Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 4

23 Haziran 2008 Pazartesi

Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 4

-“ Taşkent’in bütün mezarlarını dolaşamaya adet edindim. Mezarlar birbirinden uzak yerlerde idi. Bir gecede hepsini dolaştığım oluyordu. Bu sırada henüz bâliğ olmuştum. Ev halkı benim geceleri böyle dolaşmamdan telâşa düşmüş olacaklar ki, peşimden süt kardeşimi göndermişler. Benim ne yaptığımı öğrenmek istemişler. Ber gece Şeyh Hâvend Tâhur (r.a.) un kabr-i şerifinin yanında idim. Süt kardeşim çıkageldi Yanıma gelir gelmez elini üzerime koyup titremeye başladı.”

-“Sana ne oldu?” dedim.

Bana;

-“Gözüme garip şeyler görünüyor, az kaldı helâk olacağım.” Dedi. Onu alıp, eve götürüp bıraktım.”

Ev halkına demiş ki;

-“Artık ondan şüphelenmeyiniz. Ondan dolayı hoşnut olunuz. Biliniz ki o, bizden bambaşka bir hâle düşmüş. Karanlık gecede, on kişinin bir grup hâlinde sokulamıyacağı mezarlar başında kimsesiz sabaha kadar kalmaktadır.”

-“ Ev halkı bunu öğrendikten sonra, benim bambaşka bir hâle tutulduğumu anlayıp, hakkımda başka ihtimâller düşünmediler.”

Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.) yine şöyle anlatmıştır;

-“İlk zamanlarda, bir gece Şeyh Ebû Bekr Kaffâl (r.a.) ın mezarı başına gidip, oturmuştum. Bu mezar o kadar heybetli ve korku verici idi ki, gündüzleri bile yanına yaklaşmaktan korkarlardı. Taşkent’te bir adam vardı. Bize karşı inâd ve muârız idi. Bize bir zarar vermek için fırsat kollardı. Meğer o gece beni gözetleyip, takip etmiş. Ben mezarın başına varıp oturdum. Başımı eğip murâkabeye dalınca beni korkutup dehşete düşürmek için birdenbire bir nâra atarak üzerime doğru gelmeye başladı. Hiç aldırmadım ve murâkabemi ve oturuşumu hiç bozmadım. O kişi, benim bu halimi görünce utandı. Ağlayarak önüme gelip, yüzüstü düştü. Benden özür diledi Bundan sonra bizim dostlarımızdan oldu.”

Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.) şöyle anlatmıştır;

-”Yine bir gece, Şeyh Zeyneddin hazretleri (r.a.) nin kabri başında oturuyordum. Mezar, şehir dışında tenha bir yerde idi. Taşkend’de bir deli vardı. İri yapılı, uzun boylu birisiydi. O günlerde Taşkend’de birini öldürmüştü. Halk ondan korkar, onun olduğu yerden uzaklaşırlardı.”

Ben mezar başında iken, birdenbire o deli çıkageldi;

-“Kalk buradan çık git.” Diye haykırdı.

Ben ona hiç cevap vermedim. Oturuşumu bozmayıp, murâkabeme devâm ettim. O bağırmaya devam etti. Ben yine aldırmadım.Mezarın yanındaki otları ve ağaç dallarını toplayıp bir demet yaptı. Sonra yakında bulunan mescide gidip, oradan yanan lambadan elindeki ot ve ağaç demetini tutuşturup yanıma yaklaştı. Maksadı, elinde yanan ateşi başıma atmaktı. Bunu yapmak üzere yanıma yaklaşınca, bir rüzgâr esip elindeki ateşi söndürdü. Bağırıp çağırmaya başladı, deliliği iyice arttı. Fakat ben asla aldırmayıp, hâlimi bozmadım. Bu hâl sabaha kadar devam etti.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri “Silsile-i âliyye” denilen büyük âlim ve velilerin Onsekizinci’si Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

“Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 4” için 1 Yorum

  1. Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 3 « بسم الله الرحمن الرحيم diyor ki:

    [...] (Ebu Hanife)- Radiyallah-u anh- 12 « Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 2 Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 4 [...]

Yorum Yapın