‘Eshabi kiram’ olarak etiketlenmiş yazılar

Zülhuleyfe (Bir Ali) Mikat (eski resim)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 17

Abdurrahman bin Avf (r.a.) hazretleri’nin oğlu Ebû Seleme;

-“Sünneti Resulullah (s.a.v.) ı G-Hazret-i Âişe (r.anha) den daha iyi bilen, dindetebahhür etmiş (derya gibi geniş ilme sahib olmuş) âyet-i kerimelere vahıf ve sebeb-i nuzûllerini bilen, feraiz ilminde mâhir olan bir kimseyi görmedim.” Buyurmuştur.

Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) bütün islâm ilimlerine vakıf, müctehid,edip, zühd ve ver’a sahibi çok cömerd bir zevce-i Resulullah (s.a.v.) idi. Onu vefatında, bütün Müslümanlar aladı. Çünkü o “Ümmül Mü’minin” idi.

Hazret-i Âişe (r.anha) hakkında bir çok hadis-i şerif vardır. Bunlardan biri İmâm-i Münavi (r.a.) nin Ebi Şeybe (r.a.) den bildirdiği;

-“Âişe cennet’e de benim zevcemdir.” Hadis-i şirfleridir. Ramuz-ül ehadis’dekendisine hitaben buyurulduğu bildirilen, hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır;

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Ey Âişe, hiç hayasız söz söylediğimi gördün mü? Kıyamet gününde Allah katında en kötü insan, şerrinden kaçarak insanların terk ettiği kimsedir.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;

-“Ey Âişe, Allah kullarına lutf ile muamele edicidir. Her işe yumuşak davranılmasını sever.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;

-“Ey Âişe, yumuşak ol; zıra Âllah-u Teâlâ bir ev halkına iyilik murad ederse onlara rıfk (yumuşaklık) kapısını gösterir.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;

-“Ey Âişe bilmezmisin; kul secde ettiği zaman, Allah onun secde yerini yedikat yerin sonuna kadar tertemiz kılar.”

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;

-“Ey Âişe, sana birisi, istemeden bir şey verirse, kabul et; çünkü o, Allahu Teâlâ’nın sana gönderdiği bir rızıktır.”

Devam edecek…

İslâm âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Âişe-i Sıddıka radiyallahu anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Zülhuleyfe (Bir Ali) Mikat (yeni resim)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 18

Hazret-i Âişe (r.anha) bir gün Resulullah efendimiz (s.a.v.) e;

-“Şehidlerin derecesine yükselen olur mu? Diye sorunca

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Hergün yirmi kerre ölümü düşünen kimse, şehidlerin derecesini bulur.” Buyurmuşlardır.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Ey Âişe! Geceleri şu dört şeyi yapmadan uyuma!”

-“1-Kur’an-i kerim hatim etmeden,”

-“2-Benim ve diğer Peygamberlerin şefaatlarına kavuşmadan,”

-“3-Mü’minleri kendinden hoşnut etmeden,”

-“4-Hac etmeden!.”

Bunları söyledikten sonra namaza durdu. Namazını bitirip de yanıma geldiğinde kendilerine dedim ki;

-“Ey iki cihanın güneşi olan efendim! Annem, babam, canım sana feda olsun; Bana dört şeyi yapmamı emrediyorsun ben bunları bu kısa müddet içinde nasıl yapabilirim.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) tebessüm ederek buyurdular ki;

-“Ya Âişe! Ondan kolay ne var? Üç ihlası şerif ve bir Fatiha suresini okursun Kur’an-i kerimi hatmetmiş; bana ve diğerPeygamberlere salavat getirirsen, şefaatımıza kavuşmuş; önce mü’minlerin ve sonra da kendi affını dilersen, mü’minleri kendinden hoşnut etmiş; (Subhanallahi velhamdulillahi ve La ilahe illallahü vahdehü la şerike leh, lehül mülkü velehül hamdu ve hüve ala külli şeyin kadir) tesbihini okursan hac etmiş sayılırsın.

Tabiinden gençler Hazret-i Âişe (r.anha) ye geldiler ve Resulullah (Aleyhisselam) ın ahlakını sordular.

Âişe valideiz (r.anha) Buyurdu ki;

-“Onu ahlakı Kur’an dı.. Kur’an-i kerimin hoş gördüğünü kabul edip razı olurdu, hoş görmediğini kendisi de hoş görmez ve kaçınırdı.”

Devam edecek…

İslâm âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Âişe-i Sıdık radiyallahu anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Kaba (Çok eski resim)

 

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 19

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) iki şey arasında muhayyer kılındığı zaman, o iki işin en kolayını alırdı. -günah olamdıkça- günah olduğu zaman, ondan herkesten çok uzalaşırdı. Hiçbir zaman Allah’ın Resulu (s.a.v.) kendi nefsi için intikam almaya kalkmamıştır. Yalnız Allah’ın emri çiğnendiği zaman müstesna.”

-“Resulullah (sallallahu aleyhi ve selem) yatağı, içi hurma lifi dolu geri idi.”

Peygamberin (s.a.v.) karnı (hiçbir zaman) yemek ile doymamıştır. Bu hususta hiç kimseye yakınmamıştır. İhtiyaç, onun için zenginlikten daha iyi idi. Bütün gece açlıktankıvransa bile, O’nun bu durtumu, gündüz orucundan alıkoymazdı. İsteseydi, Rabbinden yeryüzünün bütün hazinelerini, meyvelerini ve refah hayatını isterdi. And olsun ki, O’nun o halini gördüğüm zaman acırdım ve ağlardım. Elimle karnını sıvazlardım ve derdim ki;

-“Canım sana feda olsun!Sana güç verecek şu dünyadan bazı menfaatlar (yiyecek ve içecekler) temin etsem olmaz mı?”

-“Ey Âişe, dünya benim neyime! Ulû’l azm’den olan Peygamber kardeşlerim, bundan daha çetin olanına karşı tahammül gösterdiler. Fakat o halleri ile yaşayacaklarına devam ettiler, rablarına kavuştular, bu sebeple Rableri onların kendisine dönüşlerini çok güzel bir şekilde yaptı, sevaplarını artırdı. Ben refah bir hayat yaşamaktan hayâ ediyorum. Çünkü böyle bir hayal beni onlardan geri bırakır. Bnenim için en güzel ve sevimli şey, kardeşlerime, dostlarıma kavuşmak ve onlara katılmaktır.” Buyurdu.

Âişe (r.anha) dedi ki;

-“Bu sözlerden bir y sonra (fazla) kalmadı vefat etti. (s.a.v.)”

-“Resulullah (s.a.v.) bütün gece tek bir ayetle namaz kılardı.”

Allah-u Teâlâ’nın, insanların en üstünü olan Hazret-i Muhammed (Sallallahu aleyhi ve selem) e Peygamberliklele birlikte şehidlik derecesini de vermiş olduğu, Hazret-i Âişe-i Sıddıka (r.anha) nın haber vermiş olduğu şu Hadisi şeriftenanlaşılmaktadır.

-“Hayberde yidiğim zehirli etin acısını duymaktayım. O zehrin tesiri ile ebher (aort) damarım şimdi çalışmıyacak hale geldi.”

Ebû Davud, Hazret-i Âişe (r.anha) dan bildiriyor ki; kız kardeşim Esmâ, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ın yanına geldi. Arkasında ince elbis vardı. Derisinin rengi belli oluyordu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) baldızına bakmadı. Mübarek yüzünü çevirdi ve;

-“Ya Esmâ! Bir kadın; Namaz kılacak yaşa geldiği zaman onun yüzünden ve iki ellerinden başka yerlerini erkeklere göstermemsi lazımdır.” buyrudu.

Devam edecek…

İslâm âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Âişe-i Sıdık radiyallahu anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Kaba (eski resim)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 20

Hazret-i Ömer (r.a.) in haber verdiği hadis-i şerifte Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) hazret-i Âişe (r.anha) ye;

-“Dinde fırkalara ayırdılar. Ayet-i kerimesi bu ümmette meydana gelecek olan bid’at sahiplerini ve nefslerine uyanları haber veriyor.” Buyurdu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) tenbellikten Allah-u Teâlâ’ya sığınmış;

-“Ya Rabbi! Beni, keselden koru!” diye dua ettiğini, Âişe (r.anha) ve Enes bin mâlik (r.a.), (Buharı) ve (Müslim) de bildirmişlerdir.

(Eşi’at-ül-leme’at) da, (Beyân ve şi’r) babında derki,  Âişe (r.anha) nın  bildirdiği hadis-i şerifte;

-“Şi’r, iyisi iyi olan, çirkini çirkin olan sözdür.” Buyuruldu. Ya’ni, vezn ve kâfiye, bir sözü çirkinleştirmez, Şi’ri çirkin yapan ma’nasıdır.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) e biri geldi. Onu uzaktan görünce;

-“Kabileinin en kötüsüdür.” Buyurdu.

Odaya girince, gülerek karşılayıp iltifat eyledi. Gidince. Hazret-i Âişe (r.anha) sebebini sordu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“İnsanların en kötüsü, zararından kurtulmak için yanına yaklaşılmayan kimsedir.” Buyurdu.

O Müslümanların başında bulunan bir munafık idi. Müslümanları onun şerrinden korumak için müdara buyurdu.
Medine’de kaht (kuraklık) oldu. Hazret-i Âişe (r.anha) ye gelip yalvardılar. Resulullah (s.a.v.) ın türbesinin tavanını deliniz buyurdu.. Öyle yaptılar. Çok yağmur yağdı.kabr-i şerif ıslandı.

İslâm âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;
(1-Hilyet-ül evliya cild 2, sahife 43)
(2-Tabakat-ı İbn-i Sa’d cild 8, sahife 58)
(3-el-Â’lâm cild 3 , sahife 240)
(4- Eshab-i kiram sahife 310, 9, 10, 22, 27, 47, 72, 76, 78)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Âişe-i Sıdık radiyallahu anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Eski Medine surları

Hazret-i Ümmü Habibe (Radiyallah-u anha) – 2

Ümmü Habibe (r.anha), imanın mükafatına kavuşarak orada zengin ve rahat oldu. O’nun sayesinde Habeşistan’daki Müslümanlar da çok rahat etti, ferah yaşadı. Cennet’e, kadınlar kocalarının yanında bulunacakları için, Cennet’in en yüksek derecesi ile de müjdelenmiş oldu ki, dünyanın bütün zevk ve nimetleri, bu müjde yanında pek küçük kalır.
Ümmü Habibe (r.anha) nin Resulullah (s.a.v.) ile evlenmesi, babası Ebû Süfyan’nın kalbinin yumuşayıp, ileride Müslüman olmasını hazırlayan sebeplerdendir.

Ümmü Habibe (r.anha) mühacirlerle Necaşi ( r.a.) nin temin ittiği iki gemiye binip Car limanına indiler. Deveye binip Medine’ye geldiler.

Ümmü Habibe (r.anha) Peygamberimiz (s.a.v.) i çok severdi. Mekkeli müşrikler Hudeybiye antlaşmasını bozduktan sonra endişeye kapılıp, antlaşmayı yenilemek istediler. Bu iş için henüz Müslüman olmamış olan Ebû Süfyan’ı Medine’ye gönderdiler. Ebû Süfyan, Peygambermiz (s.a.v.) in hanımı olan kızı Ümmü Habibe (r.anha) nın odasına girdiğinde, Peygamber efendimiz (s.a.v.) in her zaman oturduğu mindere oturmak üzere iken;

Kızı Ümmü Habibe (r.anha);

-“Sen bu mübarek yere oturmaya layık değilsin.” Diyerek oturmasına mani oldu.

Ebû Süfyan kızından bu sözleri işitince O’nun dinine bağlılığına hayret etti. Ebû Süfyan (r.a.) daha sonra Mekke’nin fethinde Müslüman oldu.

Ümmü Habibe (r.anha) Mekke-i Mükerreme’nin feth edildiği gün Resulullah (s.a.v.) ın kadınlar ile sözleşmesinde, Hazret-i Ümmü Habibe (r.anha) de bulunup, biat etti. Peygamber efendimiz (s.a.v.) bir gün evine geldiğinde Hazret-i Muaviye (r.a.) kızkardeşi Ümmü Habibe (r.anha) nin başını kucağına koymuş yaslanır gördü ve hanımı Ümmü Habibe (r.anha) ye;

-“Sen Muaviye’yi (kardeşini) çok mu seviyorsun.” Buyrudu.

Ümmü Habibe (r.anha);

-“Evet ya Resülallah.” Cevabını verince

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“O’nu Allah ve Rseülü de çok seviyor.” Buyurdu.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) ın vefatından sonra Eshab-i Kiram Ümmü Habibe (r.anha) ye çok hürmet gösterdi. Hazret-i Ömer (r.a.), O’na geçimini sağlamak için yıllık maaş bağladı.

Hazret-i Ümmü Habibe (r.anha) çok fazıl, kamil biriydi. Peygamberimiz (s.a.v.) den pek çok hadiseye şehadet edip, otuz hadis-i şerif rivayet etti. Hadis-i şeriflere çok dikkat ederdi. Bu hususta kendisine danışılırdı.

Yeğeni Ebu Süfyan İbni Sa’id (r.a.) e, abdestli bulunmayı tavsiye edip, şu hadis-i şerifi rivayet etti.

-“Her kim bir şeyi pişirecek olursa abdest alması iyidir.”

Yine (r.anha);

-“Her kim her gün oniki rekat nafile namaz kılarsa, o kimse için cennette bir ev hazırlanır.”

Hadis-i şerifi rivayet ettikten sonra;

-“Ben bunu işittikten sonra, o namazları hep kıldım.” Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Ümmü Habibe (Radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Kadim Hayber kalesi

 

Kadim Hayber

Safiyye binti Hüyey (Radiyallah-u anha);

Peygamber efendimiz (s.a.v.) in hanımlarından. Safiyyer binti Huyey, İsrailiye’nin, Hazret-i Harun bin İmran aleyhis selam’in neslindendir. Nesebi; Safiye binti Huyey bin Ahtab bin Amir bin Ubeyd bin Kâ’b bin Hazre bin bi Habib bin Nudeyr bin Nahham bin Meyhum.

Anne tarafından da Safiye binti Berre binti Semvan idi. Baba tarafından Beni Nudayr ve anne tarafından da Yahudiler’in Beni Kureyza aşiretinin ileri gelenlerindendi babası Huvey bin Ahtab, Arabistan’daki bütün Yahudilerin başı sayılırdı.
Annesi Berre’nin babası Semran Arabistan’da şecâat ve cesareti ile şöhretliydi. Hayber’de (m. 611) senesinde doğduğu tahmin edilmektedir. Medine’de 50 (m. 671) senesinde altmış yaşında vefat etti.

Safiyye (r.anha) Hayber’de, neslinin üstünlüğü güzelliği iyi ahlak ve namusluluğu ile herkesce beğenilirdi.
Hayber’de ilk önce meşhur bir şair ve kumandan olan Yahudi Selam bin Mişkem el- Kuradi ile nişanlandı. Bundan ayrılarak, Hayber’in en meşhur kalesi’nin kumandanı çok zengin Kinâne bin Hakik ile evlendi.

Kinâne ile evliyken rü’yasında; Ay’ı onun odasına düştüğünü görmüştü. Bu rü’yasını kocasına anlatınca;

Kinâne;

-“Sen ancak Hicaz’ın meliki Muhmmed (s.a.v.) i istiyorsun.” Deyip, yüzüne bir tokat attı. Gözü morardı.

Müslümanlar Hayber’i 7 (m. 629) senesinde feth etti. Safiyye (r.anha) nin babası ve kocası öldürülüp, kendisi de esir edildi.

Esirler bölüşülünce Safiye (r.anha) de âlemlere rahmet olarak yaratılan Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) in hissesine düştü.

Hazret-i Muhammed (s.a.v.) Safiyye (r.anha) yi azad etti. Safiyye (r.anha) iman edince Resulullah (s.a.v.) ın nikahiyle şereflendi. Ümmülmü’minin yani Müslümanların annesi oldu. Sehba mevkiinde düğünü yapılıp, kavun ve hurma velime olarak verildi.

Gözünün morarmasına Resulullah (s.a.v.);

-“Nedir bu iz?” buyurunca

Safiyye (r.anha);

-“Bir gece rü’yamda sanki ay gökten inip, koynuma girmiş gördüydüm. Kocam Kinâna’ye rü’yamı anlattım.

-“Sen şu üzerimize gelen Arap Meliki’nin hanımı olmaya göz dikmişsin, diyerek yüzüme bir tokat vurup, izi kaldı.”Diyerek rü’yasını arz etti.

İslamiyetle şereflenince çok samimi bir Müslüman oldu. Vaktini ibadet ve zikir ile geçirdi. Ziynet eşyası fazla olduğundan bunu Peygamber efendimiz hanımları arasında paylaştı.

Çok yardımsever olup, daime fedakarlıklarda bulunurdu. Peygamber efendimz (s.a.v.) e karşı çok büyük muhabbeti vardı. Peygamber efendimiz (s.a.v.) in hastalığında bütün hanımları görmeye gelirlerdi. Hazret-iSafiyye (r.anha) de geldiğinde;

-Ya Nebiyallah! Keşke sizin ağrılarınızı, acılarınızı ben çekseydim.” Buyururdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Safiye binti Hüyey (Radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Medine-i Münevvere (çok eski resim)

Safiyye binti Hüyey (Radiyallah-u anha) – 2

Hazret-i Safiyye (r.anha) akıllı, halime, selime ve ağır başlıydı. Hakkında şu hadise anlatılır.

Hayber’i Müslümanlar feth edip, Safiyye (r.anha), akrabaları ve ahilisi esir edilmişti. Peygamber efendimiz (s.a.v.) in yanına getirirlirken, Yahudilerin cesedlerinin bulunduğu yerden geçmek zorunda kaldı

Hazret-i Safiyye (r.anha) nın yanında bulunan kadın bağırıp, çağırarak, başına toprak attı. Fakat, o metanetini bozmadı. Hatta geçerken kocasının cesedini de gördü. Fakat istifini bile bozmadı.

Yine anlatırlar;

Hazret-i Ömer (r.a.) in hilafeti zamanında, cariyesi O’nu şikayet etti.

-“Safiyye (r.anha) de hala Yahudilik adetleri var. Cumartesi gününe hürmet edip, Yahudiler ile münasabet kuruyor.”

Hazret-i Ömer (r.a.) meseleyi öğrenmek için O’na sorunca;

-“Hâk Teâlâ bana Cumartesi yerine Cuma’yı inayet kıldıktan sonra Cumartesine hürmet göstermeme ne lüzüm var.

Yahudiler ile münasebetime gelince onlar benim akrabamdır. Ben Sila-i rahim terk etmem.”

Hazret-i Safiyye (r.anha) cariyesini çağırıp;

-“Bunları sana kim öğreti?” Diye sorunca;

Cariysi;

-“Şeytan.” Cevabını verdi.

Hazret-i Safiyye (r.anha) cariyeye bir şey demeyip onu azâd etti.

Başkalarının yardımına da koşardı. Fedakarlık yapardı. 35 (m. 655) senesinde fitne çıkıp, Hazret-i Osman (r.a.) ın evi sarılmıştı. Hazret-i Osman (r.anha) dışarı çıkamiyordu. Hazret-i Safiyye (r.anha) durumuna çok üzülüp, evine gitmek istedi.

Hazret-i Osman (r.a.) ın evine gelirken, bindiği katıra Eşter Nehai saldırınca, döndü. Hazret-i Hasan (r.a.) ı gönderdi.
Hazret-i Safiyye (r.anha) çok büyük üstün faziletlerinin yanında ilim hazinesiydi. Yanına çok kimseler gelip, kendisine mesele danışırlardı. Hac mesiminde taşralı kadınlar gelip, kendisine ilmi meseleler sorup, öğrenirlerdi.
İmâm-i Zeynelabidin, İshak ibni Abdullah, Müslim İbn-i Safvan, Kinana ve Yezid İbn-i Muteb ve başkaları Hazret-i Safiyye (r.anha) den Hadis-i şerif rivayet etmiştir.

Hazret-i Safiyye (r.anha) çok cömertti. Eline geçenleri dağıtırdı. Vefatında bir evi kalmıştı. Emlakının üçte birini yğenine, kalanını da fakirlere sadaka olarak tasadduk vasiyet etti. Varisleri başka dinden olduğundan vefatından sonra vasiyetinde mesele çıktı.

Yeğeni Museviydi. Bu husus Hazret-i Âişe (r.anha) ye sual edildi.

O da;

-“Ey Halk! Allah’tan korkunuz. Safiyye (r.anha) nin vesiyetini yerine getiriniz. “ Buyurunca vasiyeti yerine getirildi.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(1- tabakat-i İbn-i Sa’dcild; 8 sahife, 86)
(2- Usüd-ül-gabe cild; 4 sahife, 490)
(3- Sahi-i Müğslim cild 1 sahife 546)
(4- Mesned-i Ahmed bin Hanbel cild; 3 ,sahife 337)
(5- El-İstiab cild 4 sahife 337)
(6- El-İsabe cild 4 sahife 346)
(7- Tam ilm,hal Se’adeti Ebediye sahife; 1060)
(8- Eshab-i Kiram sahife 389)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Safiye binti Hüyey (Radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Çölde dolaşan develer (Ürdün)

Hazret-i Meymûna Binti Haris (Radiyallah-u anha);

Peygamber efendimiz (s.a.v.) in mübarek hanımlarından. İsmi daha önce “Birre” iken Resulullah (s.a.v.) değiştirerek “Meymûne” yaptı. Nesebi ise, Meymuna binti Haris bin Hazn bin Büceyr bin el-Hezm bin Ruveybe bin Abdullah bin Hilal bin Âmir bin Sa’saa el-Hilaliye’dir.

Mekke’de Beni Hilal kabilesinden idi. Künyesi Ümmülfadl, annesinin ismi Hind binti Avf idi. 53 (m.671) de vefat etti.

Hazret-i Meymune (r.anha) ilk önce cahileyet devrinde, Mesüd bin Amr bin Umeyr es-Sekati ile evlenmişti. Ondan ayrılınca Ebû Rühm bin Abdüluzza ile nikahlandı.  Bu da vefat edince dul kaldı.

Resulullah (s.a.v.) hicretin yedinci senesi Hayberin fethinde sonra Zilka’de ayında umre niyetiyle yola çıktı. Cuhfa’da bulunduğu sırada Hazret-i Abbas (r.a.) ile buluşunca;

Hazret-i Abbas (r.a.);

-“Ya Resulallah! Meymuna binti Haris dul kaldı. Onu kendine hanımlığa alsan olmaz mı?” diye teklifte bulundu.

Bunun üzerine Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) Ebû Rafi ile ensar’dan bir zatı Mekke’ye dünürlüğe gönderdi.

Hazret-i Meymuna (r.anha), Resulullah (s.a.v.) ın kendisine dünür olduğu haberini deve üzerinde iken alınca;

-“Deve de, üzerindeki de Resulullah (s.a.v.) ındır.”dedi.

Kendisini Peygamber efendimiz (s.a.v.) e bağışladı. Bu işin gereğinin yapılmasını da ablası Ümmü’l Fadl’a, o da kocası Hazret-i Abbas (r.a.) a bıraktı.

Böylece Hazret-i Abbas (r.a.) Hazret-i Meymune (r.anha) nin nikahlanmasında vekil oldu. Resulullah (s.a.v.) Mekke’de Umre’yi tamamladıktan sonra Medine’ye dönerken Şerif mevkiine gelince Hazreti Abbas (r.a.), Peygamberimiz (s.a.v.) den dörtyüz dirhem mehr alarak Hazret-i Meymune (r.anha) yi Resulullah (s.a.v.) a nikahladı. Burada düğün merasim de  yapıldı.

Hazret-i Meymuna (r.anha), Resulullah (s.a.v.) ın nikahı ile şereflenerek son hanımı  oldu. Peygamberimiz (s.a.v.) bundan sonra bir daha evlenmedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Meymûna binti Haris (Radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

 

 

 

Hazret-i Meymûna Binti Haris (Radiyallah-u anha) -2

Kendisinden 46 Hadis-i şerif veya başka bir rivayette göre 76 hadis-i şerif rivayet edilmiştir. Bunlardan 7 (yedi) tanesi Buhari ve Müslim’de, diğerleri de çeşitli hadis ve fıkıh kitablarında yer alır.

Hazret-i Meymuna (r.anha) den hadis-i şerif rivayet eden zatlardan bazıları şunlardır;

Hazret-i Abdullah bin Abbas, Abdullah bin Şedad, Abdurrahman bin Sâib, Ubeydullah el-Hulani…(radiyallahu anhuma)

Hazret-i Âişe (r.anha) onun hakkında;

-Meymuna (r.anha) bizim hepimizden fazla Allah-u Teâlâ’dan korkan ve sila-i rahmi (yakın akrabaları) gözeten bir hatun idi. Buyuruyor.

Bazen borç alır ve hayır işlerine harcardı. Bir ara çok borçlanmıştı, bunu nasıl ödeyeceğini sordukları zaman; Resulullah(Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;

-“Herkes iyi niyetle borçlanırsa, Allah-u Teâlâ onun borcunu öder.” Buyurdu.

Dini emir ve yasaklara da son derece dikkat ederdi.

Hazret-i Meymuna (r.anha) 53 (m. 671) senesinde Mekke’de hastalandı;

-“Beni Mekke’den çıkarınız.! Çünkü Resulullah (s.a.v.) benim Mekke’nin dışında vefat edeceğimi haber verdi.” Dedi.
Kendisini çıkardıkları zaman, Resulullah (s.a.v.) a nikah yapılmış olduğu yerde vefat etti. Cenaze namazını yeğeni

Hazret-i Abdullah bin Abbas (r.a.) kıldırdı.Cenazesi kaldıracağı zaman şöyle dedi;

-“Bu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ın hanımıdır. Cenazeyi fazla sallamayın ve edeble yola devam edin.”

O Resulullah (s.a.v.) ın son nikahı olduğu gibi, hanımlarının da en son vefat edeni idi.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(1-el-İsabe; cild-4, sahife 411)
(2-Tabakat-ı İbn-i Sa’d; cild-8 sahife 132)
(3-el-İstiab; cild-4, sahife 404)
(4-Müsned-i Ahmed bin Hanbel; cild-6, sahife 366)
(5-Tam ilmihal Se’adet-i Ebediye; sahife-1036)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Meymûna binti Haris (Radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Ürdün çöllerinde otlatan develer (Ürdün)

Hazret-i Mariye (Radiyallah-u anha);

Peygamber efendimiz (s.a.v.) in cariyesi iken iman eden kadın Sahabi. Mariye (r.anha), Mısır-İskenderiye’nin hükümdarı Mukavkıs’tan hadiye olarak gönderildiği için nesebi (silsilesi) ve doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Hazret-i Ömer (r.anha) in halifeliğinin son yıllarında 16(m.629) Medine’de vefat etti. Baki’ kabristanlığına defn edildi.

Peygamberimiz (s.a.v.) Mekke’deki Kureyş müşrikleriyle Hudeybiye’de “on yıl” çarpışmamak üzere barış anlaşması imzaladı. Bundan sonra en yakından en uzağa kadar olan komşu hükümdar ve kabile başkanlarına; İslamiyet’i duyurmak ve tabliğ etmek üzere elçilerle mektuplar gönderdi.

Bu mektup ve elçilerin birisi de Mısır Mukavkıs’ı ismi ile adlandırılan Bizans’ın İskenderiye valisi’ne yazılmıştı. Elçi olarak da Sahabi’den Hatib bin Ebi Belta (r.a.) gönderilmişti.

Peygamber efendimiz, İslamiyet’e dâvet etmek için hükümdara ve valilere mektuplar yazıp hazırladı.

Daha sonra Eshab-i kiramı (radiyallah-u anhüm) toplayarak;

-“Ey Müslümanlar! Ey bütün ecr ve sevabların karşılığını Allah-u Teâlâ’dan bekleyenler! Şu mektubu sevabı Allah-ü Teâlâ’dan ödenmek üzere; Mısır mukavkısı, İskenderiye valisine hanginiz götürür.” Diye Sahabilere sorunca;

Orada bulunan Hatib bin Ebi Beltea; imanınm verdiği heyecanla hemen ayağa kalktı ve Peygamberimiz (s.a.) e;

-“Ben götürürüm!” dedi.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) Hatin bin Ebi Beltea (r.a.) nın bu davranış ve cevabına çok sevinerek;

-“Ey Hatib! Senin kabul ettiğin bu vazifeni, Allah-u Teâlâ hakkında hayırlı ve mübarek kılsın.” Diyerek dua buyurdu.
Hatib bin Ebi Beltea (r.a.) bu dua’yı aldıktan sonra mektubu Peygamber efendimiz (s.a.v.) den aldı. Veda ederek evine gitti. Ailesi ile vedalaşarak yola çıktı. Önce Mısır’a uğradı. Orada Mukavkıs’ı bulamayınca İskenderiye’ye geçti.

Peygamberimiz (s.a.v.) in mektubunu buradaki sarayda bulunan Mukavkıs’a takdim etti. Mukavkıs, Peygamberimiz (s.a.v.) in mektubunu saygı ile açtırdı ve okuttu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Mariye (Radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu