etti Baki’ kabristanlığına defnedilmiştir.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) Hendek savaşından sonra 5 (m. 626) senesinde Medine’nin dışında bulunan ve bir kaleye sığınan Beni Kureyza Yahudilerinin üzerine yürüdü. Çünkü bunlar orda devamlı huzursuzluk kaynağı oluyorlardı. Beni Kureyza Yahudilerinin bulunduğu kale; muhasara ve kuşatmadan sonra Müslümanların eline geçti. İçinde bulunan Yyahudilerin malları, mülkleri, çocukları ve kadınları ile birlikte ganimat olarak alındılar.

Beni Kureyza’dan alınan savaş ganimetleri ve esirleri Müslümanlar arasında İslam dinine uygun bir şekilde taksim edildi. Reyhâne (r.anha) da savaş esirleri arasında bulunuyordu. Ganimet taksim edilip, sıra esirlere gelmişti. Reyhâne (r.anha) da Peygamber efendimiz (s.a.v.) hissesine düşmüştü.

O zaman Yahudi dinine inanan Reyhâna (r.anha) yi dilerse kendi dininde kalmak, dilerse Müslüman olmak hususunda serbest bırakmışlardı.

Reyhâne (r.anha) de;

-“Ben kendi dinimde kalmak istiyorum diye Peygamber efendimiz (s.a.v.) e arzetmişti. Peygamber efendimiz (s.a.v.) bu haraket ve davranışıyla İslâm dinie girmek için zorlama yoktur hükmünü bizzat kendileri tatbik etimişti.

Peygamberimiz (s.a.v.) daha sonra Reyhâne (r.anha) ya şöyle buyurdular;

-“Sen Allah-u Teâlâ’nın ve O’nun Resulü’nün yoluınu tutmak ister misin? Ben böyle münasip (uygun) görüyorum.”

Reyhâne (r.anha) da;

-“Evet.” Dedi.

Peygamber efendimiz (s.a.v.), bu davranışından sonra Reyhâne (r.anha) yi azâd (hür serbest) ettiler. Kendilerini, bizzat mehir vererek, nikahına aldılar. Ayrı bir ev açarak hanımları arasına koydular.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) evlenmelerinin hepsini Hazret-i Âişe-i Sıddık (r.anha) yi Allah-u Teâlâ’nın emri ile nikahladıktan sonra yaptı. Bunlar dini, siyasi veya merhamet ve ihsan ederek yapılan evlenmelerdir. (Bakınız Muhammed Aleyhis selam) Nitekim Reyhâne (r.anha) ile de olan evlenme böyledir.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki;

-“Bütün zevcelerimle evliliklerim ve kızlarımı evlendirmem, hepsi Cebrail aleyhis selam’in Allah-u Teâlâ’dan getirdiği izinle olmuştur.”

Reyhâne (r.anha) sakin, temiz karatere sahip, yumuşak huylu bir hanımefendi idi. Peygamber efendimiz (s.a.v.) den önce vefat ettiği için naklettiği hadis-i şerif yoktur.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(1- Tabakat-i İbn-i Sa’d cild; 8 sahife-129)
(2- el-İtiab cild 4 sahife- 309-310)
(3- (3-el-Envar-ül-Muhammediyye sahife 158)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Reyhâne (Radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu