Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 9

23 Haziran 2008 Pazartesi

Dicle nehri (Batman)

Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 9

Bundan sonra, en başta gelen hocası Ya’kûb-i Çerhi hazretlerine talebe oldu ve onun sohbetinde kemâle ulaştı.

Ubeydüllah-i Ahrâr (r.a.) bu hocası ile tanışmasını şöyle anltamıştır;

-“Hire’ye gittiğim zaman, güzel yüzlü ve hoş kılıklı bir tüccar ile tanıştım Hâcegân yolunda olduğu anlaşılıyordu.. Bu nisbeti kimden aldığını sordum;

Bana;

-“Ya’kûb-i Çerhi hazretleri (r.a.) den aldığını söyledi.” Bana Ya’kûb-i Çerhi (r.a.) nin büyüklüğünü ve üstün hâllerini anlattı.”

-“Bunun üzerine Ya’kûb-i Çerhi (r.a.) nin sohbetine kavuşmak için, ikâmet ettiği yer olan Helfetû’ya gitmek üzere yola çıktım. Çiganıyân’a varınca hastalandım. Yirmi gün orada kaldım.Bu sırada Ya’kûb-i Çerhi (r.a.) hakkında menfi sözler işittim. Seyahatime devam edip etmeme husûsunda tereddüde düştüm. Fakat bıu kadar yol aldıktan sonra geri dönülmiyeceğini düşünerek yola devâm ettim.”

-“Ya’kûb-i Çerhi hazretleri (r.a.) nin huzuruna kavuşunca , bana büyük iltifat gösterdi. Bundan sonra bir başka gün tekrar ziyaretine gittiğimde, bu sefer sert ve haşmetli davrandı. Bunun sebebini; (yolda iken aleyhinde bulunanların sözlerine bakarak huzûruna gidip gitmemek husûsunda tereddüde düşmüş olmamdan dolayıdır), diye düşündüm. Aradan bir saat geçmeden, bana tekrar çok lütuf ve iltifatta bulundu Şah-i Nakşibend Behâeddin Buhâri hazretleri ile buluşmasını, sohbetine kavuşmasını ve münasebetlerini anlattı.”

Sonra bana elini uzatıp;

-“Gel bi’at eyle.” Buyurdu.
-“O anda yüzüne baktım yüzünde cüzam lekesine benzer bir beyazlık gördüm. Bu sebeple hemen bi’at edemedim. Bunu anlayıp, hemen elini geri çekti. Baktım, yüzü birden bire değişip, öyle güzel bir hâl aldı ki simâsının güzelliğine hayran kaldım. Kalbimde hâsıl olan muhabbet sebebiyle, kucaklayıp sarılmamak için kendimi zor tuttum.”

Bu defa elini yeniden uzatıp;

-“Şâh-i Nakşibend Behâeddin-i Buhâri hazretleri (r.a.) bu elleri tutup;

(-“Senin elin benim elimdir. Her kim senin elini tuatrsa, benim elimi tutmuş olur.)” Buyurdu.

Sonra sesini yükselterek;

-“Bu el Behâddin-i Buhâri (r.a.) nin elidir, tutun!” buyurdu.

-“Hemen mübarek ellerini tuttum. Bana vukûf-u adedi (tek sayı) üzerine nefy ve isbât (Lâ ilâhe illallah) zikrini ta’lim etti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri “Silsile-i âliyye” denilen büyük âlim ve velilerin Onsekizinci’si Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

“Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 9” için 1 Yorum

  1. Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 8 « بسم الله الرحمن الرحيم diyor ki:

    [...] bin Misafir (Radiyallah-u anhu) – 3 « Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 7 Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 9 [...]

Yorum Yapın