‘Aişe-i Sıddıka’ olarak etiketlenmiş yazılar

Aişe Sıddıka anamız (r.anha) nın mezarı (Cennetül Baki’)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha);

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in mübarek zevcelerinden. İsmi Aişe binti Ebû Bekir’dir. Yanı Ebû Bekir (r.a.) in kızıdır. Annesi Ümmü Ruman binti Amir ibni Üveymir’dir.

Künyesi Ümmü Abdullah, lakabı Sıddıka, ünvanı Ümm-ül mü’minindir. Hazret-i Aişe (r.anha) nin çocuğu yoktu. Bunun içinde künyesi de yoktu. Araplarda künyeye çok ehemmiyet verilirdi. Bunun için Hazret-i Aişe (r.anha) çok üzülürdü.

Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) de;

-“Sen yeğenin Abdullah bin Zübeyr’i kendine evlad edinirsin, Onun ismine izafeten de künye alırsın.”

Bundan sonra Hazret-i Aişe (r.anha) yeğeni Abdullah bin Zübeyr’ izafeten Ebû Abdullah diye künyelendi.

Hazret-i Aişe validemiz (r.anha) küçük yaşta iken okuma-yazma öğrenmiş olup, çok zeki ve kabiliyetli idi. Her bir hadise üzerine hemen bir şiir söylemesi onun zekasına bir delildir.

Öğrendiği ve ezberlediği bir şeyi katiyen unutmazdı. Çok akılı, zeki alim, abide ve afife ve salihe idi. Hafizesi çok kuvvetli olduğu için, Eshab-i Kiram, birçok şeyleri ondan sorup öğrenirdi. Ayet-i Kerime ile medh edildi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ikinci defa olarak ellibeş yaşında iken,Ebu Bekir (r.a.) in kızı; Aişe (r.anha) ile evlendi. Bunu, Hadice-i Kübra (r.anha)nın vefatından bir yıl sonra, Allahu tealanın emri ile nikah eylemişti. Ölünceye kadar, sekiz sene onunla yaşadı.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in Hz. Aişe ile evlenmesinde en önemli husus nikah akdinin Hazreti Peygamber (s.a.v.) in arzusuyla değil, Allahu tealanın emri ile olmasıdır.

Buhari ve Müslim’in rivayetlerinde ve Mevahib-ü Ledünniyye’de Peygamberimiz (s.a.v) Hazreti Aişe (r.anha)ye şöyle buyurdu:

-“Seni üç gece rüyada gördüm. Bir melek ipek kumaşa sarmış (Bu senin hatunundur.) dedi.Ben de yüzünü açtım ve “Eğer Allah tarafından ise Cenab-ı Hak imza eylesin” dedim.

Ya’ni eğer rüya rahmani ise Allahü teala müyesser kılsın demektir. Tirmizi’ nin beyanına göre:

Cebrail (a.s.) peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e yeşil bir ipek içinde Hazreti Aişe (r.anha) nin süretini getirdi

ve

-“Bu senin dünyada ve ahrette hatunundur” buyurdu.

Devam edecek…

İslam alimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâla hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Aişe-i Sıddıka (r.anha) nın yaptırdığı mescid (Tenim)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 2

Hazret-i Aişe (r.anha) nin bildirdiğine göre; Peygamberimiz (s.a.v.) hergün ya akşam ya sabah vakitlerinde Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in evine uğraması adet-i şerifleri idi.

(Müşrikler dar’ün-Nedvede toplanmışlar, şeytan Necdli bir ihtiyar kılığında gelmiş; müşriklere Hazret-i Peygamber efendimiz (s.a.v.) i öldürmek üzere karar almışlardı. Cebrail aleyhisselam bunu Hazret-i Peygamber (s.a.v.) e haber verdi ve hicretine Allah-u Teâlâ’nın musaade buyurduğunu bildirdi.)

Hazret-i Peygamber (s.a.v.) hicretine musaade buyurulduğu gün; öğle vakti sıcakta hiç gelmediği bir saatte başını sarmış olduğu halde hazret-i Ebû Bbekir (r.a.) in evine geldi ve Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) e Allah-u Teâlâ’nın hicret için izin verdiğini ve Hazret-i Ebû Bbekik (r.a.) in de kendisi ile beraber olacağını haber verdi.

Bu haber üzerine Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) sevincinden ağladı. Hazret-i Aişe (r.anha) o güne kadar sevincinden ağlayan hiçbir insan görmediğini söylemiştir.

Yine Hazret-i Aişe (r.anha) Buyuruyor ki;

-“Resulullah (s.a.v.) Medine’ye hicret ettiği zaman bizi ve kızlarını geride Mekke’de bırakmıştı. Medine’yi şereflendirince azaldı kölesi Zeyd bin Harise (r.a.) ile Ebû Rafi (r.a.) i iki deve ve ihtiyacları olabilecek şeyleri satın almak üzere 500 dirhem harçlıkla bize gönderdi.”

-“Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) de Abdullah bin Ureykıt’ı iki üç deve ile onların yanına katıp, hanımı Ümmü Ruman ve beni ve kız kardeşim Esma’yı develerine bindirerek göndermesini oğlu Abdullah bin Ebû Berke mektüp yazarak emretti.”

Hazret-i Aişe (r.anha), annesi Ümmü Ruman ve Resulullah (s.a.v.) ın kerimelerinden hazret-i Zeynep hariç diğerleri ile kafile olarak yola çıktı. Kubeyd mevkiinde Hazret-i Zeyd 500 dirhemle üç deve daha satın aldı. Kafileyi Talh bin Ubeydullah (r.a.) da katıldı. Mine mevkiinden Beyda denilen yere ulaştıkları zaman Hazret-i Aişe (r.anha) nin devesi kaçtı.

Hazret-i Aişe (r.anha) buyururyor ki;

-“Devem kaçtı ben mahfenin içindeydim. Annem de yanımdaydı. Annem” Eyvah kızcağızım, eyvah gelinciğim” diyerek çırpınıyordu. Allah-u Teâlâ devemize sükünet verdi ve bizi kurtardı. Nihayet Medine’ye geldik. Ben Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in ev halkıyla birlikte indim.”

O zaman Mescid-i Nnebevi ve etrafındaki odalar yapılmamıştı.

Devam edecek…

İslam alimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâla hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (r.anha) nın yaptırdığı mescid ‘ın bahçesi (Ten’im)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 3

Abdülhaliki Dehlevi (Cezb-ül Kulub) kitabında, Farisi olarak diyor ki;

-“Mescid-i şerifi yapılırken, Âişe ve Sevda (r.anha) için birer oda yapıldı. Sonra ihtiyaç oldukça bir oda yapılarak,adedleri dokuz oldu. Odalar, Arab adeti üzere, hurma dalında idi. Üstleri kıldan keçe ile örtülü oldu.

Kapılarında yalnız perde asılı idi.

Mescidin cenub, şark ve şimal taraflarında idi. Kerpiçten yapılmış olanı da vardı. Çoğunun kapısı mescide açılırdı. Tavanlarının yüksekliği, orta boylu insan boynundan bir karış fazla idi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) vefatından birkaç gün önce, Hazret-i Ebû Bekir (r.a.)den başka Eshab odalarının mescide açılan kapılarını kapattırdı.

Mekke’den gelen Resulullah (s.a.v.) ınev halkıkendi odalarının önünde indi. Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) hazret-i Ebû Bbekir (r.a.) in evinde bir müdet ikamet buyurdular.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) bir gün Resulullah (s.a.v.) a;

-“Ya Resulullah ehlinle evlenmekten seni alikoyan nedir?” diye sordu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Mehirdir.” Buyurdu.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), Resulullah (s.a.v.) a mehr parası gönderdi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) hazret-i Âişe (r.anha) ile nikahlarının vuku bulduğu Şevvel ayı içerisinde evlendi.

Hazret-i Âişe valide anamız (r.anha) buyuruyor ki;

-“Medine’ye hicret edip geldiğimiz zaman burası hastalığı bol olanbir yer idi. Bütün Eshab-i kiram hastalığa tutuldular. Bu hastalıktan ancak Resulullah (s.a.v.) Allah-u Teâlâ’nın korumasıyla kurtuldu.”

Hazret-i Âişe (r.anha) de hastalandı. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) Hazret-i Âişe (r.anha) ye;

-“Sende gördüğüm nedir?” diye sorunca

Hazret-i Âişe (r.anha);

-“Anam babam sana feda olsun ya Resulullah. Hummadır. Allah onu kahretsin.” Dedi

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Hayır ona kötü söyleme. O vazifelidir. İstersen sana bir dua öğreteyim. Onu okuduğun zaman Allah-u Teâlâ onu senden giderir.” Buyurdu.

Hazret-i Âişe (r.anha);

-“Öğret ya Resulullah.” dedi.

Hazret-i Peygamber (s.a.v.) duayı öğretince humma geçti. Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) hasta ytarken babası Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), omu yanağından öptü;

-“Sevgili yavrucuğum nasılsın” diye halini sordu.

Devam edecek…

İslam alimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâla hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu

Cennetül Baki’ (Âişe-i Sıddık (r.anha) nın bulunduğu mezarlık (Medine-i Münevvere)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 4

Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) Medine’de Resulullah (s.a.v.) ın gazalarına katılmış diğer sahabi hatunları gibi yaralıların tedavisi ve onların bakımıyla meşgül olmuş, büyük hizmetler görmüştür. Cephelerde eline kılıç alıp, çarpışmayı istemiş ise de Resulullah (s.a.v.) buna musaade buyurmamıştır.

Mesele;

Uhud günü Hazret-i Peygamber (.a.v.) yaralanmış, mübarek yüzü müşriklerin attığı taşla yaralanıp, kan içinde kalmıştı. Hazret-i Fatıma (r.anha) validemiz, resulullah (s.a.v.) ın mübarek yüzünü yıkamış, kan durmayınca yünden hasır yakmış ve külünü âlemlere rahmet olarak gelen Peygambermiz (s.a.v.) in mübarek yüzüne basarak, kanı durdurmuştu.
Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) de sırtında yiyecek ve içecek su taşıyarak Uhud’a gelmişti. Hazret-i Âişe ve Ümmü Süleym (r.anha) kırba ile su taşıyorlar. Hamne (r.a.) ise susuzlara su veriyordu.

Enes bin mâlik (r.a.) diyor ki;

-“Uhud gazasındamüslümanlar bozulup, Resulullah (s.a.v.) ın yanından dağıldıkları zaman, Hazret-i Âişe ile Ümm-ü Süleym binti milhan (r.anha)ı gördüm. Arkalarında kırbalarla koşa koşa su taşıyorlar, yaralıların ağızlarına boşaltıyorlardı. Kırbaları boşaldıkça koşarak gidiyor doldurunca koşarak geliyor yine yaralılara su veriyorlardı.”

Kadınların Uhud savaşına katılmasına musaade edilmesinin sebebi yaralıları tedavi için idi.

Hazret-i Âişe validemiz (r.anha), Beni Mustalık (veya Müreysi) gazasına da katılmıştı. Bu gazada kandilerine yapılan iftira ile ilgili olarak Hazret-i Âişe validemiz buyurdu ki;

-“Bana karşı yapılan iftiranın yalan olduğu Allah-u Teâlâ tarafından bildirildi.” Hatta bunu söyleyerek öğünürdü.
Allah-u Teâlâ hazretleri, Nur suresindeki onyedi ayeti göndererek, Âişe (r.a.nha) ye iftira edenlerin cehenemme gideceklerini bildirdi. Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) in izzeti ve şerefinin yüksekliği u ayet-i kerimelerle de anlaşıldı.
Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) ye iftira, hicretin beşinci yılında (Müreysi) gazvesinde olmuştu. Bu muharebeye (Beni Mustalık) gazvesi de denir.

Resulullah (s.a.v.) bu gazâya bin kişi ile gitmişti. Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) ile Ümmü Seleme (r.anha) yi de götürmüştü. Ganimete kavuşmak için, çok sayıda münafık de gelmişti. Resulullah (s.a.v.) askerin önüne Hazret-i Ömer (r.a.) i koydu. Kanlı savaşdan sonra beşbin koyun ile onbin deve ve yediyüzden ziyade esir alındı.

Devam edecek…

İslam alimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâla hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu

Aişe-i Sıddıka (r.anha) yaptırdığı mescidin içerden görünüşü (Tenim)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 5

Me’ariciünnübüvve de buyuruluyor ki;

Resulullah (s.a.v.) gazâya giderken, zevceleri arasında kur’a çekerdi. Hangisinin adı çıkarsa onu birlikte götürürdü. Bu gazâ’ya da Hazret-i Âişe validemiz (r.anha) ile Ümm-ü Seleme validemiz (r.anha) gitmişti.

Hazret-i Âişe (r.anha) buyururyor ki;

-“Kadınların örtünmesi için ayet gelmişti. Bana bir çadır yaptılar. Çadırla deveye bindirirlerdi. Gazâdan dönüşte, Medine’ye yakın konmuştuk. Seher vakti göç sesleri işitildi. Abdest için, askerden uzaklaşmıştım. Hemen geldim. Gerdanlığımı bulamadım. Geri gittim. Aradım, buldum. Yerime gelince, askeri göremedim. Gitmişler. Beni çadırın içinde sanıp deveye yükletmişler. O zaman az yerdim zayif idim. Şaşırdım kaldım. Beni bulamayınca ararlar diyerek, oturup bekledim. Uyumuşum. Resulullah (s.a.v.) safvan’nın arkadan gelmesini emr eylemişti. Gelip beni uykuda görünce, bağırmış. Sesden uyandım. Onu görünce yüzümü örttüm. Devsini çöktürdü. Uzaklaşarak (“deveye bin”) dedi. Bindim. Safvan yuları tuttu. Sıcak basınca, askere yetiştik. Önce munafıklara rastladık. Çirkin şeyler söyleşdiler. Onları İbn-i Ebi Selül kışkırtıyordu. Müslümanlardan Hassan bin Sabit ve mistah da onlara uymuştu. Medine’ye gelince, hasta oldum. İftira söylentileri her yere yayılmış. Benim haberim yoktu. Fakat Resulullah eskisi gibi beni aramıyor, hastalığımı da yoklamıyordu. Sebebini anlayamıyordum. Bir gece Mistah’ın annesi ile ihtiyaç için dışarı çıktım. Etekleri ayağına sarılarak düştü. Oğlu Msitah’a la’net etti.(-“Niçin söğersin?”) dedim. Söylemedi. Birkaç kere sordum. (–“ Ey Âişe! Onun ne söylediklerini işittin mi?”) dedi. Sordum. İftira sözlerini bana anlattı. Hastalığım hemen arttı. Ateşim yükseldi. Tepemden duman çıktı zanettim. Aklım gitti. Düstüm. Aklım başıma gelince evime geldim. Babamın evine gitmek için Resulullah (s.a.v.) tan izin istedim. İzin verdi. Ne olduğunu öğrenmek istiyordum. Annem’e sordum;(-“Yavrum hiç üzülme! Senin işin kolaydır. Güzel olan ve zevci tarafından çok sevilen her kadın için böyle şeyler söylerler.”) dedi.
Şaşırdım. Böyle şeyler acaba Resulullah (s.a.v.) ın mübarek kulağına da gitmiş midir? Babam da duymuş mudur diye üzüldüm. Çok ağladım. Babam başka odada kur’an-i kerim okuyordu. Sesimi duymuş. Anemden sormuş. Annem de; (-“dillerden dolaşan sözleri şimdi işitti.”) demiş.

Babam da ağladı. Sonra yanıma gelip;

(-“ Yavrum sabret! Allah-u Treâlâ’dan ne ayet geleceğini bekleyelim.”) dedi. O gece, sabaha kadar uyumadım. Gözlerimin yaşı dinmedi.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi v selem, Hazret-i Ali (r.a.) ile Usame (r.a.) yi çağırıp;

-“Bu işin sonu nereye varacak?” dedi.

Usame (r.a.);

-“Ya Resulullah! (s.a.v.) Biz senin sevcenin yalnız iyi olduğunu biliriz.” Dedi.

Hazret-i Ali (r.a.) de;

-“Yeryüzünde kadın çok. Allah-u Teâlâ’nın sana yeryüzünü dar eylemedi. Âişe (r.anha) yı, cariyesi olan Büreyde (r.anha) den sor!” dedi.

Ona soruldu.

-“Allah’a yemin ederim ki, onda bir ayıb görmedim. Arada bir uyurdu. Çok zaman onun yanında bulundum. Onda hiçbir ayıp görmedim. Ağızlarda dolaşanlar doğru olsaydı Allah-u Teâlâ sana bildirirdi.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâla hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Âişe (r.anha) nın yaptırdığı mescidim dıştan görünüşü (Ten’im)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 6

Resulullah (s.a.v.) bir gün evinde üzüntülü oturuyordu. Ömer-ül Faruk hazretleri (r.a.) geldi. Resulullah, (Sallallahu aleyhi ve selem) onun ne düşündüğünü sordu.

Ömer (r.a.);

-“Ya Resulullah! İyi bilirim ki, munafıklar yalan söyliyorlar.Allahü Teâlâ, senin üzerine sinek kondurmuyor. Bir mırdar yere konup da, sonra senin üstünü kirletmesin diye muhafaza ediyor. Seni az bir pislikten salkıyan Allah, pisliklerin en kötüsünden elbet saklar.” Dedi.

Hazret-i Ömer (r.a.) nın bu sözü Resulullah (s.a.v.) hoşuna gitti. Mübarek yüzü güldü. Sonra Hazret-i Osman (r.a.) ı çağırdı. Ona da sordu.

Hazret-i Osman (r.a.);

-“Bu sözü munafıkların yaydığından ve yalan olduğundan şüphem yoktur. Hepsi iftiradır. Allah-u Teâlâ senin gölgeni yere düşürmüyor. Mübarek gölgenin bile pis bir yere düşürmesini, yahut habis bir kişinin, o gölgeye basmasını önlüyor. Mübarek evine pislik sokmasını hoş görür mü?” dedi.

Bu sözden de resulullah (s.a.v.) ın kalbı ferahlandı.

Sonra Hazret-i Ali (r.a.) yi çağırdı.

Hazret-i Ali (r.a.) da

-“Bu sözler yalandır, iftiradır, Munafıkların uydur masıdır. Sizinle namaz kılıyorduk. Siz namaz içinde iken mübarek na’lininizi çıkradınız. Size uyarak bizde çıkardı. (-“Na’lininizi niçin çıkardınız.”) dediniz. –“Siz uymak için.” Dedik. Siz de;(-“Cebrail aleyhis selam geldi. Na’lininde necaset bulaşığı olduğunu haber verdi. Onun için çıkardım.”) buyurnmuştunuz. Namaz içinde bile vahiy ederek seni pislikten koruyan Allah-u Teâla, mübarek zevcelerinize böyle pislik yapılmasına izin verir mi? Böyle bir şey olsaydı, bunu da hemen haber verirdi. Mübarek kalbin üzülmesin. Allah-u Teâlâ vahiy edip, mübarek zevcenizin pâk olduğunu elbette siz bildirir.” dedi.

Bu söz de, Resulullah (s.a.v.) ı sevindirdi. Hemen Hazreti Ebû Bekri Sıddık (r.a.) in evine teşrif buyurdu.

Hazret-i Aişe (r.anha) diyor ki;

-“O gün durmadan ağlıyordum. Ensardan bir hanım gelmiş o da ağlıyordu. Annem ve babam yanımda oturuyorlardı. Ansizin Resulullah (s.a.v.) gelip selam verdi. Yanımda oturdu. O zamandan beri yanıma hiç gelmemişti. Bir ay geçmişti. Hiç vahiy inmemişti. Resululah (s.a.v.) oturunca, Allah-u Teâlâ’ya hamdü sena eyledi. Şahadet kelimesini okudu Bana dönüp;

-“Ey Aişe, senin için bana söyle söylediler. Eğer sen dedikleri gibi değilsen Allah-u nTeâlâ, yakından senin doğru olduğunu bildirir. Eğer bir günah hasıl oldu ise, tevbe istiğfar eyle! Allah-u Teâlâ, günahına tövbe endelerin tevbesini kabul eder. Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe-i Sıdık radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin… Amin…

Fuad Yusufoğlu

Âişe (r.anha) nın yaptırdığı mescdin bahçesinden bir başka açıdan görünüş

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 7

Resulullah (s.a.v.) ın mübarek sesini işitince, ağlamaktan vazgeçtim. Babama dönüp, cevap vermesini söyledim.

Babam;

-“Vallahi bilmem ki, Resulullah (s.a.v.) a ne cevap vereyim. Bizim kavmimiz cahiliyet devrinde putperest idi. İnsan haykellerine tapınırlar ibadet etmesini bilmezlerdi. Hiç kimse bizim kadınlarımıza böyle bir şey söyliyemezdi: Şimdi elhamdulillah kalblerimiz İSLAM NURU ile parladı. Evimiz İSLAM IŞIĞI ile aydınlandı. Bizim için böyle söyliyorlar. Ben, Resulullah (a.s.v.) a ne diyeyim.”dedi.

Sonra anneme döndüm;

-“ Sen cevap ver.” Dedim.

O da;

-“Ben şaşırdım kaldım. Ne söyliyeceğimi bilemiyorum. Sen söyle”. Dedi.

Sonra ben söze başladım. Dedim ki;

-“Allah-u Teâlâ’ya yemin ederim ki, mübarek kulağınıza gelmiş olan lafların hepsi yalandır. Eğer onlara inanmış iseniz, temiz olduğumu ne kadar söylesem bana inanmazsınız. Allah-u Teâlâ biliyorki, benim bir şeyden haberim yoktur. Yapmadığım bir şeye evet dersem, kandime iftira etmiş olurum. Valahı başka diyeceğim yoktur. Yalnız Yusuf aleyhisselam’ın dediğini derim ki; (-“Sabr etmek iyidir. Onların söyledikleri şey için, Allah-u Teâlâ’dan yardım beklerim.”) Şaşkınlığımdan “Ya’kub” Aleyhisselam diyeceğim yerde, “Yusuf” Aleyhisselam” dedim. Sonra yüzümü çevirip dayandım. Rabbimin beni temize çıkaracağını, Allah hakkı için hep bekliyordum. Çünkü kendimden emindim. Suçum yoktu. Fakat Allah-u Teâlâ’nın benim için ayet-i kerime göndereceğini sanmıyodum. Kıyamete kadar her yerde benim için ayet-i kerime okunacağını aklıma sığdıramıyordum Allah-u Teâlâ’nın büyüklüğünü ve kendi aşağılığımı bildiğim için, ayet-i kerime göndereceğini hiç ümid etmiyordum. Yalnız günahsız olduğumu, kalbimin temizliğini Peygamber’ine rü’yada bildirir veya kalbi şerifine ilham eder diyodum. Allah hakkı için doğru söyliyorum ki, Resulullah (s.a.v.) oturduğu yerden daha kalkmamışlardı ve kimse odadan dışarı çıkmamıştı. Mübarek yüzünde vahiy alametleri göründü. Oturanların hepsi vahiy geldiğini anladı. Babam bu hali görünce, deriden bir yastık vardı. Yastığı Resulullah (s.a.v.) ın mübarek başının altına koydu. Bir yemeni çarşaf ile üzerlerini örtü. Vahiy gelmesi bitince, mübarek yüzünden örtüyü kaldırdı. Gül ve kırmızı yüzünden, inci gibi parlayan terleri mübarek elleriyle ile sildi.

Gülümseyerek;

-“Müjdeler olsun sana ey Âişe! Allah-u Teâlâ seni temize çıkardı. Senin pâk olduğuna şahid oldu.” Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe-i Sıdık radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin… Amin…

Fuad Yusufoğlu

Mescidi Nebevi (Eski resim) Medine-i Münevvere

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 8

Babam hemen;

-“Kalk ya kızım! Resulullah (s.a.v.) a çabuk teşekkür et!” dedi.

Ben de;

-“Vallahi kalkmam, Allah-u Teâlâ’dan başkasına şükr etmem! Çünkü, Rabbim benim için ayet-i kerime indirdi.” Dedim.

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhive selem), Nur suresinin onbirinci ayetinden başlayarak, on ayet-i kerime okudu.

Babam hemen kalkıp başımdan öptü.

Âişe (r.anha) hakkında bu ayet-i kerime gelmeden önce, Hazret-i Eyyüb Halid (r.a.) in zevcesi;

–“Âişe için ağızlarda dolaşan sözlere ne dersin?” diyerek Hazret-i Halid (r.a.) e sormuş,

Hazret-i Halid (r.a.) de;

-“Allah için bu sözler yalandır. Sen bana karşı böyle kötülük yaopar mısın?” demiş,

hanımı da;

-“Haşa yapmam.” Deyince

Hazret-i Halid (r.a.) de;

-“Âişe (r.anha), dini bizden daha bütün iken, Resulullah (s.a.v.) a karşı böyle şey yapmış olabilir mi? Biz böyle söylemdik. Bü sözler büyük iftiradır.” Demiş.

Hak Teâlkâ hazretleri da; Hazret-i Halid (r.a.) in tam bu sözü gibi ayet-i kerime göndermiştir.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) hemen eshabını mescide topladı. Gelen ayet-i kerimleri okudu. Ayet-i kerimenin bereketi ile müminlerin kalplerindeki şüpheler kalktı. Mistah Hz. Ebu Bekir’in akrabası idi. Fakir idi. Hz. Ebu Bekir onun geçinmesine yardım ederdi. Mistah, bu işte münafıklarla birlikte olunca ona yardım etmemeğe yemin etti. Bunun üzerineAllah-ü Teala Nur suresinin yirmi ikinci ayetini gönderdi.

Ebu Bekir Sıdık bu ayet-i kerimeyi işitince,

-“Allah-u Teâlâ’nın beni afv etmesiniz severim.” Dedi

Mistaha eskisi gibi yardım etti. Hazret-i Aişe (r.anha) nin temiz olduğunu bildiren ayet-i kerimeler gelince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) bu sözleri söyleyenlere, “kazf” haddi vurulmasını emr buyurdu. Dört kişiye seksen değnek vurdular. Birisi kadın idi ve Resulullah (s.a.v.) baldızı idi. (Me’aric) kitabının yazısı tamam oldu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe-i Sıdık radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin… Amin…

Fuad Yusufoğlu

 

 

Âişe-i Sıddık (Radiyallah-u anha) nın yaptırdığı mescid (Tenim)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 9

Hazret-i Âişe (r.anha) gelen onyedi ayet-i kerimeden birincinin tefsirini (Muvakib tefsiri) şöyle bildiriyor;

-“Âişe (r.anha) ya iftira edenler, sizden birkaç kişidir. Siz bu iftirayı kendiniz için kötülük sanmayın! Bu sizin için hayırlıdır. (Bu iftira sebebi ile çok sevab kazandınız. Onların yalanı meydana çıktığından, sizin şanınız, şerefiniz artdı.)
Âyet-i kerime sizin temiz olduğunu bildirdi.

-“O iftira edenlerden her biri içinkazandıkları günah kadar cezalar vardır. Büyük iftirayı icad edip, çok çirkin şeyi söyliyenlere dünyada ve ahrette büyük azab vardır.”

Bunlara had vurulduktan sonra, Abdullah bin Ebi Selûl munafığı, hakir ve zelil oldu. Hassan ölünceye kladar kör oldu.Mistahın eli çolak oldu.

Onikinci ayet-, kerimede;

-“Bu iftirayı işitince, mü’min erkek ve kadınlar, kendi ailelerine iyi gözle bakmalı. Bu, meydanda bir yalan ve iftiradır demelidirler’’

On dokuzuncu ayet-i kerimede,

-‘’Mü’minlerin kötü olarak anılmasını sevenlere, dünyada ve ahrette acı azablar vardır’’

Ve yirmi altıncı ayet-i kerimede

-’’Habis söz söylemek, habis adamlara layıktır. Habis adamlara habis kelam yakışır.’’ Buyuruldu.
Resulullah (s.a.v) ve Hazreti Âişe Safvan (r. anhüm) o alçakların söylediklerinden uzaktırlar. Onlar için avf , mafiret ve cennette nimetler vardır.

Görülüyor ki, Hazreti Aişe(r.anha) ye ifitra edenlere , Allah-u Teala , alçak demektedir. Onlara çok acı azablar vereceğini bildirmektedir.

(Hasais-ul Habib) kitabında diyor ki,

Resulullah Sallallahu aleyhi ve selem)ın zevcelerinden birini (Kazf) edenin kötülüyenin kafir olduğuna ve tevbesinin kabul olmayacağına, Abdullah ibni Abbas (r.a.) hazretleri fetva vermiştir. Hele Hz. Aişe (r.anha) ye kötü demek, Kuran-ı Kerimi inkar etmek olur. Bunun küfr olduğu söz birliği ile bildirilmiştir. Eshab-ı kiramdan birinin annesine kötü diyenin cezası da kazf cezasının iki katıdır.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe-i Sıdık radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin… Amin…

Fuad Yusufoğlu

 

 

 

Âişe-i Sıddık (radiyallah-u anha) yaptırdığı mescid (Tenim)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 10

Hz. Aişe (r.anha) buyurdu ki :

Resulullahın (s.a.v) ilk hastalığı Hz. Meymune (r.anha) nin evinde oldu. O gün Resulullah (s.a.v.) ın Hz. Meymune (r.anha) ye uğradığı gündü. Burada Resulullah (s.a.v) ın hastalığı arttı. Diğer ezvac-ı tahirat gelerek Resulullahın (s.a.v.) hizmetine koyuldular. Peygamberimiz (s.a.v.) de;

-“Ey benim zevcelerim ma’zur görün takatım yoktur ki evlerinizi dolaşayım. İzin veriniz ki Aişe’nin evine gideyim, bana orada hizmet edersiniz.’’ buyurmuşlardır.

Resulullah (s.a.v) Hazreti Abbas (r.a.) ve Hazreti Ali (r.a.) nin omuzlarına dayanıp Hazreti Aişe (r.anha) nin odasına gitti. Giderken mübarek ayakları yeri sürüyordu. Gelip döşeğe yattı. Bu odada m. 632 senesinde Rebi’ül Evvel ayının on ikinci pazartesi günü öğleden önce mübarek başı Hazret-i Aişe (r.anha) validemizin ğöğsünde olduğu halde vefat etti. Vefat ettiği yere; Hazreti Aişe (r.anha) nin odasına defn edildi.

Resûlullahın (s.a.v) vefatından sonra da Eshab-ı kiramın ‘’Aleyhimürrıdvan’’ Hazreti Aişe validemize Ümm-ül Mü’minin; Müminlerin annesi olarak hürmetleri, ikramları ve izzetleri çok fazla idi. Hatta bu hususta Hazreti Ömer (r.a) bunda o derece ileri gitti ki, Hazreti Aişe (r.anha)

-’’Resulullahın vefatından sonra Hazreti Ömer (r.a.) bana çok iyilik etti.Ya Rabbi bundan böyle beni onun ihsan ve iyilikleri için ayakta tutma’’ buyurdu.

Hazreti Aişe (r.anha) validemiz Resulullah (s.a.v.) ın kabri şerifi yanında kendisi için ayırmış olduğu yeri Hazreti Ömer’e (r.a) verdi.Hazreti Ömer buraya defn edildi.

Hazreti Aişe (r.anha) validemiz Hazreti Osman zamanında da dini İslamı öğretmekle meşgul oldu. Osman(r.a) hilafetinin son zamanlarında Kufe ve Mısır’da isyancılar Medine’ye yürüdüler ve Hazreti Osmanı şehit ettiler.Hazreti Ali halife olunca, katilleri arayıp kısas yapmak için geciktirmeği uygun gördü. Eşkıya ise,bundan yüz buldu.Taşkınlığa devam ettiler. Hazreti Osman (r.a.) ı söğüp,kendilerini haklı gösteren sözleri her tarafa yaymağa başladılar. Eshab-ı kiramın büyüklerindenTalha, Zübeyr, Nu’man bin Beşir, Ka’b bin Acre (ridvanıllahi aleyhim ecmain) ve başkaları bu hale çok üzüldüler.

-’’İşin sonunun böyle olacağını bilseydik, Hazreti Osman (r.a.) ı, eşkiyaya karşı korurduk.’’ dediler.

Katiller, bunu haber alınca bu sahabileride şehit etmeye karar verdiler. Bunlar da Mekke-i mükerremeye gittiler. Hac etmek için Mekkeye gelmiş olan Hazreti Aişe (r.anha) ye anlatıp ona sığındılar. Halife, fitneyi bastırıncaya kadar, eşkıyaya yüz veriyor.

-’’Onlar da şımararak düşmanlıklarını, işkencelerini arttırıyorlar. Kısas yapılmadıkça ve zalimlerin cezası verilmedikçe, kan dökmemin önüne geçilmeyecektir.’’dediler.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Aişe-i Sıdık radiyallah-u anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin… Amin…

Fuad Yusufoğlu