‘Talha el-Ensari (Radiyallah-u anhu)’ olarak etiketlenmiş yazılar

Ravda-i Mutahhara

Talha el-Ensari (Zeyd bin Sehl) Radiyallah-u anhu;

Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın meşhürlerinden ve Ensar (r.anhüm) ın büyüklerindendir.

Adı; Zeyd bin Sehl bin Esved bin Haram bin Âmr bin Zeyd-i Menat bin Adi bin Âmr bin Mâlik en-Neccar el-Ensaridir.

Eshab-i Kiram’ın meşhur okçularındandır. Müslüman olmadan önce de okçuluğu ile meşhurdu. Yiğitliği ve kahramanlığı ile birlikte bilhassa iyi ok atması ile tanınmıştı.

Kendisinin okçuluğunu tanıtan bir şiir’i vardır;

-“Zeyd’im ben, hem Ebû Talha’yım da,
Her gün bir av bulunur silahımda.

Medine’de doğdu. Doğumu hakkında kesin bir tarih bildirilmemektedir. Esas adı Zeyd olup, “Ebû Talha” künyesi ile MEŞHUR olmuştur. Babası Sehl, annesi de Ebâde binti Mâlik’tir. Hanımı, Hazret-i Enes bin Mâlik (r.a.) in annesi Ümm-ü Süleym binti milhan (r.anha) dır.

Ebû Talha (r.a.) nın mensup olduğu Âmr bin Mâlik kabilesi, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in mescidinin batı tarafında “Babür-rahme” civarında ikamet ediyorlardı.

Hazret-i Ebû Talha (r.a.), Peygamberimiz (s.a.v.) in İslamiyet’i tebliğ etmeye başladığı sırada kabilesinin reisi (başkanı) bulunuyordu. Müslüman olduktan sonra, Resulullah (s.a.v.) ın çok sevdikleri ve itimat ettikleri eshabından oldu. O’nunla beraber bütün harplara iştirak etti. Ve çok kahramanlıklar gösterdi.

Hicretin otuzdördüncü (M. 655) senesinde 70 yaşında iken vefat etti. Başka bir rivayette Daha sonraki bir tarihte de vefat ettiği bildirilmiştir.

Hazret-i Ebû Talha (r.a.), İslâm güneşinin Mekke-i Mükerremede doğup Cihanı aydınlatmaya başladığı sırada 20 yaşına erişmiş tam gençlik çağını yaşıyordu. Bu sırada Mâlik bin Nadr’dan DUL KALAN ve Hazret-i Enes bin Mâlik (r.a.) in annesi olan Ümm-ü Süleym (r.anha) ile evlenmek istedi.

Bu Ümm-ü Süleym (r.anha), cahiliye devrinde Mâlik bin Nadr ile evliydi. İslamiyeti kabul edince, kocası dininden ayrılması için çok uğraştı. Hazret-i Ümm-ü Süleym (r.anha) in Müslümanlığı TERK ETMEMESİ SEBEBİYLE kocası Mâlik buna darılıp Şam’a doğru yola çıkmış, yolda da eşkiyalar tarafından öldürülmüştü.

Eşinden DUL KALAN Ümm-ü Süleym (r.anha), kendisi ile evlenmek isteğen Ebû Talha (r.a.) ya;

-“Benim de seninle evlenmek arzum yok değil! Senin bu arzunu red etmek istemezdim. Fakat ben İslamiyet’i kabul edip MÜSLÜMAN OLDUM. Sen ise, henüz MÜŞRİKSİN. Dinime göre MÜSLÜMAN BİR KADININ, KAFİR OLAN BİR ERKEKLE EVLENMESİ CAİZ OLAMYIP, YASAKTIR. Eğer sen MÜSLÜMAN OLURSAN, SENİNLE EVLENİRİM. Ve Müslümanlığından başka bir şey istemem.” Dedi.

Ebû Talha (r.a.) da, MÜSLÜMAN oldu ve O’nunla evledndi (Bkz. Ümm-ü Süleym)

Hazret-i Ümm-ü Süleym (r.anha) den Abdullah ve Ebû Ümeyr adında iki oğlu olmuştur.

Başka bir rivayette de, Hazret-i Ebû Talha (r.a.) nın İslamiyeti kabul edişi şöyle bildirilmektedir.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Talha el-Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Nebevvi

Talha el-Ensari (Zeyd bin Sehl) Radiyallah-u anhu – 2

Başka bir rivayette de, Hazret-i Ebû Talha (r.a.) nın İslamiyeti kabul edişi şöyle bildirilmektedir.

Resul-i Ekrem Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), İslamiyeti Medine’lilere öğretip yaymak için Mus’ab bin Umeyr (r.a.) i vazifelendirmişti. Hazret-i Mus’ab (r.a.), Medine halkına İslamiyet’i anlatırken, bir gün Ebû Talha (r.a.) ile görüşüp, O’nu da, bu dine girmeye da’vet etmişti.

Hazret-i Ebû Talha (r.a.) İslamiyet’i kabul ettikten sonra, Mekke-i Mükerreme’ye giderek Resulullah Efendimiz (s.a.v.) ile görüşüp, O’nunla konuşmak, sohbetinde bulunmak şerefine de kavuşmuştu.

Mekke’de, Resul-i Ekrem (s.a.v.) e BİAT ettikten sonra tekrar Peygamberimiz tarafından, MEDİNE’YE GÖNDERİLMİŞ VE ORADAKİ Ensar (r.anhüm) a İslamiyeti tebliğ etmek, açıklayıp öğretmek için tayin olunan nakib’lerden (temsilcilerden) bir olmuştu.

Hicretten sonra Peygamberimiz (s.a.v.), O’nun ile Muhacirlerden ve Cennet ile müjdelenenlerden Hazret-i Ebû Ubeyde bin Cerrah (r.a.) arasında KARDEŞLİK AKDİ yaptı.

Resulullah (s.a.v.) a teslimiyeti ve bağlılığı, tarifi zor olan bir aşk derecesinde idi.

Hazret-i Ebû Talha (r.a.), malı, mülkü, çoluk ve çocuklarıyla birlikte hayatını Resulullah (s.a.v.) a hizmetle geçirmiştir.

Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) kendisini çok severdi. Bedir’de ve diğer bütün muharebelerde Resulullah (Sallallahu aleyhi selem) tan hiç ayrılmamıştı. Müşriklerle yapılan Uhud harbinde çok büyük fedakarlıkları görülmüştür.

Uhud’da, bir ara Müslümanlar dağılmışlardı. Düşman askerleri ta Resulullah (s.a.v.) ın yanına kadar yaklaşmışlardı. Bu durum, büyük bir tehlike arz ediyordu. Bun rağman bir avuç fedakâr Müslüman, Resulullah (s.a.v.) ın etrafında halkalanıp, canlı bir duvar meydana getirdiler. O’NU KORUMAK İÇİN CANLARINI FEDÂ ETTİLER.

Hazret-i Ebû Talha da, Resulullah (s.a.v.) ın yanından hiç ayrılmayanlardandı.

Resulullah (s.a.v.) a saldıran ve O’na büyük sıkıntı veren müşriklere karşı eline geçirdiği bir kalkanı kullanıp vücudunu siper ederek, onlardan hiçbirisini Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a yaklaştırmamış ve bir yandan da son derece maharetle düşmana ok yağdırmaya devam etmiştir.

O kadar ki, arakasında bulunan Resulullah efendimiz (s.a.v.) arada bir mübarek başını kaldırır ve Ebû Talha (r.a.) nın attığı okların isabet yerleri gözetirdi.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Talha el-Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Uhud şehidliği

Talha el-Ensari (Zeyd bin Sehl) Radiyallah-u anhu – 3

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) a bir okun isabet edeceğinden korkup;

-“Ya Resulullah! (s.a.v.) Anam babam, canım sana kurban olsun! Mübarek başınızı kaldırmayınız ki, size bir düşman oku isabet edip zarar vermesin! Beni boğazlamadıkça, bunlar sana ulaşamazlar. Ben ölmedikçe size bir şey olmaz.” Diyerek Resulullah (s.a.v.) ı kendi nefsine tercih ederdi. Yüksek sesi ile düşmana korku salardı.

Bundan dolayı Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Asker içinde Ebû Talha’nın sesi, yüz kişiden hayırlıdır. Buyrdu.

Uhud harbinin bu dehşet veren safhası, Allah’a ve O’nun Resulü Muhammed Aleyhis selam’a iman edip, canlarını feda etmekte bir an dahi olsun tereddüt etmeyen Müslümanlara Allah-u Teâlâ’nın yardımı ulaşarak son buldu.

Dağılan Müslümanların, Resulullah (Sallallahua aleyhi ve sellem) ın etrafında tekrar toplanması ile zafer kazanıldı.

Hendek harbinde de, kendisine ayrılan bölgeyi, kabilsi ile birlikte en iyi şekilde savunup kormuştur. Hazret-i Ebû Talha (r.a.), Hayber savaşında da, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın mahiyetinde muharebeye katılmış, hatta bu esnada Resulullah (s.a.v.) ın bir emrini Müslümanlar’a tebliğ etmekle memur edilmişti.

Şöyle ki;

Daha önce Arapların yediği ehli merkep eti, bu harb esnasında HARAM EDİLMİŞTİ. Bu ara Müslümanlardan bazıları merkep eti yemek için ateş yakmışlar, bu etleri pişirmeye başlamışlardı. Müslümanların bu halinde haberdar olan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz, Hazret-i Ebû Talha (r.a.) yı gönderip, ehli eşek etini yemenin HARAM EDİLDİĞİNİ bildirilmesini istedi. Askerlerin karargahına varan Ebû Talha (r.a.), hepsine BU EMRİ TEBLİĞ ETMİŞ, ocakların üstünde pişen tenceredeki etler hemen dökülmüştü.

Hazret-i Ebû Talha (r.a.), Mekke’nin fethinde de, kendi kabilesi ile birlikte savaşa iştirak etmiştir. Huneyn harbinde ise ÇOK BÜYÜK FEDAKARLIKLAR göstermiştir. Bu harpta yalnız kendisi yirmi müşrik (puta tapan) askerini öldürmüş ve Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in

-“Her kim, kaç düşman askeri öldürürse, öldürdüğü kimselerim atı, silahı ve diğer techizatı öldürene aittir. Ganimete dahil değildir.” Emirleri gereğince, 20 askerin bütün techizatı kendisine kalmıştır.

Hazret-i Ebû Talha (r.a.), Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ile birlikte Vedâ Hacında bulunduktan sonra, Medine’ye geri döndü. Resul-i Ekrem (s.a.v.) vefat ettiği zaman, kabr-i şeriflerini, Medine halkının âdetine uygun olarak kazmak şerefine de nail olmuştur.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Talha el-Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Uhud şehidliği Okçular (Ayneyn) tepesi

Talha el-Ensari (Zeyd bin Sehl) Radiyallah-u anhu – 4

Hazret-i Ebû Talha (r.a.), Resulullah (Sallahu aleyhi ve sellem) in vefatından sonra Hazret-i Ebû Bekr-i Sıdık ve Hazret-i Ömer’ül-Faruk (r.anhüm) un halifelik zamanlarında yapılan harplerin de çoğuna katılmıştır.

Bu muharebelerde de büyük kahramanlıkları görülmüş ve nice kafirleri, dinden ayrılanları maharetle kullandığı ok’u ile yere sermiştir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın ahiret’te irtihailnden sonra, Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın her biri, O’NUN AYRILIK ACISINA DAYANAMAYARAK başka şehirlere HİCRET etmişlerdi.

Hazret-i Ebû Talha (r.a.) da AYRILIK ÜZÜNTÜSÜ sebebiyle Şam’a gitti. Burada uzun müddet kaldı. Medine’ye dönüp, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın Ravda-i Şerifini ziyaret etmek arzusu her geçen gün fazlalaşmasına rağmen, ancak Hazret-i Ömer (r.a.) in şehid edilmesine yakın bir zamanda gelebilmişti.

Hazret-i Ömer (r.a.) de, Ebû Talha (r.a.) yı çok sever, O’NA ÇOK GÜVENİRDİ. Sarsılmayan bir itimadı vardı. Nitekim Hazret-i Ömer (r.a.), kendinsin vefatından sonra HALİFE OLACAK KİMSENİN SEÇİMİNİ 6 KİŞİLİK bir şura’ya (heyete) havale etmişti.

Bu altı kişi

Dünyada iken CENNETLE MÜJDELENMİŞLERDİ. Bunlar, içerlerinden BİRİSİNİ HALİFE SEÇECEKLERDİ. Hazret-i Ömer (r.a.), her birine ayrı ayrı nasihatta ve tavsiyelerde bulundu.

Ayrıca, Medineli Sahabilerden EN ZENGİN olanlardan ve üstün cesareti ile meşhur olan, Ebû Talha (r.a.) ya hitaben;

-“Ey Ebû Talha! Çok kere Allah-u Teâlâ seninle, İslam’ı AZİZ KILMIŞTIR. Bu defa da hizmet eyle! Halife’yi seçecek şura üyeleri bir evde toplanacaklar. Sen de, Ensardan 50 kişi ile kapıda bekle, dışarıdan kimseyi içeri sokma. Üç gün içlerinden birini halife seçmek üzere Onları TEŞVİK ET! dedi.

Halife seçimi, belirtilen sürede tamamlanıp, Hazret-i Osman (r.a.) halife oldu.

Hazret-i Ebû Talha (r.a.), Hazret-i Osman ve Hazret-i Ali (r.anhüm) zamanlarında meydana çıkan karışılıklara, fitnelere karışmamış, Medine’de bir köşeye çekilerek İBADETLE MEŞGÜL OLMUŞTUR.

Emeviler devrinde yaşı bir haylı ilerlemişti. 70 yaşında bulunduğu sırada kendisi bir gün Berâe (tevbe) suresini okurken 41’nci;

-“Ey Mü’minler gerek hafif (süvari) gerek ağırlıklı (piyade) olarak seferber olun ve mallarınızla canlarınızla Allah yolunda muharebe edin! Eğer bilirseniz, bu sizin için pek hayırlıdır.”

Ayet-i kerimesi gelince, şecaat ve kahramanlık damarı kabarıp;

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Talha el-Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Uhud şehidliği Okçular (Aynen) tepesinin yakından görünüşü

Talha el-Ensari (Zeyd bin Sehl) Radiyallah-u anhu – 5

Ayet-i kerimesi gelince, şecaat ve kahramanlık damarı kabarıp;

-“Rabbim beni gerek gençliğimde, gerekse ihtiyarlığımda kafirler ile harbe ve cihada davet ediyor. Çabuk beni harp için techiz ediniz ve yolculuk için lazım olacak şeyleri hazılayınız. Harbe gideyim” dedi.

Oğulları da;

-“Ey babacığım! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ile birlikte, O Ahrette göç edinceye kadar cihad’da bulundun. Sonra Ebû Bekir ile Hazret-i Ömer (r.anhüm) zamanlarında harblere katıldın. ŞİMDİ HARB ETMEK SIRASI BİZİMDİR. Sen otur, biz gidelim.” Dediler ise de,

Hazret-i Ebû Talha (r.a.);

-“Hayır , hayır! Ben gideceğim!” diyerek evelki sözünden vazgeçmemiştir.

Hicretin 24 (M. 654) senesinde, bir DENİZ HARBİ için hazırlanan orduya katılmış, fakat gemiye bindikten ve denize açıldıktan bir müddet sonra vefat etmiştir.

Vefatından 7 (Yedi) gün kara parçası bulunamadığı için defn edilmemiş, bu kadar uzun süre DIŞARDA KALMASINA RAĞMEN SANKİ HAYATTA İMİŞ GİBİ MÜBAREK CESEDİNİN BOZLMADIĞI GÖRÜLMÜŞTÜR. Gemi sahile yanaşıncaya kadar KARADA bir yere defnedilmiştir.

Vefat tarihi ve yeri hakkındaki rivayetler değişiktir. Medine’de iken vefat ettiği, Cenaza namazını Hazret-i Osman (r.a.) ın kıldırdığı da bildirilmektedir. 51 (M. 671) yılında vefat ettiği de rivayet edilmektedir.

Hazret-i Talha (r.a.), Resulullah (s.a.v.) in vefatından sonra tam kırk yıl oruç tuttuğunu Hazret-i Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet etmektedir. Bir rivayete göre, hicretin 50 veya 51.nci senesinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.

Çünkü Ebû Talha (r.a.), Peygamberimiz (s.a.v.) in zamanında ömrünün çoğunu harplerde geçirmiş olup, oruçlarını tutamamış olması sebebiyle kaçırdıklarını telafi için devamlı Haram günler haricinde 40 yıl oruç tutmuştur.

Bu rivayet, hadis âlimlerinin itirazlarına uğramamış ve sahih bulunmuştur.

Hazret-i Ebû Talha (r.a.) nın fazileti, üstünlüğü ve kemâli çoktu. Resul-i Ekrem (Sallallahau aleyhi ve sellem) ın yanında HUSUSİ BİR YERİ VARDI. Ona bağlılığı ve muhabbeti ile tanınmıştı.

Resulullah (s.a.v.) ın uğrunda katlanmayacağı hiçbir fedakarlık yoktu. Bütün harblerde, gözü ile Resulullah (s.a.v.) ı takib ederdi. O’n bir zarara gelmemesi için, en sıkışık anlarda O’nun yanına koşar ve vucudu ile O’na siper olmaya çalışırdı.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Talha el-Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hayber kalesi

Talha el-Ensari (Zeyd bin Sehl) Radiyallah-u anhu – 6

Hayber seferinde, Resulullah Efendimiz (s.a.v.) harb ganimeti olarak kendisine verilen Hazret-i Safiyye (r.anha) yi devesinin arkasına alarak, geri dönerlerken yolda devenin ayağının kayması ile her ikisi birden deveden düştüler.

Bundan haberi olan Ebû Talha (r.a.), önündeki bütün engelleri en süratli bir şekilde aşarak, hemen yanlarına koştu ve Resul-i Ekrem (s.a.v.) in baygınlık halini görünce aklı başından gitti. Hemen onları ayıltmanın çarelerini aradı ve buldu.

Sonra Peygamber Efendimi (s.a.v.) i devesine bindirdi. Kendisi ve Hazret-i Enes bin Mâlik (r.a.), develerine binmiş oldukları halde, Resulullah (s.a.v.) ın iki yanına geçip dengeli bir vaziyette Medine’ye getirdiler.

Hazret-i Ebû Talha (r.a.), Medine’deki sahabilerin en zenginlerindendi Medine içinde O’nun malı kadar malı mülkü olan pek azdı. Bütün malları, hayvanları “Berha” mevkinde bulunuyordu.

Burası Medine’deki Mescid-i Nebi’ye çok yakındı. Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) sık sık buraya uğrar, manzarasını seyreder ve meşhur olan suyundan içerdi.

Yine bir gün buraya uğradıklarında, Ker’an-i Kerim’den Âl-i İmran 92’nci; -“Sevdiğiniz mallarınızdan infak etmedikçe, hayra nâil olamazsınız.” Âyet-i kerimesi nazil oldu.

Bu Ayet-i Kerimeyi işiten Hazret-i Ebû Talha (r.a.), hemen Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) e başvurarak, mallarının hepsini kendisine bağışlayıp istediği gibi kullanmasını teklif etti.

Resulullah efendimiz (s.a.v.) de bu malları akrabasına dağıtmasını isteyince emir buyurduğu şekilde, bütün mallarını akrabalarına sadaka olarak dağıttı. Bundan önce de, bir çok defa mallarının hepsini Resulullah (s.a.v.) a bağışlamıştır.

Hazret-i Ebû Talha (r.a.) nın, Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) e öyle bir sevgisi vardı ki, O’na bir zarar gelmesinden çok korkardı. O’nun evinden sokağa çıktığını görünce, hemen o da dışarı çıkar, O’nu takip ederdi.

Bir aralık, Medine-i Münevvere’ye bir düşman saldırısı söz konusu olmuştu. Müslümanların korkusu ve telaşı artınca, Peygamberimiz (s.a.v.) durumu incelemek için, bir gece hayvanın sırtına binerek dışarıya çıkmıştı. Hazret-i Ebû Talha (r.a.) da hemen dışarı çıkıp O’nu takib etti.

Merak edilecek bir durum bulunmadığını görünce geri döndüğünde, Ebû Talha (r.a.) ile karşılaştı.

Hazret-i Ebû Talha (r.a.) nın bu yakınlığı Resulullah Efendimiz (s.a.v.) in, O’nun evini sık sık ziyeret etmesinden de anlaşılmaktadır.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Talha el-Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Nebevvi

Talha el-Ensari (Zeyd bin Sehl) Radiyallah-u anhu – 7

Hazret-i Ebû Talha (r.a.) nin üvey oğlu Enes bin Mâlik (r.a.), Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) in bu sevgisini şöyle anlatıyor;

-“Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), daima evimize gelip gider ve bizi memnun etmek için her şeyi yapardı. Resul-i Ekrem (s.a.v.) in bizimle olan yakınlığı o dereceye varmıştı ki, hepimizi ayrı ayrı sevindirir, benim ana tarafından kardeşim olan bir çocuğu, çeşitli latifeleriyle eğlendirip neşelendirirdi. Namaz vakti geldiği zaman, biz de Resul-i Ekrem (s.a.v.) e bir seccade yayar, arkasında dizilir, namazımızı kılardık.”

Hazret-i Ebû Talha (r.a.) nın evinde güzel bir yemek pişirildiğinde mutlaka Resul-i Ekrem efendimiz (s.a.v.) hatırlanır, Onun bu yemeğe iştirakını isterlerdi.

Hazret-i Enes (r.a.) şöyle anlatıyor;

-“Bir gün, üvey babam Ebû Talha (r.a.), tavşan avlamıştı. Tavşan evde pişirilmiş, Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) için bir hisse ayırmıştı.”

Oradakilerden; Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) in bunu yiyip yemediği sorulunca da;

Hazret-i Enes (r.a.);

-“Evet Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem), onu yedi.” Demişti.

Hazret-i Enes (r.a.) in annesi ve Ebû Talha (r.a.) nın hanımı olan Ümm-ü Süleym (Rumeysa) radiyallah-u anha, bu gibi fırsatların hepsini hemen değerlendirirdi.

Hazret-i Enes bin mâlik (r.a.) diyor ki;

-“Annem Ümm-ü Süleym, beni bir gün, Resul-i Ekrem efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e göndererek; Elime, taze hurmalarla dolu bir kap vermişti. Resulullah Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), bundan mübarek elleriyle alarak, hanımlarından her birine gönderiyordu. Peygamberimiz (s.a.v.), bunlardan arzu ettiği kadarını gönderdikten sonra geriye kalan hurmaları oturup yemişti. O’nun yiyişinde hurmayı arzu ve iştahla yediği beliydi.”

Hazret-i Ebû Talha (r.a.), Resulullah efendimiz (s.a.v.) e sevgisinin çokluğu sebebiyle, O’NA AİT HER ŞEYİ SAKLAMAK VE ONUNLA BEREKETLENMEK İSTERDİ. Resulullah efendimiz (s.a.v.), Veda Haccı’nda mübarek başını tıraş ettiği zaman, mübarek saçından en evvel Hazret-i Ebû Talha (r.a.) olmuştu.

Başka bir günde, bir berber, Resul-i Ekrem (s.a.v.) i tıraş ederek mübarek saçlarını kesmiş, Hazret-i Ebû Talha (r.a.) da, bütün bu mübarek saçları toplayarak evine götürmüş, onları hanımı Ümm-ü Süleym (r.anha) e teslim ederek, O’nun bu saçları tam bir itina ile saklamasını istemişti.

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Talha el-Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Nebevvi

Talha el-Ensari (Zeyd bin Sehl) Radiyallah-u anhu – 8

Resul-i Ekrem efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in, Hazret-i Ebû Talha (r.a.) ya ve ailesine olan sevgisinin daha bir çok delilleri vardır.

Bir gün Ebû Talha (r.a.) nın bir oğlu ölmüştü. Hanımı tekrar hamile kalıp, bir erkek çocuğu olunca, Resulullah efendimiz (s.a.v.) onu kucağına alarak;

-“Abdullah” ismini verdi.

Ve O’nun için hayır ve dua’da bulundu. Resulullah (s.a.v.) ın bu dua’sı kabul olunmuş ve bu Abdullah bin Ebû Talha (r.a.), Ensarın en faziletli gençlerinden biri olmuştur.

Hazret-i Ebû Talha (r.a.) nın fazileti, üstünlüğü ve Hadis-i şerif rivayetindeki son derece ihtiyatı ve titizliği, bu ilmin âlimlerince kabul ve sağlam görülmüştür.

Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) den 92 (doksan iki) hadis-i şerif bildirmiştir. Rivayet ettiği hadis-i şeriflerde, bazı dini meseleler, harpler ve sevabı çok olan ameller bildirilmektedir.

Resul-i Ekrem efendimiz (s.a.v.) in sohbeti ile şereflenen mümtaz, seçkin ve kıymetli bir zat olduğu halde, rivayetlerinin az olmasının sebebi, kendisinin Resul-i Ekrem (s.a.v.) e ait hadis-i şerifleri, son derece ihtiyat ve dikkatle bildirmesidir.

Bu hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır;

Ebû Talha (r.a.) şöyle anlatıyor;

-“Bir gün Resulullah (s.a.v.) ın huzuruna girmiştim. O’nu tarif edilmiyecek bir şekilde neşeli ve güleryüzlü gördüm. Sebebini sorduğumda”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Yâ Ebû Talha! Nasıl memnun olmayayım ki, biraz önce Cebrail aleyhis selam gelip, ümmetinden senin üzerine bir kere salât ve selâm getiren kimse üzerine, Allah-u Teâlâ ve melekleri on kere salât ve selâm getirir.”diye müjde vermek için Allah-u Teâlâ tarafından gönderildiğini söylemişti.

Yine Ebû Talha (r.a.) nın rivayetiyle Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Bir müslümanın şerefi ile oynandığı, Onun aleyhinde konuşulduğu yerlerde, kim ona yardım ederse Allah-u Teâlâ da yardıma muhtaç olduğu gün kendisine yardım eder. Bir kimse, dinkardeşini insanlar içinde aleyhinde konuşarak rezil edip, kusurlarını teşhir etmeye kalkarsa, yardım edilmeye muhtaç olduğu günde, Allah-u Teâlâ da onu rezil eder.”

Devam edecek….

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Talha el-Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bedir savaşının yapıldığı yer (Bedir şehri)

Talha el-Ensari (Zeyd bin Sehl) Radiyallah-u anhu – 9

Ebû Talha (r.a.) nın rivayetiyle Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;

-“Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem), bir kavim ile muharebe edip galip geldikten sonra, orada üç gün kalmayı tercih ederdi.”

Ebû Talha (r.a.) anlatıyor;

-“Resul-i Ekrem (s.a.v.) Bedir harbinde öldürülen Kureyş müşriklerinin hepsinin bir çukura gömülmesini emretti. Ondan sonra, onların gömüldükleri yere beraberce gelmiştik.”

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) oraya vardıklarında;

-“Ey Ebû Cehil! Ey Utbe bin Rabia! Ey Velid bin Utbe! Nasıl, Allah-u Teâlâ’nın va’dinin hak olduğunu anladınız mı? Ben Rabbimin bana va’dettiğini hak olarak gördüm.” Buyurdu.

Hazret-i Ömer (r.a.) sordu;

-“Ya Resulallah! İçinde ruh olmayan cesetlerle mi konuşuyorsun?”

Resul-i Ekrem efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) cevaplarında buyurdular ki;

-“Beni hak ile gönderen Cenab-i Hakka’a yemin ederim ki, siz bile benim dediklerimi onlar kadar duyamazsınız.”

Ebû Talha (r.a.) anlatıyor;

Bir gün, bir cemaat ortasında oturuyorduk. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) geldi ve bize;

-“Ne yapıyorsunuz?” diye sordu

Dedik ki;

-“Ya Resulallah! Oturduk, konuşuyoruz. Müzakere ediyoruz.”

Bunun üzerine Resul-i Ekrem efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Meclis halinde oturduğunuz zaman, meclislerin hakkını veriniz!” buyurdu.

Kendisinden;

-“Meclisin hakkı nedir! Ya Resulallah!”diye istirhamda bulunduk.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;

-“Meclislerin hakkı, gözü yummak (Yani arkadaşlarının kusurunu görmemek), selama cevap vermek ve güzel söz söylemektir.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Talha el-Ensari (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu