Behâeddin Muhammed bin Muhammed Buhari (Şah-i Nakşibend Kaddasallahu sirreh)- 18

23 Haziran 2008 Pazartesi

DSC04964 Fuad Yusufoğlu Ongözlü Köprü (Diyarbakir girişi) Diyar-i Rabiâ Köprüsü

Diyare Rabia Köprüsü(10 Gözlü köprü) Diyarbakır

Sonra arkasından;

-“Hoş geldin Türkistanlı derviş.” Dedi.

Beni yanına yaklaştırıp, koynundan bir ekmek çıkardı. Ekmeği parçalayıp yarısını bana verdi.

-“Ey derviş, bu ekmeyin yarısını sana verdiğim gibi, bu mülkün yarısını da sana verdim.” Dedi.

Bu hadiseden sonra “Serahs” şehrine girdim. Çarşıya girince, bir başka divâne gördüm.

Çocuklar onu taşa tutuyorlardı;

-“Bu divânenin adı nedir?” diye sordum.

Bana;

-“Câvâdâr’dır. Bu beldenin divânelerindendir.” Dediler.

Kendi kendime;

-“Bundan da izin alayım.” Dedim.

Bir taraftan da çocuklar onu taşa tutuyorlardı. Bana bakıp;

-“Ey Türkistan’lı derviş, söz divâne dâvud’un söylediği gibidir.” Diyerek ilk karşılaştığım kimse ile görüşüp konuştuğumuz şeylere işaret etti.

Bundan sonra bende güzel bir hal, cem’ıyyet hasıl oldu. Yemek arzu ettim ve;

-“Herhalde bu şehirde Behâeddin Buhâri hazretleri (k.s.) nin sevenlerinden bir kimse bulunur ve ben ilk lokmayı onun elinden yerim.” Dedim.

Bu sırada yanıma birisi gelip;

-“Ben Behâeddin Buhâri hazretleri (k.s.) nin hizmetçilerindenim. Evime buyur.” Dedi.

Beni evine götürdü. Üç çeşit yemek getirdi.

Sonra bana;

-“Behâedddin Buhâri hazretleri (k.s.) “Behrâb” denilen yere gitmişler, oradan da buraya teşrif edecekler. Buraya teşrif edinceye kadar sen bizde kalacaksın, senin yerin burasıdır.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i Âliye’nin ondördüncüsü olan Allah-u teâlâ’nın sevgisini kalblere nakşettiği için “Nakşibend” de denilen Behâeddin Muhammed bin Muhammed Buhâri (Şah-i Nakşibend Kadasallah-u sirrehu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Yorum Yapın