Zikrin hakikati- 3

16 Kasım 2008 Pazar

Bor-e Veysike (Nusaybin) Çağ-Çağ nehri

Zikrin hakikati- 3

Fena ve yokluk makamına ulaşmayan, bu haller ve keşiflere kavuşmayan kimseyi zikir kaplarsa, bu da “Kimyay-i Saadet “ olur. Çünkü zikir kaplayınca, muhabbet ateşi o kimseyi istila eder. Hatta öyle olur ki, Allah-u Teâlâ’yı bütün dünyadan ve içinde olanlardan daha çok sever.

Saâdetin aslı, ölümle Allah-u Teâlâ’ya dönerkendir. Allah-u Teâlâ’yı müşâhede lezzetinin kemali, muhabbet niktarıncadır. Mahbubi dünya olanlar, yâni dünyayı sevenler, dünyaya aşık oldukları için ondan ayrılırken üzülür ve yanarlar, Müslümanlık ünvanında bunu anlatmıştık.

Bir kimse çok zikir eder de, sofilerde hasıl olan hallerden bir şey hâsıl olmazsa, ye’se düşmemelidir. Çünkü saâdete kavuşmak yalnız bununla değildir.

Kalb zikir nuru ile süslenince saâdetin en büyüğü ele geçmiş demektir. Bu dünyada görülmezse, öldükten sonra görülür. Kalbi Allah-u Teâlâ ile bulundurmak için, onu daima murakabe etmelidir. Hiç unutmamalıdır.
Çünkü devamlı Allah-u Teâlâ’yı zikretmek, hatırlamak, Allah-u Teâlâ’nın melekûtundaki şaşılacak hâllerin anahtarıdır.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Cennet bahçelerinde durup seyretmek isteyen,Allah-u Teâlâ’yı çok zikretmelidir.” bn Ebi Şeyba Musannaf. Taberâni)

Kısaca bu anlattıklarımızdan, bütün ibadetlerin özünün “zikir” olduğu anlaşıldı.

Hakiki zikir, bir emir veya yasakla karşılaştığı zaman Allah-u Teâlâ’yı hatırlamaktır. Günah ise elini çekmeli, emir ise, yapmalıdır. Eğer zikri bunu yaptırmiyorsa, hayâldir ve işin aslını anlamamıştır.

Devam edecek…

Kimyay-i saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Dilleri ve kalbleri her zaman zikir’le iştigal eden Salih kullarından eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

“Zikrin hakikati- 3” için 1 Yorum

  1. Zikrin hakikati- 2 | Tasavvuf diyor ki:

    [...] Hadis: – (01) Ana baba hakkı… « Zikrin hakikati; Zikrin hakikati- 3 [...]

Yorum Yapın