‘mankıbeler’ olarak etiketlenmiş yazılar

Mescid-i Kaba (eski resim)

Hazret-i Aişe-i Sıddıka (Radiyallah-u anha) – 20

Hazret-i Ömer (r.a.) in haber verdiği hadis-i şerifte Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) hazret-i Âişe (r.anha) ye;

-“Dinde fırkalara ayırdılar. Ayet-i kerimesi bu ümmette meydana gelecek olan bid’at sahiplerini ve nefslerine uyanları haber veriyor.” Buyurdu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) tenbellikten Allah-u Teâlâ’ya sığınmış;

-“Ya Rabbi! Beni, keselden koru!” diye dua ettiğini, Âişe (r.anha) ve Enes bin mâlik (r.a.), (Buharı) ve (Müslim) de bildirmişlerdir.

(Eşi’at-ül-leme’at) da, (Beyân ve şi’r) babında derki,  Âişe (r.anha) nın  bildirdiği hadis-i şerifte;

-“Şi’r, iyisi iyi olan, çirkini çirkin olan sözdür.” Buyuruldu. Ya’ni, vezn ve kâfiye, bir sözü çirkinleştirmez, Şi’ri çirkin yapan ma’nasıdır.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) e biri geldi. Onu uzaktan görünce;

-“Kabileinin en kötüsüdür.” Buyurdu.

Odaya girince, gülerek karşılayıp iltifat eyledi. Gidince. Hazret-i Âişe (r.anha) sebebini sordu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“İnsanların en kötüsü, zararından kurtulmak için yanına yaklaşılmayan kimsedir.” Buyurdu.

O Müslümanların başında bulunan bir munafık idi. Müslümanları onun şerrinden korumak için müdara buyurdu.
Medine’de kaht (kuraklık) oldu. Hazret-i Âişe (r.anha) ye gelip yalvardılar. Resulullah (s.a.v.) ın türbesinin tavanını deliniz buyurdu.. Öyle yaptılar. Çok yağmur yağdı.kabr-i şerif ıslandı.

İslâm âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;
(1-Hilyet-ül evliya cild 2, sahife 43)
(2-Tabakat-ı İbn-i Sa’d cild 8, sahife 58)
(3-el-Â’lâm cild 3 , sahife 240)
(4- Eshab-i kiram sahife 310, 9, 10, 22, 27, 47, 72, 76, 78)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Âişe-i Sıdık radiyallahu anha’nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Revda-i Mutahhar’nın kapısı (Medine)

Hazret-i Ümmü Habibe (Radiyallah-u anha)

Resulullah (s.a.v.) ın mübarek hanımlarından. İsmi Remle’dir. Babası Ebû Süfyan bin Harb bin Ümeyye, annesi Hind’dir. Hazret-i Mu’aviye (r.a.) nin kız kardeşidir. Bi’setten onyedi sene önce Mekke’de doğdu. 44 (m.664) senesinde Medine’de vefat etti.

Ümmü Habibe (r.anha), ilk önce Resulullah (s.a.v.) ın halasının oğlu Ubeydullah bin Cahş ile evlendi. Kocasyla İslmâyet’i kabul eden “ilk Müslümanlardandır.”

Mekke’deki kafirerin, Müslümanlara eziyet ve zararları dayanılmayacak bir dereceye geldiğinde Habeşistan’a hicret etti. Kızı Habibe, Habeşistan’da doğup, kendisi de bu isimle meşhur oldu. Kocası Ubeydullah bin Cahş, papasların propagandalarına aldanıp, fakirlikten kurtularak, dünya malına kavuşmak için “mürted” oldu. Dinini bıraktı.
Zaten kocasının mürted olacağını ruyasuında görmüştü. Rü’yada, kocasının suratı gayet çirkinleşip, kapkara olduğunu gördü.

Ruyasının sabahı da tabir etmek için düşünürken, kocası hiristiyan olduğunu söyleyip;

-“Sen de hiristiyan ol.” Dedi.

Kocası dinini dünyaya değişince, Ümmü Habibe (r.anha) yi de İslamiyetten çıkıp, zengin olmaya zorladı. O fakirliğe, ölüme razı olacağını, fakat Muhammed aleyhisselam’ın dinini ve sevgisini, bütün dünyaya değişmeyeceğini bildirdi.
Ubeydullah bin Cahş, Ümmü Habibe (r.anha) yi boşayıp, sürünerek ölmesini bekledi. Fakat kendisi içki alemlerine dalıp az zaman sonra sarhoşken öldü.

Peygamber efendimiz (s.a.v.), Ümmü Habibe (r.anha) nin dininin kuvvetini ve başına gelen acı hâli işitti. İman kuvvetine hayran kalıp, haline çare aradı. Kendisi de, Mekke kafirlerinin başkumandanı Ebû Süfyan ile mücadele ediyordu.

Müslüman olan Habeşistan hükümdarı Necaşi (r.a.) ye Peygamber efendimiz (s.a.v.) hicretin yedinci senesinde mektüp yazıp, Amr bin Ümeyye ile gönderdi.

Mektubunda;

-“Oradaki Ümmü Habibe ile evleneceğim. Nikahımı yap! Sonra kendisini buraya gönder.” Şeklinde talepte bulundu.

Necaşi (r.a.), Peygamberimiz (s.a.v.) in mektubuna çok hürmet edip, hemen hazırlıklara başladı. Cariyesini gönderip,Resulullah (s.a.v.) ın isteğini bildirdi.

Ümmü Habibe (r.anha), Resulullah (s.a.v.) in nikahına girmeyi kabul edince, Habeşistan hükümdarı iki gümüş gerdanlık, mücevherat, yüzükler ve bilezikler hediye etti.

Necaşi (r.a.), mühacir ve müslümnalrı sarayına davet etti ve Resulullah (s.a.v.) ile Ümü Habibe (r.anha) nın nikahını kıydı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Ümmü Habibe (Radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Eski Medine surları

Hazret-i Ümmü Habibe (Radiyallah-u anha) – 2

Ümmü Habibe (r.anha), imanın mükafatına kavuşarak orada zengin ve rahat oldu. O’nun sayesinde Habeşistan’daki Müslümanlar da çok rahat etti, ferah yaşadı. Cennet’e, kadınlar kocalarının yanında bulunacakları için, Cennet’in en yüksek derecesi ile de müjdelenmiş oldu ki, dünyanın bütün zevk ve nimetleri, bu müjde yanında pek küçük kalır.
Ümmü Habibe (r.anha) nin Resulullah (s.a.v.) ile evlenmesi, babası Ebû Süfyan’nın kalbinin yumuşayıp, ileride Müslüman olmasını hazırlayan sebeplerdendir.

Ümmü Habibe (r.anha) mühacirlerle Necaşi ( r.a.) nin temin ittiği iki gemiye binip Car limanına indiler. Deveye binip Medine’ye geldiler.

Ümmü Habibe (r.anha) Peygamberimiz (s.a.v.) i çok severdi. Mekkeli müşrikler Hudeybiye antlaşmasını bozduktan sonra endişeye kapılıp, antlaşmayı yenilemek istediler. Bu iş için henüz Müslüman olmamış olan Ebû Süfyan’ı Medine’ye gönderdiler. Ebû Süfyan, Peygambermiz (s.a.v.) in hanımı olan kızı Ümmü Habibe (r.anha) nın odasına girdiğinde, Peygamber efendimiz (s.a.v.) in her zaman oturduğu mindere oturmak üzere iken;

Kızı Ümmü Habibe (r.anha);

-“Sen bu mübarek yere oturmaya layık değilsin.” Diyerek oturmasına mani oldu.

Ebû Süfyan kızından bu sözleri işitince O’nun dinine bağlılığına hayret etti. Ebû Süfyan (r.a.) daha sonra Mekke’nin fethinde Müslüman oldu.

Ümmü Habibe (r.anha) Mekke-i Mükerreme’nin feth edildiği gün Resulullah (s.a.v.) ın kadınlar ile sözleşmesinde, Hazret-i Ümmü Habibe (r.anha) de bulunup, biat etti. Peygamber efendimiz (s.a.v.) bir gün evine geldiğinde Hazret-i Muaviye (r.a.) kızkardeşi Ümmü Habibe (r.anha) nin başını kucağına koymuş yaslanır gördü ve hanımı Ümmü Habibe (r.anha) ye;

-“Sen Muaviye’yi (kardeşini) çok mu seviyorsun.” Buyrudu.

Ümmü Habibe (r.anha);

-“Evet ya Resülallah.” Cevabını verince

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“O’nu Allah ve Rseülü de çok seviyor.” Buyurdu.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) ın vefatından sonra Eshab-i Kiram Ümmü Habibe (r.anha) ye çok hürmet gösterdi. Hazret-i Ömer (r.a.), O’na geçimini sağlamak için yıllık maaş bağladı.

Hazret-i Ümmü Habibe (r.anha) çok fazıl, kamil biriydi. Peygamberimiz (s.a.v.) den pek çok hadiseye şehadet edip, otuz hadis-i şerif rivayet etti. Hadis-i şeriflere çok dikkat ederdi. Bu hususta kendisine danışılırdı.

Yeğeni Ebu Süfyan İbni Sa’id (r.a.) e, abdestli bulunmayı tavsiye edip, şu hadis-i şerifi rivayet etti.

-“Her kim bir şeyi pişirecek olursa abdest alması iyidir.”

Yine (r.anha);

-“Her kim her gün oniki rekat nafile namaz kılarsa, o kimse için cennette bir ev hazırlanır.”

Hadis-i şerifi rivayet ettikten sonra;

-“Ben bunu işittikten sonra, o namazları hep kıldım.” Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Ümmü Habibe (Radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Kadim Hayber kalesi

 

Kadim Hayber

Safiyye binti Hüyey (Radiyallah-u anha);

Peygamber efendimiz (s.a.v.) in hanımlarından. Safiyyer binti Huyey, İsrailiye’nin, Hazret-i Harun bin İmran aleyhis selam’in neslindendir. Nesebi; Safiye binti Huyey bin Ahtab bin Amir bin Ubeyd bin Kâ’b bin Hazre bin bi Habib bin Nudeyr bin Nahham bin Meyhum.

Anne tarafından da Safiye binti Berre binti Semvan idi. Baba tarafından Beni Nudayr ve anne tarafından da Yahudiler’in Beni Kureyza aşiretinin ileri gelenlerindendi babası Huvey bin Ahtab, Arabistan’daki bütün Yahudilerin başı sayılırdı.
Annesi Berre’nin babası Semran Arabistan’da şecâat ve cesareti ile şöhretliydi. Hayber’de (m. 611) senesinde doğduğu tahmin edilmektedir. Medine’de 50 (m. 671) senesinde altmış yaşında vefat etti.

Safiyye (r.anha) Hayber’de, neslinin üstünlüğü güzelliği iyi ahlak ve namusluluğu ile herkesce beğenilirdi.
Hayber’de ilk önce meşhur bir şair ve kumandan olan Yahudi Selam bin Mişkem el- Kuradi ile nişanlandı. Bundan ayrılarak, Hayber’in en meşhur kalesi’nin kumandanı çok zengin Kinâne bin Hakik ile evlendi.

Kinâne ile evliyken rü’yasında; Ay’ı onun odasına düştüğünü görmüştü. Bu rü’yasını kocasına anlatınca;

Kinâne;

-“Sen ancak Hicaz’ın meliki Muhmmed (s.a.v.) i istiyorsun.” Deyip, yüzüne bir tokat attı. Gözü morardı.

Müslümanlar Hayber’i 7 (m. 629) senesinde feth etti. Safiyye (r.anha) nin babası ve kocası öldürülüp, kendisi de esir edildi.

Esirler bölüşülünce Safiye (r.anha) de âlemlere rahmet olarak yaratılan Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) in hissesine düştü.

Hazret-i Muhammed (s.a.v.) Safiyye (r.anha) yi azad etti. Safiyye (r.anha) iman edince Resulullah (s.a.v.) ın nikahiyle şereflendi. Ümmülmü’minin yani Müslümanların annesi oldu. Sehba mevkiinde düğünü yapılıp, kavun ve hurma velime olarak verildi.

Gözünün morarmasına Resulullah (s.a.v.);

-“Nedir bu iz?” buyurunca

Safiyye (r.anha);

-“Bir gece rü’yamda sanki ay gökten inip, koynuma girmiş gördüydüm. Kocam Kinâna’ye rü’yamı anlattım.

-“Sen şu üzerimize gelen Arap Meliki’nin hanımı olmaya göz dikmişsin, diyerek yüzüme bir tokat vurup, izi kaldı.”Diyerek rü’yasını arz etti.

İslamiyetle şereflenince çok samimi bir Müslüman oldu. Vaktini ibadet ve zikir ile geçirdi. Ziynet eşyası fazla olduğundan bunu Peygamber efendimiz hanımları arasında paylaştı.

Çok yardımsever olup, daime fedakarlıklarda bulunurdu. Peygamber efendimz (s.a.v.) e karşı çok büyük muhabbeti vardı. Peygamber efendimiz (s.a.v.) in hastalığında bütün hanımları görmeye gelirlerdi. Hazret-iSafiyye (r.anha) de geldiğinde;

-Ya Nebiyallah! Keşke sizin ağrılarınızı, acılarınızı ben çekseydim.” Buyururdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Safiye binti Hüyey (Radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Medine-i Münevvere (çok eski resim)

Safiyye binti Hüyey (Radiyallah-u anha) – 2

Hazret-i Safiyye (r.anha) akıllı, halime, selime ve ağır başlıydı. Hakkında şu hadise anlatılır.

Hayber’i Müslümanlar feth edip, Safiyye (r.anha), akrabaları ve ahilisi esir edilmişti. Peygamber efendimiz (s.a.v.) in yanına getirirlirken, Yahudilerin cesedlerinin bulunduğu yerden geçmek zorunda kaldı

Hazret-i Safiyye (r.anha) nın yanında bulunan kadın bağırıp, çağırarak, başına toprak attı. Fakat, o metanetini bozmadı. Hatta geçerken kocasının cesedini de gördü. Fakat istifini bile bozmadı.

Yine anlatırlar;

Hazret-i Ömer (r.a.) in hilafeti zamanında, cariyesi O’nu şikayet etti.

-“Safiyye (r.anha) de hala Yahudilik adetleri var. Cumartesi gününe hürmet edip, Yahudiler ile münasabet kuruyor.”

Hazret-i Ömer (r.a.) meseleyi öğrenmek için O’na sorunca;

-“Hâk Teâlâ bana Cumartesi yerine Cuma’yı inayet kıldıktan sonra Cumartesine hürmet göstermeme ne lüzüm var.

Yahudiler ile münasebetime gelince onlar benim akrabamdır. Ben Sila-i rahim terk etmem.”

Hazret-i Safiyye (r.anha) cariyesini çağırıp;

-“Bunları sana kim öğreti?” Diye sorunca;

Cariysi;

-“Şeytan.” Cevabını verdi.

Hazret-i Safiyye (r.anha) cariyeye bir şey demeyip onu azâd etti.

Başkalarının yardımına da koşardı. Fedakarlık yapardı. 35 (m. 655) senesinde fitne çıkıp, Hazret-i Osman (r.a.) ın evi sarılmıştı. Hazret-i Osman (r.anha) dışarı çıkamiyordu. Hazret-i Safiyye (r.anha) durumuna çok üzülüp, evine gitmek istedi.

Hazret-i Osman (r.a.) ın evine gelirken, bindiği katıra Eşter Nehai saldırınca, döndü. Hazret-i Hasan (r.a.) ı gönderdi.
Hazret-i Safiyye (r.anha) çok büyük üstün faziletlerinin yanında ilim hazinesiydi. Yanına çok kimseler gelip, kendisine mesele danışırlardı. Hac mesiminde taşralı kadınlar gelip, kendisine ilmi meseleler sorup, öğrenirlerdi.
İmâm-i Zeynelabidin, İshak ibni Abdullah, Müslim İbn-i Safvan, Kinana ve Yezid İbn-i Muteb ve başkaları Hazret-i Safiyye (r.anha) den Hadis-i şerif rivayet etmiştir.

Hazret-i Safiyye (r.anha) çok cömertti. Eline geçenleri dağıtırdı. Vefatında bir evi kalmıştı. Emlakının üçte birini yğenine, kalanını da fakirlere sadaka olarak tasadduk vasiyet etti. Varisleri başka dinden olduğundan vefatından sonra vasiyetinde mesele çıktı.

Yeğeni Museviydi. Bu husus Hazret-i Âişe (r.anha) ye sual edildi.

O da;

-“Ey Halk! Allah’tan korkunuz. Safiyye (r.anha) nin vesiyetini yerine getiriniz. “ Buyurunca vasiyeti yerine getirildi.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(1- tabakat-i İbn-i Sa’dcild; 8 sahife, 86)
(2- Usüd-ül-gabe cild; 4 sahife, 490)
(3- Sahi-i Müğslim cild 1 sahife 546)
(4- Mesned-i Ahmed bin Hanbel cild; 3 ,sahife 337)
(5- El-İstiab cild 4 sahife 337)
(6- El-İsabe cild 4 sahife 346)
(7- Tam ilm,hal Se’adeti Ebediye sahife; 1060)
(8- Eshab-i Kiram sahife 389)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Safiye binti Hüyey (Radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Çölde dolaşan develer (Ürdün)

Hazret-i Meymûna Binti Haris (Radiyallah-u anha);

Peygamber efendimiz (s.a.v.) in mübarek hanımlarından. İsmi daha önce “Birre” iken Resulullah (s.a.v.) değiştirerek “Meymûne” yaptı. Nesebi ise, Meymuna binti Haris bin Hazn bin Büceyr bin el-Hezm bin Ruveybe bin Abdullah bin Hilal bin Âmir bin Sa’saa el-Hilaliye’dir.

Mekke’de Beni Hilal kabilesinden idi. Künyesi Ümmülfadl, annesinin ismi Hind binti Avf idi. 53 (m.671) de vefat etti.

Hazret-i Meymune (r.anha) ilk önce cahileyet devrinde, Mesüd bin Amr bin Umeyr es-Sekati ile evlenmişti. Ondan ayrılınca Ebû Rühm bin Abdüluzza ile nikahlandı.  Bu da vefat edince dul kaldı.

Resulullah (s.a.v.) hicretin yedinci senesi Hayberin fethinde sonra Zilka’de ayında umre niyetiyle yola çıktı. Cuhfa’da bulunduğu sırada Hazret-i Abbas (r.a.) ile buluşunca;

Hazret-i Abbas (r.a.);

-“Ya Resulallah! Meymuna binti Haris dul kaldı. Onu kendine hanımlığa alsan olmaz mı?” diye teklifte bulundu.

Bunun üzerine Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) Ebû Rafi ile ensar’dan bir zatı Mekke’ye dünürlüğe gönderdi.

Hazret-i Meymuna (r.anha), Resulullah (s.a.v.) ın kendisine dünür olduğu haberini deve üzerinde iken alınca;

-“Deve de, üzerindeki de Resulullah (s.a.v.) ındır.”dedi.

Kendisini Peygamber efendimiz (s.a.v.) e bağışladı. Bu işin gereğinin yapılmasını da ablası Ümmü’l Fadl’a, o da kocası Hazret-i Abbas (r.a.) a bıraktı.

Böylece Hazret-i Abbas (r.a.) Hazret-i Meymune (r.anha) nin nikahlanmasında vekil oldu. Resulullah (s.a.v.) Mekke’de Umre’yi tamamladıktan sonra Medine’ye dönerken Şerif mevkiine gelince Hazreti Abbas (r.a.), Peygamberimiz (s.a.v.) den dörtyüz dirhem mehr alarak Hazret-i Meymune (r.anha) yi Resulullah (s.a.v.) a nikahladı. Burada düğün merasim de  yapıldı.

Hazret-i Meymuna (r.anha), Resulullah (s.a.v.) ın nikahı ile şereflenerek son hanımı  oldu. Peygamberimiz (s.a.v.) bundan sonra bir daha evlenmedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Meymûna binti Haris (Radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

 

 

 

Hazret-i Meymûna Binti Haris (Radiyallah-u anha) -2

Kendisinden 46 Hadis-i şerif veya başka bir rivayette göre 76 hadis-i şerif rivayet edilmiştir. Bunlardan 7 (yedi) tanesi Buhari ve Müslim’de, diğerleri de çeşitli hadis ve fıkıh kitablarında yer alır.

Hazret-i Meymuna (r.anha) den hadis-i şerif rivayet eden zatlardan bazıları şunlardır;

Hazret-i Abdullah bin Abbas, Abdullah bin Şedad, Abdurrahman bin Sâib, Ubeydullah el-Hulani…(radiyallahu anhuma)

Hazret-i Âişe (r.anha) onun hakkında;

-Meymuna (r.anha) bizim hepimizden fazla Allah-u Teâlâ’dan korkan ve sila-i rahmi (yakın akrabaları) gözeten bir hatun idi. Buyuruyor.

Bazen borç alır ve hayır işlerine harcardı. Bir ara çok borçlanmıştı, bunu nasıl ödeyeceğini sordukları zaman; Resulullah(Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;

-“Herkes iyi niyetle borçlanırsa, Allah-u Teâlâ onun borcunu öder.” Buyurdu.

Dini emir ve yasaklara da son derece dikkat ederdi.

Hazret-i Meymuna (r.anha) 53 (m. 671) senesinde Mekke’de hastalandı;

-“Beni Mekke’den çıkarınız.! Çünkü Resulullah (s.a.v.) benim Mekke’nin dışında vefat edeceğimi haber verdi.” Dedi.
Kendisini çıkardıkları zaman, Resulullah (s.a.v.) a nikah yapılmış olduğu yerde vefat etti. Cenaze namazını yeğeni

Hazret-i Abdullah bin Abbas (r.a.) kıldırdı.Cenazesi kaldıracağı zaman şöyle dedi;

-“Bu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ın hanımıdır. Cenazeyi fazla sallamayın ve edeble yola devam edin.”

O Resulullah (s.a.v.) ın son nikahı olduğu gibi, hanımlarının da en son vefat edeni idi.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(1-el-İsabe; cild-4, sahife 411)
(2-Tabakat-ı İbn-i Sa’d; cild-8 sahife 132)
(3-el-İstiab; cild-4, sahife 404)
(4-Müsned-i Ahmed bin Hanbel; cild-6, sahife 366)
(5-Tam ilmihal Se’adet-i Ebediye; sahife-1036)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Meymûna binti Haris (Radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Ürdün çöllerinde otlatan develer (Ürdün)

Hazret-i Mariye (Radiyallah-u anha);

Peygamber efendimiz (s.a.v.) in cariyesi iken iman eden kadın Sahabi. Mariye (r.anha), Mısır-İskenderiye’nin hükümdarı Mukavkıs’tan hadiye olarak gönderildiği için nesebi (silsilesi) ve doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Hazret-i Ömer (r.anha) in halifeliğinin son yıllarında 16(m.629) Medine’de vefat etti. Baki’ kabristanlığına defn edildi.

Peygamberimiz (s.a.v.) Mekke’deki Kureyş müşrikleriyle Hudeybiye’de “on yıl” çarpışmamak üzere barış anlaşması imzaladı. Bundan sonra en yakından en uzağa kadar olan komşu hükümdar ve kabile başkanlarına; İslamiyet’i duyurmak ve tabliğ etmek üzere elçilerle mektuplar gönderdi.

Bu mektup ve elçilerin birisi de Mısır Mukavkıs’ı ismi ile adlandırılan Bizans’ın İskenderiye valisi’ne yazılmıştı. Elçi olarak da Sahabi’den Hatib bin Ebi Belta (r.a.) gönderilmişti.

Peygamber efendimiz, İslamiyet’e dâvet etmek için hükümdara ve valilere mektuplar yazıp hazırladı.

Daha sonra Eshab-i kiramı (radiyallah-u anhüm) toplayarak;

-“Ey Müslümanlar! Ey bütün ecr ve sevabların karşılığını Allah-u Teâlâ’dan bekleyenler! Şu mektubu sevabı Allah-ü Teâlâ’dan ödenmek üzere; Mısır mukavkısı, İskenderiye valisine hanginiz götürür.” Diye Sahabilere sorunca;

Orada bulunan Hatib bin Ebi Beltea; imanınm verdiği heyecanla hemen ayağa kalktı ve Peygamberimiz (s.a.) e;

-“Ben götürürüm!” dedi.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) Hatin bin Ebi Beltea (r.a.) nın bu davranış ve cevabına çok sevinerek;

-“Ey Hatib! Senin kabul ettiğin bu vazifeni, Allah-u Teâlâ hakkında hayırlı ve mübarek kılsın.” Diyerek dua buyurdu.
Hatib bin Ebi Beltea (r.a.) bu dua’yı aldıktan sonra mektubu Peygamber efendimiz (s.a.v.) den aldı. Veda ederek evine gitti. Ailesi ile vedalaşarak yola çıktı. Önce Mısır’a uğradı. Orada Mukavkıs’ı bulamayınca İskenderiye’ye geçti.

Peygamberimiz (s.a.v.) in mektubunu buradaki sarayda bulunan Mukavkıs’a takdim etti. Mukavkıs, Peygamberimiz (s.a.v.) in mektubunu saygı ile açtırdı ve okuttu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Mariye (Radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Medine Mekke (Bir Ali’den sonra) arasındaki  güzel bir cami

Hazret-i Mariye (Radiyallah-u anha) – 2

Mektupta şöyle buyuruyordu;

-“Bismillahirrahmanırrahim.
Allah-u teâlâ’nın kulu ve Resülü Muhammed ‘den (s.a.v.) Mısır ve İskenderiye meliki Mukavkıs’a! Hidayete kavuşan ve huzura doğru yolu görüp tutanlara selam olsun! Şimdi ben, seni yüce İslâm Dinine, Müslüman olmaya da’vet ediyorum! Müslüman ol, kurtuluşu bul da Allah-u Teâlâ, sana ahrette sevap ve mükafatını iki kat versin! Şayet, sen bu da’vetimi kabul etmez, ondan uzak durursan, bütün Kıbtıların günahı senin boynuna olsun!…” diye devam eden Peygamberimiz (s.a.v.) in mektubu; Kur’an-i kerimin Âl-i İmran suresinin 64 (altmışdört) üncü âyet-i kerimesi ile son buluyordu.

(Resulüm) de ki; -“Ey kitab ehli (olan Hiristiyan ve Yahudiler)! Bizimle sizin aranızda Musavi (eşit ve ortak) bir kelimeye gelin şöyle ki; Allah-u Teâlâ’dan başkasına tapmıyalım. O’na hiçbir ortak koşmıyalım. Allah-u Teâlâ’yı bırakıp da birbirimizi Rab’lar edinmiyelim” Eğer kitab ehli bu kelimeden yüz çevirirlerse, ( o halde) şöyle deyin; -“Şahid olun, biz gerçek Müslümanlarız.”

Mukavkıs Peygamberimiz (s.a.v.) in okunan bu mektubundan sonra O’nıun elçisi Hatib bin Ebi Belteâ (r.a.) ya;

-“Hayırlı olsun. Seni kutlarım.” diyerek yanına çağırdı.

-“Benim anlamak ve sormak istediğim bazı konular var ne dersiniz?” deyince

Hatib bin Ebi Beltâ (r.a.);

-“Buyurunuz konuşalım.” Dedi.

Mukavkıs;

-“Senin bana mektubunu getirdiğin efendin Peygamber değil mi?”

Hatib bin Ebi Belteâ (r.a.);

-“Evet, O, Allah-u Teâlâ’nın kulu ve resullüdür..” dedi

Mukavkıs, bu cevabı alınca;

-“Peki O, öyle bir Peygamberse, kendi doğup büyüdüğü öz yurdundan çıkarılıp, başka bir yurda sığınma zorunda bırakılan kavmine niçin bedua da bulunmadı.” Diye sorunca

Hatib (r.a.) O’na şu şekilde cevap verdi;

-“Sen İsa aleyhis selam’ın Allah-u Teâlâ’nın Resülü olduğuna inanırsın değil mi? İsa Aleyhis selam Allah-u Teâlâ’nın Peygamberi olduğuna göre, Onun da kavmı, kendisini yakalayıp çarmıha asmak istedikleri zaman, Allah-u Teâlâ, O’nu bulunduğu dünya üzerinden gök yüzüne yükselteceğine, İsa Aleyhis selam kavminin yok olması için, Allah-u Teâlâ’ya beddua etse olmaz mıydı?” deyince

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Mariye (Radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Baki’ kabristanlığı

Hazret-i Mariye (Radiyallah-u anha) – 3

Mukavkıs söyliyecek söz bulamadı. Bir müddet sustu…Daha sonra Peygamberimiz (s.a.v.) in elçisi Hatib bin Ebi Beltea (r.a.) ya şöyle dedi.;

-“Çok güzel konuştun, sen işi ve emirleri hikmetli ve yanlışsız olansın, yerli yerince konuşuyorsun. Çünkü sen böyle vasıfları taşıyan birinin yanından geliyorsun.” Dedi.

Hatin bim Ebi Beltea (r.a.) ile Mukavkıs’ın arasında geçen bu güzel konuşmadan sonra Mukavkıs; Peygamberimiz (s.a.v.) in mektubunu alıp, fildişinden güzel bir kutu içine kendi eli ile koydu ve ağzını mühürleterek özel hizmetçisine koruması için teslim etti. Fakat Mukavkıs Müslüman olmadı.

Hatib bin Ebi Beltea (r.a.) Mukavkıs’ın Peygamber efendimiz (s.a.v.) e gönderdiği mektup, Mariye ve Sirin isminde iki cariye, elbise yapımında kullanılacak bir miktar Mısır kumaşı, düldül isminde bir katır v.s. gibi hediyelerle, medine’ye döndü.

Hadiyeler Peygamber efrendimiz (s.a.v.) tarafından kabul edildi. Peygamber (s.a.v.) imiz bizat Mukavkıs’tan gelen mektubu kendisi açtı ve okuttuktan sonra;

-“Kötü ve akılsız adam! Saltanatından vazgeçemedi. Koruduğu malı ve saltanatının hiçbirisi kendisinde kalmayacak.” Buyurdu.

Peygamberimiz (s.a.v.) Mukavkıs tarafından hadiye olarak gönderilen cariyelerden Mariye (r.anha) Peygamberimiz (s.a.v.) le konuştuktan sonra; O’nun sohbetine güzel konuşmasına, alçak gönülülüğüne, hayran kalıp hemen Müslüman oldu.

Peygamberimiz (s.a.v.) ise O’nun bu davranışından ve iman ederek Müslüman oluşundan çok memnun oldu. Mariye (r.anha) yi kendisine nikahlıyarak diğer hanımları arasınsa kattı.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) in evlenmelerinin hepsini Âişe-i Sıdık (r.anha) yı Allahın emriyle nikahladıktan sonra yaptı. Bunlar dini, siyasi ve merhamet ve ihsan ederek yapılan evlenmelerdir. (Bakınız Muhammed aleyhis selam) Nitekim Cariye olan Mariye (r.anha) ile evlenmeleri de böyledir.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki;

-“Bütün zevcelerimle evliliklerim ve kızlarımı evlendirmem, hapsi Cebrail aleyhis selam’ın All ah-u Teâlâ’dan getirdiği izinle olmuştur.”

Mariye (r.anha) da herkesin arzu ettiği, fakat nasip olmadığı dereceye, iman etmesiyle yükselmiş, bütün Müslümanların annesi olarak herkesin saygısını kazanmıştı. Buna o saygıyı ve şerefi kazandıran Peygamberimiz (s.a.v.) i görür görmez Allah-u Teâlâ’ya iman edip Müslüman olmasıdır.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Mariye (Radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu